O günden sonra 'beyaz tülbentliler' hiç susmadı 2017-02-14 10:44:09 DİYARBAKIR - Öcalan’ın Türkiye’ye teslim edilmesinin ardından kurulan ve 18 yıldır akan kanın durmasını isteyen Barış Anneleri’nin mücadelesi sürüyor. O gün 15 kadınla kurulan, ardından meclisleşen Barış Anneleri, Öcalan’ın özgürlüğünü istiyor. PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 15 Şubat 1999 tarihinde Türkiye'ye teslim edilmesinin ardından başlayan saldırı ve linç dalgalarına karşı 15 annenin öncülüğünde İstanbul’da kurulan Barış Anneleri, 18 yıldır alanlarda barış mücadelesi veriyor. Barış Anneleri İnisiyatifi çatısı altında alanlarda, meydanlarda mücadele veren kadınlar, hızla örgütlendi ve barış için girişimlerde bulundu. İLK EYLEM BEYAZ TÜLBENTLERİ YAKMAK OLDU Öcalan’ın Türkiye’ye teslim edilmesi tüm kentlerde “Güneşimizi karartamazsınız” eylemleri ile kınanırken, annelerin ilk eylemi ise barışı simgeleyen beyaz tülbentlerini alanlarda yakmak oldu. O dönemden bu yana birçok eylem yapan anneler, beyaz fistanları ve beyaz tülbentleri ile sayısız açlık grevi eylemi, yürüyüş, canlı kalkan eylemleri yaparak bir çok kesimle de görüşmeler gerçekleştirdi. 15 ŞUBAT’TA SİYAH ELBİSE GİYDİLER 15 Şubat’ı “kara bir gün” olarak kabul eden Barış Anneleri, o gün siyah fistanları giyerek ağızlarına siyah bant vurup alanlarda Öcalan’ın özgürlüğünü haykırdı. Anneler bu eylemleri yaparken bir yandan polis şiddeti eksik olmadı, birçok anne, barış istediği için gözaltına alınıp tutuklandı. O dönemin tanığı ve Barış Anneleri Meclisi’nin kurucusu anneler konuştu. ‘SAVAŞIN BÜYÜYECEĞİNİ GÖRDÜK’ Bir oğlu PKK'de olan Nevriye Kaçan (60), uluslararası güçlerin Öcalan’ın teslim edilmesiyle Kürtlerin mücadelesini bitirecekleri hesabı yaptığını belirterek, “Önderliğimiz teslim edildiğinde bütün dünya ayaklandı. Tarihe baktığımızda hiç kimse bir lider için bedenini yakmadı. Ama Kürt gençleri Öcalan için bedenini yaktı. O dönem de annelerin yüreği yandı. Alanlardan hiç ayrılmadık. Elimizden geleni yapmaya çalıştık. Köylerimizde çıkan kavgalarda kadınlar hep beyaz tülbentlerini yere atarlardı. Biz de Öcalan’ın teslim edilmesiyle savaşın büyüyeceğini gördük. Ve ilk eylemimizde beyaz tülbentlerimizi yaktık. Bunu sadece Kürt halkı için yapmadık. Bütün halklarla barış içerisinde yaşamak için yaptık” dedi. ‘HALKLARIN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN MÜCADELEYE DEVAM’ Devlet tarafından her zulmü gördüklerini anımsatan Kaçan, bir çok yerde Öcalan’ın teslim edilmesini kınayarak özgürlüğünü talep ettiklerini vurguladı. Kaçan, devletin geçen 18 yıl boyunca hiçbir eylemlerine kulak vermediğini ifade ederek, yaptığı zulüm ve katliam politikalarına devam ettiğine işaret etti. Kaçan, şunları aktardı: “Bunca acıya rağmen Öcalan’ın özgür olmasını barış istiyoruz. Artık yeter! Önderliğimiz özgür olmadan Kürt halkı da Türk halkı da özgür olamaz. Halkların özgür olması için mücadelemize devam edeceğiz.” ‘KOMPLOYU KINIYOR, ÖZGÜRLÜĞÜNÜ İSTİYORUM’ O dönemde İstanbul’da olan barış annesi Rahime İnce (80) de, bu mücadelede eşini ve 2 oğlunu kaybetti. Öcalan’a yönelik müdahaleyi kınayan İnce, o dönemde barış annelerinin yaşlı olmasına rağmen elinden geleni yaptığını söyledi. Öcalan’ın özgür olması ve barışın sağlanması için her yere gittiklerini ve eylemler düzenlediklerini anlatan İnce, “Aileden 3 kişiyi kurban verdim. Buna rağmen barış diyorsam anlamlıdır. Ancak karşımızda olan devlet barbardır. 18 yıldır verdiğimiz mücadeleye bir gün dahi kulak vermedi. Bir damla kanım olana kadar özgürlük ve eşitlik için mücadele edeceğim” şeklinde konuştu. ‘20 KİŞİYLE BAŞLADIK MİLYONLAR OLDUK’ “Bütün anneleri barış mücadelesini vermeye ve bu sesi büyütmeye" çağıran İnce, şöyle konuştu: “Barış için 20 anneyle başladık. Şimdi milyonlarca anne ile bunun mücadelesini veriyoruz. Anneler ağlamasın bu savaş son bulsun. Gözyaşımızın rengi aynıdır. Herkes Kürtlerle bir olup barış için mücadele versin.” ‘BARIŞ İSTİYORUZ’ Barış annelerinden Gülistan Erek (60) ise, ne bir gerilla annesi ne de bir asker annesi olmadığını, barış isteği için mücadele ettiğini dile getirdi. Erek, Öcalan’a dönük operasyonu kınayarak, 18 yıldır süren tecrit politikasının derinleştiğini, bununla da savaşın şiddetlendiğini söyledi. Erek, buna karşı herkesin ses çıkarmasını ve mücadeleyi büyütmelerini isteyerek, “Önderliğimizin özgürlüğünü ve barış istiyoruz" diye belirtti.