Kozağaçlı: Güçler ayrılığı yok, yargı bağımsız değil

MANİSA - ÇHD Genel Başkanı avukat Selçuk Kozağaçlı, yeni anayasa önerisinin kişiye özel tasarlanmış bir öneri olduğuna dikkat çekerek, "Yeni modelde bir güçler ayrılığı veya yargı erki bulunması mümkün değil" dedi.

Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, 16 Nisan'da gerçekleşecek partili cumhurbaşkanlığını da içeren anayasa değişikliği referandumuna giden süreci ve başkanlık sistemi dihaber'e değerlendirdi.

'KİŞİYE ÖZEL TASARLANMIŞ BİR ANAYASA ÖNERİSİ'

Referandum ile düzenlenecek anayasanın yeni bir hamle olmadığını ifade eden Kozağaçlı, "Yeni bir anayasa önerisi demek mümkün değil bir anayasasızlaştırma hareketi hamlesi gibi duruyor. Çünkü bu güne kadar anayasa hareketleri içerisinde herhangi bir sisteme uymuyor önerilen şey. Mevcut cumhurbaşkanının sınırsız kontrolsüz güç kullanması için kişiye özel tasarlanmış bir öneri. Asla uzun vadeli olmayacaktır. Kalıcı bir sisteme dönüşmesi mümkün değil. Çünkü böyle bir sistem olması mümkün değil" diye konuştu.

'ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ OLMADAN DA CUMHURBAŞKANI YETKİLERİ KULLANIYOR'

Bir ülkenin anayasa ile siyasi olarak inşa edilemeyeceğini söyleyen Kozağaçlı, anayasaların yalnızca mevcut durumu tescil ettiğini söyledi. Anayasa değişikliği gerçekleşmeden cumhurbaşkanının yetkilerin tümünü hukuka aykırı biçimde kullandığının altını çizen Kozağaçlı, "Anayasa yalnızca mevcut durumu tescil eder. Cumhurbaşkanının şu anda ülke üzerinde kullandığı yetki türünü, niteliğini ki hukuka aykırı olarak kullandığ düşüncesindeyiz tescil eden bir durum bu. Eğer buna itirazı olanlarla tartışma bitmediyse veya buna neden olan karşıtlık bitmediyse anayasanın değişmesinin bir faydası yok. Anayasa değişikliği olmadan da cumhurbaşkanı yasaya aykırı biçimde bu yetkileri kullanıyor. Anayasa değişmese de değişse de kullanmaya devam edecektir" dedi.

Bu durumda referandumdan evet veya hayır çıkmasının çok önemli bir sonucunun olmadığını söyleyen Kozağaçlı, "Evet veya hayır çıkmasının bu anlamda çok önemli bir sonucu yok. Temel sorun bu şekilde yaşamaya bu şekilde yönetilemez halde kalmaya razı olacak mıyız? bununla ilgilenmek gerekiyor. Referandumdan öte bu yönetilememe haline bir karar vermek, bununla mücadeleye ilişkin bir yol çizmek olduğunu düşünüyorum" diye kaydetti.

'YENİ MODELDE GÜÇLER AYRILIĞI BULUNMASI MÜMKÜN DEĞİL'

Başkanlık sisteminin yargıda yapacağı değişikliklere ve yargı organlarına etkisine de değinen Kozağaçlı, "Hiçbir değerlendirme yapılamaz. Türkiye'de yargı kalmadı. Yalnızca adliye işlemleri var bunlar da yürütme işlemleridir. Yüksek yargıçların, anayasa mahkemesinin hatta kendisini yargılayacak yüce divanın bile bizzat cumhurbaşkanı tarafından atandığı denetlendiği bir modelde zaten yargı olmaz. Bu da yeni bir durum değil. 3 bin yargıç, savcı hapiste, 4 bini meslekten atılmış durumda. Yüzlerce insan ihraç edilmiş. Türkiye'de yargı zaten yok. Yeni modelde bir güçler ayrılığı veya yargı erki bulunması mümkün değil. Yargı bağımsızlığı tamamen hedeflenen şeyin dışında. Yargıçların hükümetin ve cumhurbaşkanının taleplerini organize eden bir meslek grubu durumuna dönüşmesi sağlanmış olur en fazla" dedi.

'BU KRİZ HALİNİN SÜRMESİNE İZİN VERECEK MİYİZ?'

OHAL sürecinde referanduma gidildiğine de dikkat çeken Kozağaçlı, bu tarz referandumların aslında demokrasiyi ifade etmediğini söyledi. Kozağaçlı, "Hiçbir türden demokrasi ile bu tarz referandumların ilgisi olamaz. Bir ülkenin bütün siyasal modelini o ülkenin yüzde 50'sinin oyuyla değiştirmeyi planlayan bir şeyin demokratik olması mümkün değil" dedi.

Son olarak referandum tartışmalarının yanı sıra bu siyasi model altında yönetilmeye devam edilip edilmeyeceğinin tartışılması gerektiğini belirten Kozağaçlı şunları söyledi: "OHAL koşulları altında muhalefet bastırılarak, seri tutuklamalarla, korkutmalar tehditler ile çıkarılmış bir evet'in de, bütün bu koşullara rağmen çıkmış bir hayır'ın da çok ciddi anlamları olmayacaktır. İlgimizi referandumdan evet ve hayır çıkacağına yöneltmek yerine temel olarak bu siyasi model altında yönetilmeye devam edecek miyiz. Bu yönetilemez halin kriz halinin sürmesine izin verecek miyiz bunu konuşmalıyız."