Sadece seçimlerde hatırlanan Romanlar ‘Hayır’ diyor

EDİRNE - Edirne’nin Roman mekanı olan Menzil Ahir Mahallesi, işsizlik ve yoksulluğun pençesinde can çekişirken, yurttaşlar sadece seçim zamanlarında hatırlanmalarına tepki gösterdi. Roman yurttaşlar, referandumda "Hayır" diyeceklerini söyledi.

Edirne’de bulunan ve Kıyıklı semtine bağlı Menzil Ahir Mahallesi Romanların yaşadığı ve adeta diğer mahallelerden ve semtin kendisinden izole edilmiş bir yer. İlk adım attığınız andan itibaren bacasından dumanların yükseldiği tek ya da iki katlı gecekondu evlerle karşılaştığınız mahallede, bir yandan kentsel dönüşüm fırsatçıları bir yandan da yoksulluk ve işsizlik kol geziyor. Fazlasıyla eski evler arasından geçerek girdiğimiz mahallede kış ayı olmasından kaynaklı bir sessizlik hakim. Yavaş yavaş ilerlediğimiz esnada bizleri mahallenin kahvesinde bir araya gelmiş “işsizler ordusu” karşılıyor.
Toplumda yaratılan algı ile birlikte kendilerine reva görülen iş kollarında çalıştırılan ya da kaderlerine terk edilmiş Romanlar, “girilmez, girdiğiniz takdirde de sağ salim çıkamazsınız” diyenlerden ve sizi korkudan mahalle içine girmeyerek mahalle yakınında bir yerde indirmek zorunda kalan taksicilerden tanımak zorunda bırakılıyorsunuz. Menzil Ahir Mahallesi de bu yerlerden biri. Bu mahallede yaşayan Romanların ne gibi sıkıntılar yaşadığını öğrenmek için “girilmez” denilen yerlere giriyoruz ve sohbet etmeye mahalle kahvesi önünde bir araya gelmiş kalabalıktan başlıyoruz.

‘İŞSİZLİK BİZİ ÇOK YIPRATIYOR’

Çalıştığı temizlik şirketinde babasının rahatsızlığı nedeniyle ara veren İsmail Fener (29), daha sonrasında ise tamamen işsiz bırakılan mahalle sakinlerinden biri. Hamile eşi ve hasta babasıyla birlikte oturan Fener, aylardır işsiz. İş bulamıyor oluşundan dert yakınan Fener, durumuna ilişkin şunları söylüyor: “Tek çalışacak insan benim ve ben de çalışmıyorum. Bu durumdan çok rahatsızım. İşsizlik bizi çok yıpratıyor. Mahalle olarak herkes boşta, kahveler hep dolu. Kimsenin işi yok. Bu kadar boşta olan insanı başka bir yerde göremezsiniz. Sadece kendi adıma konuşmuyorum, benim gibi bir sürü insan var.”

‘BİZ BURADA İNSAN ÖLDÜRMÜYORUZ’

Mahalle olarak sadece seçim zamanlarında hatırlandıklarını ve seçim propagandası ile "işsiz gençlerinize iş vereceğiz" vaatlerinde bulunduklarını söyleyen Fener, “Biz cahil insanlarız. Okumadık, kanıyoruz. Sözlerine güvenip, gidip oy veriyoruz. Sonrasında hiçbir şey yok. Biz sadece seçim zamanı değil, normal bir günde gelip bizi görsünler istiyoruz. Biz burada insan öldürmüyoruz. Burada tek zarar yoksulluktan oluyor. Bizim isteğimiz normal şartlarda bizimle ilgilensinler, muhabbet etsinler. Hepimize bir iş vermeyebilirler, sadece yüzde 10’umuza iş versinler. Benim bir işim olsa, düzgün çalışabilsem neden insanlara zarar vereyim? Yok, elimde avucumda yok! Ne yapabilirim?” sözleriyle tepki gösterdi.

‘EVET’ DESEM NE OLACAK Kİ? BEN YİNE İŞSİZ…’

Fener son olarak, önümüzdeki referandum seçimlerini de hatırlatarak tercihinin ne olacağını ise şöyle özetledi: “Benim seçimim ‘Hayır’. ‘Evet’ desem ne olacak ki? Ben yine işsiz… Onlar kazanacak, ben yine bir yere gelemeyeceğim. Bizim açımızdan yine her şey sıfır.”

‘ROMAN OLARAK DIŞLANACAK BİR ŞEY YAPMADIK’

Kaynak ve boya işi ile birlikte odun keserek geçimini sağlamaya çalışan 2 çocuk babası Alper Örs (36) ise geçinmenin çok zor olduğunu söyleyerek, “Çocuğum evde ekmek bekliyor, sürekli iş yok. Sürekli olsa da para yok. Çocuklarımızın tahsil durumu yok. Ben okumadım, elimde birçok meslek var ama okumak isterdim. Çocuğum okusun, avukat olsun, doktor olsun ama imkan yok. Maddi imkan yok, 10 tane iş yapıyorum yine de olmuyor. Bizi fakirleştiriyorlar. 10 tane meslek olsa da ben fakir kalacağım. Zenginler bizi fakirleştirmek istiyor. Roman olarak dışlanacak bir şey yapmadık” dedi.

Örs, ayrıca 16 Nisan’da yapılacak olan referandum seçiminde hangi tercihte bulunacağına ilişkin kararsızlığını da dile getirdi.

4 AYRI VERESİYE DEFTERİ OLAN MAHALLE BAKKALI: ESNAF OLARAK “HAYIR”

Ekonomik sıkıntılarına dair sohbet etmek için girdiğimiz mahalle bakkalı Erol Taş (46) ise dört çeşit veresiye defteriyle tanınıyor. Büyük marketlerin açılmasının kendilerini bitirdiğini söyleyen Taş, “Küçük bakkallar kapanacak, büyük bakkallar kalacak. Buna kaç kişi dayanabilir, kim yapabilir ki?” diyerek, mahallede yaşayanlarca yazdırılan meşhur veresiye defterlerini tebessüm ederek gösterdi: “4 tane veresiye defterim var. Bu ‘akşam geleceğim’ diyenlerin defteri, bu ‘biraz sonra geleceğim’ diyenler. Geriye kalan iki tanesi de dolmuş taşıyor. Borç veriyoruz geri gelmiyor. Her ay ödememiz var ama ödeyemiyoruz. Bir şeyler alıyorlar, sonra ‘abi yaz bunları’ diyorlar. 15 senedir bu işi yapıyorum. Eskiden cebimizde para görüyorduk.”

Bir esnaf olarak referandumda “Hayır” diyeceğini açıklayan Taş, sürecin ise kendilerine yarayan bir süreç olmadığını söyledi.

AYDA 100 TL KARŞILIĞINDA MERDİVEN TEMİZLEYEN KADINLAR

Bahçesinde temizlik yaptığı sırada kameralarımızı gören ve sohbet etme istediğimizi geri çevirmeyen 3 çocuk annesi Esra Taş ( 34) da kadınların ne tür işlerde çalıştığını ve neler yaptığını dert yakınarak anlatıyor. Apartmanlarda ayda 100 TL karşılığında merdiven temizleyerek geçimlerini sağlamaya çalıştıklarını ve olmadığı zaman ise evde oturdukları bilgisini veren Taş, seçmenlerin kendilerini sadece seçim zamanlarında hatırladıklarını söyledi. Yaşadıkları yoksulluk karşısında referandumda “Hayır” diyeceğini belirten Taş, “Şikayet büyük, bir sürü sıkıntımız var” dedi.

MAHALLEDE BÜYÜYEN ROMAN ÇOCUKLAR HERŞEYİN FARKINDA

Ara sokaklarında sohbet ede ede dolaştığımız mahallede ise tüm masumlukları ile Roman çocuklar göze çarpıyor. Kimi yeşil kimi mavi gözlü bu çocuklar, meraklarından mı yoksa anlatacakları olduğundan mı bilinmez, oyunlarına ara vererek yanımıza geliyor. Boynumuzdaki kameraya meraklı gözlerle bakan 5-10 yaşları arasında ki çocuklar, “Abi bizi Facebook’a atasın be ya!” demeyi ihmal etmeden muzaffer bir eda ile poz vermekten de geri durmuyor. Mahallelerinde başlıca sorunlara dair de birkaç cümle kuran çocuklarla geriye fotoğraf karesinde bir araya gelmek kalıyor.

O KARE ADETA MAHALLENİN ÖZETİ

Devam eden yolculukta daha sonra 18-19 yaşlarında bir gencin evin kenarında kullandığı madde yüzünden bayıldığına tanıklık ediyoruz. Madde bağımlılığının teşvik edildiği Menzil Ahir Mahallesi’nde karşılaşılan bu kare adeta mahallenin uyuşturucu tacirlerine teslim edildiğini gösteriyor.

ROMAN MAHALLESİNE DE UĞRAYAN ‘KENTSEL DÖNÜŞÜM’

Kimsenin uğramadığı, tecrit edildiği mahalleye giren tek güç ise kentsel dönüşüm fırsatçıları. TOKİ’nin mahalleye 100 adet modern ve depreme dayanıklı 2 katlı konutlar inşa ettiği öğrenildi. Yaşadıkları yoksulluk ve mahallenin sıkıntılarından kaynaklı pek çok mahalle sakini tarafından olumlu karşılanan kentsel dönüşüm projesi, kimi sakinler tarafından da kabul görmeyen bir uygulama. Menzil Ahir Mahallesi’nin sakinlerinden olan ve müşteri hizmetlerinde çalışan Devrim Zımba (32) da bunlardan biri. Zımba, mahallenin devlet tarafından “bütün pisliklerin yuvalandığı, uyuşturucu, fuhuş, kavga, gürültünün çıkış noktası burasıymış gibi” bir algı yaratıldığını söyledi. Bununla beraber değerli bir yerde olan mahalleye “kentsel dönüşüm” adı altıyla lüks yaşam alanları kurulmak istendiğini kaydeden Zımba, bu duruma ise şöyle tepki gösterdi: “Değerli yerlerden bizleri alıp başka yerlere yerleştirecekler. TOKİ dedikleri yerlere… İnsanlar şuan kendi geçimlerini zor sağlıyor. Bir de kira, faturalar gibi daha çok zorlukla karşılaşacaklar. Bu bizi şuan ki durumumuzdan daha da kötüye itecektir. Az da olsa olan kültürel dokuyu zedeleyecekler. Hedeflenmek istenen de bu.”

‘MAHALLEDE SADECE ROMAN ÇOCUKLARIN GİTTİĞİ OKUL BULUNUYOR’

Roman çocukların Edirne içerisinde belirli okullarda okuduğunu ve mahallede de sadece bu çocukların gittiği bir okulun bulunduğunu belirten Zımba, bununla birlikte yaratılan algıya dair de şunları söyledi: “Roman öğrencilerin varlığından dolayı diğer kültürel toplumlardan olan insanlar, çocuklarını onların bulunduğu okullara göndermek istemiyorlar. Çocuklarını başka okullara taşıyorlar, doğal olarak burası izole edilerek Roman öğrencilerin gittiği okul haline dönüyor. Devlet bunu doğrudan yapmıyor ama toplumsal algıda yaratılan durum bu. Yani bir şeyi doğrudan yapmak zorunda değilsiniz, bir ortam düzenlersiniz o ortam da zaten sizin istediğiniz süreci yaratır. Bu da doğalında dışlanmışlığa, daha şiddetli bir şekilde maruz bırakılmamız anlamına gelir.”

Zımba ayrıca, mahalledeki yaşlı nüfusun vefatından sonra Çingene dilinde konuşanların sayısının çok az kaldığı bilgisini de verdi.

‘KESİNLİKLE HAYIR DİYECEĞİM’

Mahalle sakinleri içerisinde üniversiteye gitmiş birkaç isimden biri olan Zımba, ayrıca yaşadığı toplumsal yapıyı en iyi bilen biri olarak da referandumda neden “Hayır” diyeceğini ise şöyle açıkladı: “Kesinlikle ‘Hayır’ diyeceğim. Bugüne kadar dışlanan, ezilen, aşağılanan ve emekçinin, işçi sınıfının yanında olan bir birey olarak, kendisi de işçi bir aileden gelen biri olarak bu sisteme karşı ‘Hayır’ diyeceğim. Bizim mevziimiz zaten geri bir mevzi. Bu mevziiyi bir adım daha geriye düşürmek bizi ezilenler olarak daha kötü koşullara sürükleyecektir. O yüzden bulunduğumuz mevzi geri bir mevzi olmasına rağmen bu mevziiyi kaybetmemek adına ‘Hayır’ diyeceğim. Aynı zamanda yaşanan güncel olaylara baktığımızda gözaltılar, gazetecilerin tutuklanmaları, aydınların içeri atılması, akademisyenlerin ihraç edilmesi gibi birçok neden var aslında. Ülkemizin doğusunda yaşanan bir savaş söz konusu. Her gün kentlerimizde yaşanan patlamalar… Bunlara karşı ‘Hayır’ diyerek ‘Hayır’ı örgütleyeceğim.”

Necla Demir/Uğur Atabay - dihaber