‘KCK davaları kumpastır'

DİYARBAKIR - Diyarbakır’da devam eden "KCK Ana Davası”nda savunma yapan avukat Osman Çelik, davanın Gülen Cemaati tarafından hazırlanan Kürtlere yönelik bir "Kumpas operasyonu" olduğunu söyledi.

Aralarında belediye eş başkanları, kapatılan DTP'nin yöneticileri, avukatlar ve STK yöneticilerinin bulunduğu 154 Kürt siyasetçinin yargılandığı "KCK Ana Davası"nın yargılamasına Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Tutuksuz yargılanan TUHAD-DER Diyarbakır şube eski başkanı Mahmut Okan'ın katıldığı duruşmada avukatlar hazır bulundu.

Davanın esası hakkında savunma yapan Mahmut Okan, gizlik tanıkların aleyhinde verdiği ifadeleri, davanın esası hakkında verilen mütalaayı kabul etmediğini vurgulayarak, dinlenen telefon görüşmelerinin yanlış çevrildiğini ve sözlerinin cımbızlanarak iddianameye konulduğunu söyledi. Trafik kazasında yaralandığı için hastanede tedavi olan Seyithan Kara isimli arkadaşına yardımcı olunması için yaptığı telefon görüşmesi iddianamede, "Örgüt üyesini tedavi etti" şeklinde yansıtıldığına dikkat çeken Okan, "Telefonum dinleniyor eğer yardım ettiğim kişi örgüt üyesi ise niye hastaneye gidip almadılar" diye sordu.

Yurtdışında oturan Sabri isimli bir arkadaşıyla yaptığı telefon görüşmesi için iddianamede, "Sabri Ok ile görüştü" diye yazıldığını ifade eden Okan, "Konuştuğum kişi kesinlikle Sabri Ok değil. Dinlenen telefon görüşmesinin ses kayıtlarının incelenirse bu durum açıkça ortaya çıkacaktır" dedi. Okan, "Bu davada öyle bir senaryo oluşturulmuş ki her şey gerçekmiş gibi gösterilmeye çalışılmış" diyerek, beraatını talep etti.

‘KUMPAS OPERASYONUDUR’

Ardından söz alan avukatı Osman Çelik, davayı soruşturmasını, yargılamasını yapan ve belgeleri Gülen Cemaati tarafından hazırlanan Kürtlere yönelik bir "kumpas operasyonu" olduğunu söyledi. Çelik, "Bu davada, şiddete bulaşmayan, teşvik etmeyen ve üzerlerinde bir çakı bile çıkmayan insanlar vahşi insanlar olarak gösterildi" dedi. PKK’nin ateşkes ilan edeceğini açıkladıktan 5 gün sonra "KCK" operasyonu başlatıldığını hatırlatan Çelik, "Ben kanın akmasını, çatışmaların devam etmesini ve Kürtlerin devletle karşı karşıya gelmesine istiyorum diyen bir yapı bu operasyonu başlattı" dedi. Çelik, bu davada ortada bir suç olmadığını bu nedenle müvekkilinin beraatını istedi.

DOSYADAKİ ÇELİŞKİLER

Ardından davada yargılanan Adil Erkek ve Takibe Turgay'ın avukatı Muhlis Uğurgül savunma yaptı. İlk olarak Adil Erkek'in savunmasına yapan Uğurgül, iddianamede müvekkilinin hem kent meclisi sorumlusu olarak hem de kent meclisi toplantılarına katılması için kendisine SMS gönderilmesi ile suçlandığını dikkat çekerek, "Buradaki çelişkiyi göstermek istiyorum. Bir insan sorumlusu olduğu bir kurumun toplantılarına SMS ile davet edilir mi?" diye sordu.

Müvekkilinin 2004 yılında Bismil'de belediye başkanı adayı olan arkadaşının isteğiyle yerel seçim çalışmalara katılmasının "KCK/TM talimatı" olarak gösterildiğini vurgulayan Uğurgül, "Müvekkilim 2004 yılında katıldığı yerel seçim çalışmasına, 2007 yılında kurulan KCK'nin emir ve talimatları ile hareket ettiği iddia ediliyor. Davada KCK soruşturmasının 2007 yılında başladığı belirtiliyor. Bu durum hayatın olağan akışına ve hukuk mantığına aykırı" dedi.

‘BU DAVA SİYASİDİR’

Bu davanın siyasi bir dava olduğunu ifade eden Uğurgül, müvekkillinin beraatını istedi. Takibe Turgay'ın savunmasına geçen Uğurgül, iddianamede müvekkilinin cezaevindeki arkadaşıyla yaptığı görüşmenin "Örgüt ilişkisi" olarak değerlendirildiğine dikkat çekti. Müvekkilinin Sabire isimli bir arkadaşıyla yaptığı telefon görüşmesinin yanlış çevrilerek iddianamede, "Sabri Ok ile görüştüğü" şeklinde geçtiğini söyledi. Uğurgül, "Bu dava siyasi bir davadır. Bu durum 'FETÖ Çatı' iddianamesinde ve yargı kararlarında da geçmektedir. Hukuk birdir herkese eşit bir şekilde uygulanmalıdır. İddianamedeki suçlamalar varsayım ve niyet okumaktan ibaret, temelsiz ve ispata muhtaç iddialardır" diyerek müvekkilinin beraatını istedi.