İSTANBUL - Türkiye hükümetine, “Kısa vadeli istikrar için insan hakları kurban edilemez” diye seslenen Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Savunu ve İletişim Direktörü Steven M. Ellis, basın ve ifade özgürlüğüne yönelik baskıların kabul edilmez olduğunu söyledi.
Türkiye'de halkın haber alma hakkının önündeki engellerin kaldırılması, gazetecilik mesleğinin hedef gösterilmeden, saldırıya uğramadan, tutuklanmadan yapılabilmesi için referandum öncesi Türkiye’ye gelen uluslar arası basın meslek örgütleri arasında yer alan Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Savunu ve İletişim Direktörü Steven M. Ellis, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Savunu Danışmanı Sophie Busson ve İsveç PEN Genel Sekreteri Anna Livion Ingvarsson Türkiye’deki basın ve ifade özgürlüğü üzerindeki baskıları değerlendirdi.
Türkiye’deki basın özgürlüğüne dair kaygılarını dile getirmek için ziyaret ettiklerini dile getiren Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Savunu ve İletişim Direktörü Steven M. Ellis, “Özellikle Türkiye’deki gazetecilerle dayanışma içerisinde olduğumuzu göstermek için Türkiye’ye geldik. Fakat yalnızca 150’nin üzerinde -bildiğimiz kadarıyla- cezaevinde bulunan gazetecilerle değil, aynı zamanda bugün Türkiye’de tutuklu bulunan gazetecilerin yoğun baskı altında bulunan meslektaşları ve aileleriyle de dayanışmak için geldik. İkinci nedeni ise Türkiye’de özgür medyanın olması gerektiği ve eşit şartlarda referandumun gerçekleşmesinin önemini vurgulamak için geldik” dedi.
‘AVRUPA’DAKİ HÜKÜMETLERDEN TÜRKİYE’YE BASKI YAPMASINI İSTEYECEĞİZ’
Türkiye’de gazetecilerin yalnız olmadıklarını söyleyen Ellis, “Türkiye’nin uluslar arası insan haklarını askıya aldığını görüyoruz. Bu yüzden burada yüksek sesle açık bir şekilde verdiğimiz mesaj şudur ki; bu durumun düzeltilmesi, geliştirilmesi için atılacak ilk adım tutuklu gazetecilerin serbest bırakılmasıdır. Fakat bunun yanında buradan gittiğimizde de Türk hükümetine gazetecilerin serbest bırakılması için çağrıda bulunmaya devam etmekle birlikte özellikle Avrupa’daki hükümetler ve ABD hükümetinden Türkiye’ye vaat ettiği insan haklarını uygulaması için baskı yapmasını isteyeceğiz” diye konuştu.
‘KISA VADELİ İSTİKRAR İÇİN İNSAN HAKLARI KURBAN EDİLEMEZ’
Türkiye hükümetine, “Kısa vadeli istikrar için insan hakları kurban edilemez ve bu durum uzun vadede yalnızca Türkiye’ye değil, sınır ülkelerini ve dünyanın bir çok ülkesine zarar verebilir” diye seslenen Ellis, basın ve ifade özgürlüğüne yönelik baskıların kabul edilmez olduğunu söyledi. Ellis, “Medyanın asli unsuru sadece gazeteciler değildir. Basın ve ifade özgürlüğü aynı zamanda toplumun ve her bireyin temel hakkını kapsar. Bilgilendirilmek ve bilgi paylaşmak, yorumda bulunmak ve bunun üzerine kendi gelecekleri adına karar verip sandığa gitmek için önemlidir” dedi. Cezaevindeki bütün tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması gerektiğini söyleyen Ellis, “Türk hükümetinin basın özgürlüğüne saygı duyması gerekir ve demokratik ülkelerde olduğu gibi kendilerine yöneltilen eleştirilere izin vermelidir” dedi.
‘TÜRKİYE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNR SAYGI GÖSTERMELİ’
16 Nisan’da yapılacak referandumu hatırlatan Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Savunu Danışmanı Sophie Busson da, referandum süreci de halkın farklı düşüncedeki basından bilgi almasının önemli olduğuna vurgu yaptı. Avrupa hükümetleri başta olmak üzere bütün dünya ülkeleri hükümetine, Türkiye’nin demokrasi için basın özgürlüğüne saygı göstermesi gerektiğini anlatmasını isteyeceklerini dile getiren Busson, “Biz Avrupa kurumlarının tepki göstermesi gerektiğinin yanında şimdiye kadar sessiz kalan Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerin de tepki göstermesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
‘AB’YE BASKI UYGULUYORUZ’
AB ülkelerinin Türkiye’deki baskılara karşı sessiz kalmasının nedeni olarak mülteciler meselesini gösteren Busson, “Bu yüzden bu ülkeler, Merkel’in Die Welt muhabiri Deniz Yücel’in tutuklanmasına çok sert açıklama yapması dışında, Türkiye’ye bir şey söylemeye cüret edemiyorlar. Bizler de bu ülkelerin daha fazla bir şey yapması için baskı uyguluyoruz” diye konuştu.
‘ÖZGÜR BASIN OLMADAN DEMOKRASİ OLMAZ’
Türk yetkililere, tutuklu bütün gazetecilerin serbest bırakılması ve onlara yönelik açılan davaların düşürülmesi gerektiği çağrısında bulunan Busson, “Türk yetkililere özgür basın olmadan demokrasinin olamayacağını hatırlatmak istiyoruz” dedi.