OHAL mültecileri daha da mağdur ediyor 2017-02-17 09:08:15 VAN - OHAL süreciyle birlikte sığınma talebinde bulunan mülteciler direkt sınır dışı ediliyor. Türkçe bilmeyen mültecilere “Ülkeme geri dönmek istiyorum” ibaresinin yer aldığı belgelerin imzalatıldığını belirten Mülteci Hakları Komisyonu üyelerinden Avukat Sefer Kurt, “Sınır dışı edilenlerin idam edilme ihtimalleri de var” diyerek, duruma dikkat çekti. Coğrafi konum olarak mülteciler için bir geçiş bölgesi olan Van’da, mülteci hakları da Olağanüstü Hal (OHAL) sürecinde askıya alındı. Erciş karayolu üzerinde bulunan ve 390 kişi kapasiteli Geri Gönderme Merkezi’ne şu ana kadar 3 bin 400’u aşkın mülteci sığınma talebinde bulundu. Başvuru sayısının günden güne arttığı Geri Gönderme Merkezi’nde mülteci hakları rafa kaldırıldı. OHAL’den önce sınır dışı kararına açık olan mahkeme yolu, çıkarılan 676 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatıldı. KHK’yı fırsat bilen Geri Gönderme Merkezi yetkilileri mültecileri sınır dışı etme işlemlerini hızlandırdı. Van Barosu Mülteci Hakları Komisyonu üyelerinden Avukat Sefer Kurt, son dönemde mültecilere yönelik yapılan hak ihlallerine dikkat çekti. ‘SINIR DIŞI EDİLİYORLAR’ Sınır dışı edilen mültecilerin hayatlarından endişe duyduklarını belirten Kurt, Cenevre Sözleşmesi’ni hatırlatarak, "Cenevre Sözleşmesine göre, ırkı, dini ve siyasi görüşlerinden dolayı kaçıp da başka bir ülkeye gitmek zorunda kalan bir kişi sınır dışı edilmemeleri konusunda düzenleme yapılmıştır. Bu sebeplerden dolayı ülkesine geri iadesi yapılması halinde, işkenceye, kötü muameleye, insan dışı muamelede ya da idama tabi tutulacağı anlaşılacağı kişiler hiçbir şekilde geri gönderilmemesi gerekir. Ama OHAL sürecinde burada sığınma talebinde bulunan kişiler direkt sınır dışı ediliyor" dedi. ‘YARGI YOLU KAPATILDI’ Önceden siyasi sığınma talebinde bulunan kişilerin sınır dışı edilmemesi için kararları yargıya taşıdıklarını belirten Kurt, çıkarılan KHK ile yargı yolunun da kapatıldığını söyledi. Geri Gönderme Merkezleri’ne sınır dışı etme yetkilerinin verildiğini belirten Kurt, "Başvurusu eğer Geri Gönderme Merkezi tarafından ret ediliyorsa, bu durum önce tebliğ ediliyor. Kişi bu tebligattan sonra 15 gün içerisinde yasal yollara başvurabiliyor. İdare Mahkemesi’ne başvurarak bu durumu durdurabiliyorlardı. Ama en son 29 Ekim 2016 tarihinde çıkarılan 676 sayılı KHK ile birlikte bu madde askıya alındı. Haliyle Göç İdaresi’nde bu yapılan son değişikliklerin ardından kendi kendilerine bir değerlendirme yaparak sığınma talebinde bulunanları ülkelerine geri iadeleri yapıyor” diye konuştu. ‘İDAM DA EDİLEBİLİRLER’ Sınır dışı edilen kişilerin, “Kamu düzeni ihlal edeceği şüphesi” gerekçesiyle sınır dışı edildiğini ifade eden Kurt, "Haber aldığımızda anında dava açıyoruz İdare Mahkemesi’ne, ne yazık ki açtığımız davalarda sınır dışı kararını artık durdurmuyor. Haliyle bazen davaların ortasında ya da kısa süre içinde kişi sınır dışı ediliyor. Sınır dışı edildikten sonra kişiyi nasıl bir şey beklediği ya da nasıl bir şeyle karşılaştığını bilemiyoruz. İran’a özellikle sınır dışı işlemleri devam ediyor. Kısa sürede önce 7 kişi vardı, İran’da bulunan rejim muhaliflerine ait kişilerdir onlarda sınır dışı edildi. Bu süreç içerisinde bizler de baro olarak haberdar olamadığımız için ne kadar sınır dışı işleminin yapıldığını bilmiyoruz. Bu anlamda bizlere de bir bilgilendirme yapılmıyor. Bu sınır dışı edilenlerin idam edilme ihtimalleri de var. Yaşam haklarından endişe duyuyoruz” ifadesinde bulundu. ‘SIĞINMACILARA BİLMEDİKLERİ DİLDE BELGE İMZALATILIYOR’ Geri Gönderme Merkezi’nde yaşanan hak ihlallerine de dikkat çeken Kurt, şöyle devam etti: ”Sığınmacılara bilmedikleri dilde belge imzalatılıyor. Yazılı belgede ise ‘Ülkeme geri dönmek istiyorum’ ibaresi yer alıyor. Yaptığımız birçok sınır dışı kararına itirazında Geri Gönderme Merkezi bu belgeleri mahkemeye gönderiyor. Sığınmacılar da bu belgede ne yazıldığını bilmediği için imzalıyor. Geri Gönderme Merkezi’nin kapasitesi 390 kişidir ama kaç kişinin kaldığına dair bir bilgi bize verilmiyor. Elde ettiğimiz bilgilerde sığınmacıların özellikle yemek, barınma, dışarıyla iletişim gibi haklarından mahrum bırakıldığı. Personelin de kötü muamelesine maruz kalıyor.” Selman Keleş - dihaber