Diyarbakır Baro Başkanı Özmen: Elçi katliamı Türkiye toplumunun bir sorunu

İZMİR - Uluslararası Af Örgütü İzmir Aktivist Grubu “O gitti ve ardından bir kent yıkıldı” Tahir Elçi ve Sur anısına düzenlediği panelde, konuşan Diyarbakır Baro Başkanı Ahmet Özmen, Tahir Elçi suikastinin aydınlatılması için Türkiye’de herkesin ses çıkarması gerektiğini söyledi.

Uluslararası Af Örgütü İzmir Aktivist Grubu “O gitti ve ardından bir kent yıkıldı” Tahir Elçi ve Sur anısına Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi’nde panel düzenledi. Panele Diyarbakır Baro Başkanı Ahmet Özmen, yazar Nurcan Baysal ve Uluslararası Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner konuşmacı olarak katılırken, çok sayıda kişi paneli izledi.

‘AĞIR SİLAHLAR KULLANILDI’

Panelde başta Uluslararası Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner, Diyarbakır’ın Sur ilçesinde yaşamını yitiren Diyarbakır eski Baro Başkanı Tahir Elçin’in insan hakları savunucusu olduğunu belirterek, adalet istediklerini söyledi. Sur raporunu araştırdıkları sırada ailelerle görüştüğünü vurgulayan Gardner, “İlk olarak neden evinizden çıktınız diye sordum. Siz ne zaman evinizden çıktınız diye sorduğumda herkesin verdiği tek cevap vardı. ‘Tahir elçi ölmeden 1 hafta önce ya da sonra çıktık’ şeklinde cevap alıyordu. Tahir Elçi, Sur ilçesinde yaşayan herkes için bir kahramandır. Sur halkı Tahir Elçi’yi çok seviyordu. Sur’da yerinden edilen bir çok aile ile görüştük. Keyfi bir şekilde sokağa çıkma yasağı ilan edildi ve ağır silahlar kullanıldı” şeklinde konuştu.

‘SUR HALKI GERİ DÖNMEK İSTİYOR’

İnsanların Sur’daki mahalleri terk etmek zorunda kaldığını dile getiren Gardner, “Bu açık bir insan hakkı ihlalidir, çıkan insanlar kendi iradeleri ile çıkmak istemediler. Zorunlu olduğu için çıktılar. Çıkan aileler çok zor şartlar altında yaşıyorlar. Çoğu çocuk okula gidemiyordu. Sur’dan çıkan aileler yoksuldu çıktıktan sonra daha yoksul halde yaşadılar. Konuştuğumuz bütün aileler zorla çıktıklarını ve geri dönmek istediklerini aktardı. Ama geri dönemiyorlar. Mevcut politikalar devam edecekse biz biliyoruz ki dönemeyecekler. Biz diyoruz Sur halkı geri dönmek istiyor. Geri dönen hakkı tanınmalı” ifadelerini kullandı.

‘TAHİR ELÇİ TOPLUMUN BELLEĞİYDİ’

Diyarbakır Baro Başkanı Ahmet Özmen de Tahir Elçi’yi anlatarak, bütün meslek yaşamında anne babalarından alınan veyahut işkence tezgahlarında katledilen ve bunların faillerini aradığını dile getirdi. Tahir Elçi’nin faillerini bulmanın sadece hukukçuları, ya da Diyarbakır’ın, ailesinin bir sorunu olmadığını söyleyen Özmen, “Tahir Elçi katliamı Türkiye toplumunun bir sorunu ve herkesin sesinin çıkması faillerin bulunması açısından çok önemli. Tahir Elçi toplumun beliği ve avukatıydı. Tahir Elçi bana göre Kürt toplumunun çeyrek asırda sahip olduğu en ciddi entelektüellerdendi. Elçi’yi 28 Kasım’da Sur’a götüren neydi; 4 Ayaklı Minare’nin ve zarar görmesinden dolayı bir kentin sembolü ve orayı sahiplenmek. Orada yaşanmış tüm uygarlığa sahip çıkmak. Zulüm edilenlerin yanında olmak ve onları savunmak. Ve orada alçakça bir şekilde katledildi” şeklinde konuştu.

Tahir Elçi soruşturma dosyasının da etkili ve hızlı bir şekilde yürütülmediğini hatırlatan Özmen, “Diyarbakır Barosu olarak dosyada herhangi bir gizlilik kararı olmamasına rağmen soruşturma dosyasına ulaşamıyoruz. Savcılık dosyayı bize vermiş değil. Bütün başvuruları yaptık ama henüz ulaşamadık. Tahir Elçi bana göre adım adım ölüme götürüldü. Ahmet Hakan’ın programındaki söyleminden sonra bir linç kampanyası başlatıldı. Tahir Elçi katledildi, ölümü hazırlandı bana göre. 15 Temmuz sonrası bir OHAL ilan edildi. OHAL aslında Diyarbakır, Şırnak, Yüksekova ve Nusaybin’de 15 Temmuz 2016’da değil, 2015’te ilan edildi” diye aktardı.

Sokağa çıkma yasakları ilan edildikten sonra tüm temel insan hakları ve yaşamın ihlal edildiğini ifade eden Özmen, “Sur’da veya Sur dışında birçok insan gösteriler esnasında yaşamını yitirdi. Bir operasyon yapılacak ise orada bir planlama yapılması gerekir. Sur’da 6 mahalle hala kapalı, aylarca tank top sesleri ile uyandık. Biz daha sonra giremedik. Cizre, Nusaybin, İdil’e girdik ve orada raporlamalar yaptık” dedi.

Sur’un 16 mahalleden oluştuğunu aktaran Özmen, “Diyarbakır dediğimiz an Sur aklımıza gelir. Sur’un 16 mahallesi UNESCO tarafından koruma altına alınmasına rağmen yüzde 83’ü kamulaştırıldı. Biz buna karşı çıktık. Yüzde 83 kamulaştırma demek orada bir insan kalmıyor demektir. Biz bunun için dava açtık ama hukuki bir şekilde reddedildi” diye konuştu.

Yazar Nurcan Baysal da, yasaklar başladığı günden bu yana sürekli gidip geldiği, incelemelerde bulunduğu, yazılar yazdığı, Sur, Cizre, Nusaybin, Şırnak, Hakkari ve Silvan gibi kentlerde çektiği fotoğrafları ve bu fotoğrafların hikayelerini anlattı.