HABER MERKEZİ - Rusya ile yaşanan krizin aksine Almanya-Türkiye geriliminin danışıklı olduğu görüşü hakim. Türk-Alman ilişkilerini yakından takip eden yazar Murat Çakır, iç siyasetlerinde zorlanan Türkiye'nin de Almanya'nın da böylesi bir krize ihtiyacının olduğunu söyledi.
Türkiye, Kürt fobisinden kaynaklı dış politikada giriştiği diplomatik kriz, stratejik hata ve kayıplarla dönüşüne neden oluyor. Önce posta koyan, diplomatik dilini büyük tavizler vererek tolere etmeye çalışan Ankara, kriz yaşamadığı komşu ve ülke kalmadı. Rusya ile girdiği krizden ekonomik kayıplarının yanı sıra Suriye rejimine karşı kozlarını yitiren hükümet, ABD ile “ya hep ya hiç” siyasetiyle Ortadoğu’da tamamen denklem dışı riskiyle karşı karşıya kaldı. Türkiye’nin “keskin ve kabadayı” diliyle tırmandırdığı krize, tarihinin en derin müttefiki Almanya’yı eklemesi dikkat çekerken, ekonomik veriler “lokmanın” yutulacak gibi olmadığını ortaya koyuyor. Uzun yıllardır Almanya ile Türkiye politikasını yakından izleyen ve Almanya’da yaşayan yazar Murat Çakır göre, kriz her iki ülkenin iç politika dengeleriyle bağlantılı ve gerçeği yansıtmıyor.
İTHALAT VE İHRACATI ALMANYA’YA BAĞLI
Avusturyalı AVL firmasının, Tümosan’ın “Altay tankı” için üreteceği motor satışını durdurması geriye tankın teneke gövdesi kaldığını göz önünde bulundurulduğunda, Alman savunma sanayisine kökten bağlı olan Türkiye için yeni bir kriz tarihi risktir. Ortadoğu’nun silahlandığı bir süreçte kendisini güvende hissetmeyen Türkiye’nin bu riski göze alması ekonomik verilerle de mümkün görülmüyor.
HEM ALIYOR HEM SATIYOR
TÜİK’in Ocak 2017 Dış Ticaret İstatistiklerine göre, 11 milyar 278 milyon dolar ihracatın yüzde 49,6 AB ülkeleri ile ve yüzde bunun 1 milyar 122 milyon doları Almanya ile yapılıyor.
Türkiye 15 milyar 586 milyon dolarlık ihracatını ise, sırasıyla 1 milyar 851 milyon dolarla Çin, 1 milyar 480 milyon dolar ile Rusya, 1 milyar 187 milyon dolar ile Almanya ve 734 milyon dolar ile ABD izliyor. Yani Türkiye Rusya’ya tek taraflı bağlı iken, Almanya ile hem alırken hem de satarken bağımlı.
SAVUNMA VE TEKNOLOJİSİ ALMANYA’YA BAĞLI
Türkiye, Rusya ile kıyaslanmayacak derecede Almanya ile köklü tarihsel müttefiklik dışında savunma ve yüksek teknolojisiyle de bağımlı bir ülke.
Türkiye 2016 yılında Rusya Federasyonu ile silah ve mühimmat, bunları aksam, parça ve aksesuar ihracatı 3 milyon 146 bin 464 dolar, ithalatı ise 83 bin 259 dolar iken, Almanya ile aynı ürün grubunda ihracatı 9 milyon 931 bin 342 dolar, ithalatı ise 2 milyon 408 bin 092 dolar düzeyinde.
SANAYİ ALMANYA’YA BAĞLI
Türkiye’nin Almanya’ya en büyük bağlılığı sanayide de çok derin. Motorlu kara taşıtları, traktörler, bisikletler, motosikletler ve diğer kara taşıtları, bunların aksam, parça, aksesuarı bakımında Rusya ile toplam ihracatı (2016) 170 milyon 232 bin 763 dolar, ithalatı ise 4 milyon 516 bin 744 dolar. Bu rakamlar Almanya ile toplam ihracat 2 milyar 605 milyon 277 bin 256 dolar, ithalat ise 5 milyar 210 milyon 382 bin 462 doları buluyor.
SEBZE VE MEYVE
Yine tarımsal ürünler grubundan Rusya ile yapılan sebze, sert kabuklu meyve ve bitkilerin diğer kısımlarından elde edilen müstahzarlar ihracatı (2016) 9 milyon 823 bin 288 dolar, ithalatı ise 996 bin 373 dolar. Aynı grupta Almanya ile olan ihracat 490 milyon 157 bin 4 dolar, ithalat ise 12 milyon 171 bin 954 doları buluyor.
YAKITTA RUSYA’YA BAĞLI
Türkiye’nin Rusya ile dış ticaret bağlılığında doğalgaz başta olmak üzere Mineral yakıtlar, mineral yağlar ve bunların damıtılmasından elde edilen ürünler, bitümenli maddeler, mineral mumlar grubundan gelmekte. Bu grupta Rusya Federasyonu ile yapılan ihracat 15 milyon 537 bin 361 dolar, ithalat ise 8 milyar 448 milyon 920 bin 269 doları buluyor. Almanya ile de, ihracatı 43 milyon 19 milyar 630 dolar, ithalatı ise 59 milyon 675 bin 327 doları buluyor.
UÇAK KRİZİ TURİZM GELİRİNİ DÜŞÜRDÜ
Türkiye’nin Rusya ile yaşadığı uçak krizi sonrası turizm geliri düşerken, 2016 yılında Almanya’dan gelen turizm geliri 2 milyon 516 bin 692 bin dolar iken, Rusya ile bu rakam 478 bin 43 dolarda kaldı.
MÜLTECİ ŞANTAJI TUTMAZ
Türkiye’nin ekonomik olarak bağımlı olduğu Almanya’ya karşı tek şansı Suriyeli mülteciler üzerine yapılan “Geri kabul” anlaşması. Ancak bu konu şantaj halini aldıkça Alman politikacılar, “Anlaşmayı iptal edelim” seslerini yükseltmeye başladı. Sol Parti Federal Parlamento Grup Başkanı Dietmar Bartsch, daha dün Başbakan Angela Merkel’i “Geri Kabul” anlaşmasını iptal etmeye çağırdı. “Türkiye ile yapılan anlaşma Avrupa’yı şantaja açık hale getirdi” diyen Bartsch, Redaktionsnetzwerk Deutschland‘a (RND) yaptığı açıklamada, Almanya’nın geri kabul anlaşmasının iptali için çalışması gerektiğini söyledi. Bu yönlü siyasi sesler gittikçe arttığı dikkate alındığında, söz konusu şantaja Alman siyasetinin boyun eğmeyeceği açık.
‘TÜRKİYE’NİN DE ALMANYA’NIN DA BU KRİZE İHTİYACI VAR’
Uzun yıllardır Almanya’da yaşayan ve Türk-Alman ilişkilerini çok yakından takip eden yazar Murat Çakır, her iki ülkenin de iç politika malzemesi olarak, bilerek yükseltilen krizden faydalandığı görüşünde. Krizin iki tarafın iç politikasına yaradığını ve daha sürecek gibi göründüğünü savunan Çakır, “Bu kriz sadece söylemde var. Her iki taraf için yaşamsal olan alanlarda, örneğin ihracat ve ithalat veya Gümrük Birliği ve Alman tekellerinin Türkiye'deki faaliyetleri konusunda hiçbir kriz yok. Aksine tam güdümlü çalışma söz konusu. Ama Türkiye'de referandum, Almanya'da Federal Parlamento seçimleri (Eylül'de) olması nedeniyle bu krize ihtiyaçları var" dedi.
‘TÜRKİYE EKONOMİSİ KALDIRAMAZ’
“Türkiye Ortadoğu despotlarından karanlık paralar (Petro-Dolar) alabildiği müddetçe cari açığı hafifletebildiğinden, olabildiğince krizi kullanmaya çalışacaktır” diyen Çakır, şunları söyledi: “Ancak ekonomik durum ciddi diplomatik krizleri kaldıramayacak kadar kırılgan. Kaldı ki Türkiye ekonomisi (en ücra köselerdeki tamirhanelere kadar) batılı ve bilhassa Almanya orijinli ithalata bağımlı. O nedenle kriz işlevini yerine getirdikten sonra, Rusya benzeri bir çözüm büyük olasılıktır.”
Sedat Yılmaz - dihaber