MERSİN - 11 kadın tutuklunun açlık grevine girdiği Tarsus C Tipi Kapalı Cezaevi’nden tahliye olan Bejna Güney, 15 Mart’ta başlayan açlık grevleriyle birlikte kadınların sonuç alana kadar direneceklerini söyledi.
Türkiye’deki cezaevlerinde bulunan PKK ve PAJK'lı tutukluların 15 Mart itibariyle “PKK Lideri Abdullah Öcalan ve yanındaki tutuklular üzerindeki tecridin bir an önce kaldırılması, özgür koşullarda müzakere etme koşullarının sağlanması, cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri uygulamalarından vazgeçilmesi ve köylerin yakılıp yıkılması uygulamalarına son verilmesi” talebiyle başlattıkları açlık grevi 5’inci gününe girdi.
Tarsus C Tipi Kadın Kapalı Cezaevi’nde de Güler Aruk, Aycan Özdoğan, Sinem Oğuz, Saadet Aka, Fatime Demir, Pelin Yapıcı, Şilan Fidan, Berivan Reşit, Ayşe Muş, Sozdar Oral ve Nurşen Tekin isimli 11 kadın açlık grevine girdi.
Kadınlar cezaevi koşullarıyla birlikte daha önce hak ihlallerine karşı başlattıkları eylemler ve açlık grevi tartışmaları sırasında cezaevinde olan ve geçtiğimiz günlerde tahliye olan Bejna Güney, cezaevinde yaşananları anlattı.
‘AJANLIK DAYATILIYOR’
Cezaevine götürüldükleri sırada başlayan hak ihlallerinin detaylı çıplak aramayla başladığını ifade eden Güney, çıplak aramanın hastane ve mahkeme gidiş gelişlerinde de uygulanmak istendiğini ifade etti. Kadınların çıplak aramaya karşı çıktıklarını ve bu nedenle hasta olmalarına rağmen çıplak aramaya maruz kalmamak için hastaneye ve mahkemeye gitmek istemediklerini belirten Güney, “Cezaevi müdürleri bizimle teke tek konuşmak istiyorlar. Bizde tek konuşmayı kabul etmiyoruz. Çünkü müdürün odasında gidildiğinde emniyetten gelip ajanlık teklif ediyorlar. Arkadaşları mahkemeye diye alıp, müdürün odasında emniyet müdürüyle birlikte ajanlık teklif ediyorlar. Bizde bu sebeplerden tekli görüşmeyi kabul etmiyorduk” diye konuştu.
Hastaların hastaneye sevkinin yapılmadığını yapılması durumunda da çıplak aramanın dayatıldığını belirten Güney, bir doktorun 3 saatte bütün koğuşu muayene ettiğini ifade etti. Aylarca 46 kişilik koğuşlarda 90’a yakın kişinin kaldığını belirten Güney, kelepçeli muayene dayatılmasının da ayrı bir sıkıntı olduğunu ifade etti. Keyfi bir şekilde hücre cezaları verildiğini ifade eden Güney, kitaplara da yasak uygulandığını, kendilerine gönderilen kitapların haftalarca verilmediğini ifade etti. Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmalara çıkmanın dayatıldığını belirten Güney, arabanın olmamasının gerekçe yapıldığını kaydetti.
‘KADINLAR DİRENİŞİ BÜYÜTECEK’
Güney, kadınların gösterdikleri direnişin yanı sıra kadınların açlık grevi tartışmalarının olduğunu ve cezaevi yönetiminin önce söz verdiğini ancak sonra sözlerini yerine getirmediğini ifade etti. Cezaevlerinde başlayan açlık grevleri ile birlikte kadınların direnişlerini büyüteceklerini belirten Güney, kendisinin cezaevinde olduğu süre içinde kadınlardaki direniş kararlılığını gördüğünü ifade etti.
Kadınların yıllardan bu yana dışarda direndikleri gibi zindanlarda da direndiklerini belirten Güney, tüm direniş alanlarında olduğu gibi zindan direnişlerinde de, açlık grevi direnişlerinde de kadınların en ön saflarda olacağını dile getirdi. Açlık grevi eylemcilerinin taleplerinin kabul edilmemesi durumunda direnişin daha da büyütüleceğine inandığını belirten Güney, “Bizlerde dışarda kadınların ve zindanların bu direnişlerini sahiplenerek, yükselteceğiz. Benim kadınlarda gördüğüm sonuç alıncaya kadar direnmekte kararlıydılar” dedi.