‘Biz gazeteciyiz, gerçeklere sırtımızı dönemeyiz’

DİYARBAKIR - KHK ile kapatılan Azadiya Welat gazetesine yönelik gözaltı operasyonunu özgür basına baskıların devamı olarak değerlendiren gazetenin imtiyaz sahibi Ramazan Ölçen, “Gerçekler güneş gibidir, sırtımızı dönemeyiz. Biz gazeteciyiz, gazetecilik suç değildir” dedi.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Azadiya Welat gazetesi çalışanlarına yönelik yürüttüğü soruşturma kapsamında gözaltına alınan gazetenin imtiyaz sahibi Ramazan Ölçen’in de aralarında bulunduğu 11 gazete çalışanı, 4 gün süren gözaltı ardından ifadelerinin alınması ardından serbest bırakıldı. Gazete binasına 28 Eylül 2015 tarihinde yapılan baskın sırasında el konulan basın kartlarının sahipleri hakkında soruşturma açıldığı ortaya çıktı.

Gazete çalışanı olmaları suç sayılan 11 gazeteci hakkında açılan soruşturma kapsamında, gözaltı sırasında gazetecilere “Kimden, hangi örgütten talimat alıyorsunuz?”, “Örgüte finansman sağlıyorsunuz” ve “Kod adınız var mı?” şeklinde sorular yönetildi. Yine 11 gazetecinin evine yapılan baskın sırasında bilgisayarlar, cep telefonları, hard diskler ve kitaplara da el konuldu.

‘GÖZALTILAR ÖZGÜR BASINA YÖNELİK BASKILARIN DEVAMIDIR’

Serbest bırakılması ardından gazetelerine yönelik operasyonu değerlendiren Ramazan Ölçen, özgür basının ilk günden bu yana iktidarlar tarafından sürekli baskı ve engellemelere maruz kaldığını belirterek, bunun nedenini ise gerçeklerin kamuoyuna aktarılması olduğunun altını çizdi. Son olarak Azadiya Welat gazetesi çalışanlarına yönelik gözaltı operasyonunu özgür basına yönelik baskıların devamı olarak değerlendiren Ölçen, “Gazetemiz 30 Kasım’da çıkarılan KHK ile kapatıldı. Ne öncesinde ne de geçen 4 ay süresince gazete hakkında bir soruşturma açılmadı. Gözaltına alınmamız sadece özgür basın emekçilerine verilmek istenen gözdağı idi” dedi.

‘GERÇEKLER GÜNEŞ GİBİDİR, SIRTIMIZI DÖNEMEYİZ’

Baskı ve gözaltılar ile özgür basın çalışanlarının geri adım atmayacağını ifade eden Ölçen, “Bu düşüncelere kapılırlarsa yanılıyorlardır. Çünkü yazdıklarımız toplumun gerçekleridir. İfade sırasında ‘Kimden talimat alıyorsunuz?’ sorusunu yönelttiler. Biz talimatı toplumdan alıyoruz ve toplumun bir bireyi olduğumuz için gerçeklere sırtımızı dönmemiz mümkün değildir. Gerçekler güneş gibidir. Gözaltı gerekçemiz daha önce defalarca karşılaştığımız gerekçelerden oluşuyordu. ‘Örgüt üyesi olmak’ ile suçlandık. Bunu gazetecilere soran savcılar, sorunun cevabını kendileri bilmekte. Gazeteciyiz, gazetecilik suç değildir” diye konuştu.

‘TEK BİR HABERİMİZ TEKZİP EDİLMEDİ’

Gazetelerinin yayın hayatı boyunca kaleme aldığı hiçbir haberinin devlet tarafından tekzip edilmemesi, yazdıklarının gerçekleri yansıttığının kanıtı olduğuna işaret eden Ölçen, “Yazdığımız her haber, ‘Örgüt propagandası’ sayıldı. Bu hukuki değil, konjonktüreldir. Biz gazeteciyiz, yanlışları eleştirmek durumundayız. Sur’un yıkılması halkın da bizim de yüreğimizi acıtıyor, buranın yıkıldığını yazmak propaganda sayılıyor. Hevsel bahçelerinde 12 bin yıldır karpuz ekiliyor, TOKİ yapılmasını eleştirmek propaganda sayılıyor. Cizre’nin bombalanmasını yazmak propaganda sayılıyor, ancak kimin bombaladığı ortada fazlasını yazmadık. Bunlar propaganda ise bunu yapan gazeteciler değildir” diye tepki gösterdi.

Baskılar ile sonuç alınamayacağını söyleyen Ölçen, OHAL kapsamında özgür basın kurumlarının kapatıldığını, aynı baskı ortamında özgür basının daha güçlü olduğunu kaydetti.

GÖZALTINDA PSİKOLOJİK BASKI

Gazete çalışanlarına dönük operasyon kapsamında gözaltına alınıp serbest bırakılan bir diğer gazeteci Hacı Yusuf Topaloğlu ise, Adıyaman’da haber takip etmeye giderken gözaltına alındığını söyledi. Haber takibi için geldiği şehir merkezinde arabadan indiği sırada sivil bir polisin koluna girip zorla araca bindirmek istediğini aktaran Topaloğlu, “Bu polis tek başınaydı ve polis olup olmadığını anlayamadım. Kimliğini gösterdi ve gözaltı yapacağını söyledi. Ben de ‘Aileme ve çalışma arkadaşlarıma haber vermek istiyorum’ deyince baya bir tedirginleşti, izin vermedi. Uzun süre itiş kakış yaşandı. En son gelen 3 sivil polis ile birlikte beni zorla arabaya bindirerek gözaltına aldılar” dedi.

Götürüldüğü Adıyaman İl Emniyet Müdürlüğü’nden Diyarbakır’a gönderildiğini belirten Topaloğlu, 3 gün boyunca kaldığı gözaltında tutuldukları nezarette yoğun bir psikolojik baskıya maruz kaldıklarını belirtti. Nezaretlerin dar ve kirli olduğunu belirten Topaloğlu, gözaltında hastalıkların yaşandığını belirtti.

TOPALOĞLU: GERÇEKLERİ YAZMAYA DEVAM EDECEĞİZ

İlan edilen OHAL ve çıkarılan KHK’ler ile toplumun baskı altında tutulmaya çalışıldığını belirten Topaloğlu, “Baskı altında toplumda özellikle muhalif olan kesimin sesinin kesilmesi isteniliyor. Bu baskı altında yaşananları kamuoyuna duyuracak olanlarda gazetecilerdir. Bu nedenle de gazeteciler üzerinde yoğun bir baskı var” dedi. Yaptıkları haberlerin ve toplumun sesinin duyurulmasının bazı kesimleri rahatsız ettiğini belirten Topaloğlu, “Biz gazeteciler olarak tüm baskılara karşı daha cesaretli bir şekilde gerçekleri yazmaya devam edeceğiz” dedi.