KCK Ana Davası: Hukuki bir hükmü yoktur

DİYARBAKIR - “KCK Ana Davası”nda Kürtçe savunma yapan siyasetçi Bayram Altun, suçlamaların kurgulandığına dikkat çekerek, "Davanın hukuki bir hükmü yoktur” dedi. Mahkeme, Altun’un Kürtçe yazdığı dilekçeyi “anlaşılmıyor” gerekçesiyle iade etti.

Aralarında seçilmişler, parti ve STÖ yöneticilerinin de bulunduğu 154 Kürt siyasetçinin yargılandığı, “KCK Ana Davası”na Diyarbakır 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Duruşmada başka bir davadan Elazığ T Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan siyasetçi Bayram Altun ile tutuksuz yargılanan DBP MYK üyesi Salih Yıldız savunma yaptı. Avukatların da hazır bulunduğu duruşmada ilk savunmayı DBP MYK üyesi Salih Yıldız yaptı. Yıldız, Kürtçe yaptığı savunmasında “KCK Ana Davası” dosyasının “hayal ürünü” bir dosya olduğunu belirterek, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 17/25 Aralık yolsuzluk operasyonları ardından Gülen Hareketi için söylediği ‘Siz ne isteniz de biz vermedik’ sözleriyle Cemaate bu dosyaları (KCK, Balyoz) ‘Siz istediğiniz için hazırladık’ anlamına geliyor. Cumhurbaşkanı daha sonra Balyoz, Ergenekon davalarının kumpas olduğunu söyledi. Ancak KCK davası için bir şey söylemedi. Görülüyor ki bu siyasi dava devam ettiriliyor. Bu dava baştan sona hayal ürünüdür. Biz parti olarak barış ve demokrasiyi savunduk. Ağzımızdan çıkan her şey suç sayılmış” dedi.

Yıldız, beraatını talep ederek, “Bu iddianame FETÖ üyesi savcılar tarafından hazırlanmış. Bu kişiler şu anda tutuklu. Neden bu gerçek göz önünde bulundurulmuyor” diye sordu.

‘GİZLİ TANIK İSİMLERİ ÇOK MANİDAR’

Ardından savunma yapan Yıldız’ın avukatı Şivan Cemil Özen, dava kapsamında ifade veren 5 gizli tanık ifadesinin asılsız olduğunu belirterek, "Gizli tanık isimlerinin Yolun Sonu, Annemin Gözyaşları, Oyun Bozan ve Anne Ben Geldim olması manidar” dedi. Müvekkilinin tutuklanmadan önce partisinin saymanı olduğunu hatırlatan Özen, müvekkilinin uçak bileti ile ilgili yaptığı konuşmanın da suç delili olarak gösterildiğine dikkat çekti. Özen, müvekkili hakkında somut delil olmadığını belirterek, beraatını istedi.

Ardından Bayram Altun Kürtçe savunma yaptı. Altun, savcılığın davanın esası hakkında hazırladığı mütalaada objektif davranmadığını, kendisi ile ilgili gerçekleri ters yüz ederek, gerçeklerin görülmesini engellemeye çalıştığına dikkat çekti.

‘SAVCI BENİ SUÇLAYABİLMEK İÇİN DOĞRULARI TERS YÜZ ETMİŞ’

Savcının, mütalaayı “FETÖ” üyesi bir savcının hazırladığı iddianameden kes-yapıştır şeklinde hazırladığını kaydeden Altun, “Ben o dönem DTP Eş Genel Başkanı Yardımcısı ve partinin Yerel Yönetimler Komisyonu üyesiyim. Mütalaada parti kimliğim ve yöneticiliğimden bahsedilmemiş, önyargılı bir şekilde saklanmış. Davanın iddianamesinde az da olsa parti yöneticisi kimliğim geçiyordu. Parti görevim ve sıfatım yok sayıldığında benim milletvekilleri, belediye başkanları ve parti yöneticileri ile kurduğum ilişkim temelsiz kalıyor. Sanki dışarıda DTP’ye müdahale etmiş ya da illegal biri gibi görünüyorum. Savcı, beni suçlayabilmek için doğruları ters yüz etmiş. Eğer benim parti içindeki görevim ve sorumluluğum göz önünde bulundurulursa yaptığım çalışmaların siyasi parti çalışması olduğu görülecektir.

Bununla da savcının hakkımdaki iddiaları da boşta kalıyor. Benim yaptığım çalışmalar, partimin yasal ve meşru çalışmalarıdır. DTP’deki görevim gerçeklikten koparılmış ve çarpıtılmış. Partimizin yerel yönetimler konusundaki modeli ‘KCK modeli’ olarak gösterilmiş. Bu davada DTP Yerel Yönetimler Komisyonunun ismi değiştirilip ‘KCK Yerel Yönetimler Komisyonu’ yapılmış. Bu iyi niyetli olmayan ve sübjektif bir değerlendirmedir. Bir örgütte çalışmışsam o DTP örgütüdür. Bu iddianamede gerçek olan şudur. Hakkımızdaki bütün suçlamalar uydurulmuş ve kurgulanmış suçlamalardır. Gerçekler ortaya çıktığında bu davanın hukuki değil siyasi olduğu ortaya çıkacaktır. Bu dava FETÖ’nün bir kumpasıdır ve oyudur. Bu davanın hukuki bir hükmü yoktur. Düşmesi gerekiyor. Umut ediyorum ki bu mahkemeden öyle bir karar çıkar” diye kaydetti.

‘EN ÜST YARGI ORGANLARINA BİLGİ VERİLMEDEN YÜRÜTÜLDÜ’

Ardından söz alan Altun’un avukatı Sedat Demirtaş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın DTP hakkında 2007 yılında Anayasa Mahkemesi’ne açtığı kapatma davasında iddianamesinde yöneticiler hakkında “KCK Davası”nda açılan soruşturmadan bahsedilmediğine dikkat çekti. DTP’nin kapatma davasında “KCK Ana Davası”nda istenmediğine dikkat çeken Demirtaş, “Bu da şunu gösteriyor. Bu dosyanın devletin en üst yargı organına bilgi verilmeden yürütüldüğünü gösteriyor. Bu davanın FETÖ ile bağlantısı olduğu aşikârdır” diyerek müvekkilinin beraatını istedi.

KÜRTÇE YAZILI SAVUNMA TÜRKÇE TERCÜME ŞARTI İLE KABUL EDİLDİ

Savunmaların ardından Altun’un, hazırladığı 4 sayfalık Kürtçe savunma metni mahkeme heyeti tarafından Türkçe olmadığı için kabul edilmedi. Mahkeme başkanı, Altun’a, “Dilekçe Türkçe değil iade edeceğiz. Biz bunu anlamıyoruz. Bunu anlamamız için senin Türkçe konuşman lazım. Savunma hakkı kutsal. Ancak bu dilekçeyi iade etmek zorundayım. Sen hiç Türkçe bilmeseydin durum farklı olurdu” dedi.

Bu sırada söz alan Altun’un avukatı Sedat Demirtaş, bu davada daha önce de Kürtçe yazılı dilekçe alındığını belirterek, Kürtçe dilekçenin kabul edilmesini istedi. Bunun üzerine duruşmaya ara veren mahkeme heyeti, Altun’un Kürtçe yazdığı dilekçesinin Türkçesinin yazılması kaydıyla dilekçenin kabul edilmesine karar verdi. Altun, Kürtçe yazılı savunmasının Türkçe çevirisini yazması durumunda savunması kabul edilecek. Mahkeme, Kürtçe yazılı savunmayı Altun’a iade etti.

Duruşma 17 Mart Cuma günü devam edecek.