Gazetecilerden Erdoğan'a tepki: Kişiler değişiyor, zihniyet aynı

İSTANBUL - Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tutuklu gazeteciler için sarf ettiği, "Hepsi hırsız, çocuk istismarcısı, terörist" suçlamasına 2011 yılında "KCK" adı altında gerçekleştirilen operasyonlarda tutuklanıp serbest bırakılan gazeteciler tepki gösterdi. O dönem "AK Parti-Cemaat ortaklaşması"na dikkat çeken gazeteciler, "Zihniyet aynı sadece kişiler değişiyor" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dün tutuklu gazeteciler için sarf ettiği, "Hepsi hırsız, çocuk istismarcısı, terörist" suçlamasında bulunmasına, 2011 yılında "KCK" adı altında gerçekleştirilen operasyonlarda tutuklanıp serbest bırakılan gazetecilerden tepki geldi. O dönem aynı dili kullanan "AK Parti-Cemaat ortaklaşaması"na dikkat çeken gazeteciler, bu dile yabancı olmadıklarını söyledi.

'CİDDİYE ALINACAK AÇIKLAMALAR DEĞİL'

Kapatılan Dicle Haber Ajansı'nın (DİHA) İstanbul Büro muhabiriyken "KCK operasyonları" sonucu gözaltına alındıktan sonra yaklaşık 1 buçuk yılın ardından serbest bırakılan Gazete Karınca Editörü Çağdaş Kaplan, "2011 yılı büyük gazeteci tutuklamasının olduğu zamandı. Bu tutuklamanın ardından dünyadaki basın örgütleri iddianamelerimizi ve bize yöneltilen 'suçlamaları' incelemişti. Ve bunların hepsinin gazetecilik faaliyeti olduğunu görmüşlerdi. O yüzden bizi başta Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) olmak üzere birçok uluslararası basın meslek örgütü, tutuklu gazeteci listesine aldı. Tabi o zaman iktidar ve cemaat ortaklığında gerçekleşen bir operasyondu. Böyle olması onların zoruna gitti. Bugün kapatılan basın yayın organları ve şu an cezaevinde olan bazı meslektaşlarımız hakkımızda 'terör press' yazmışlardı. Bunlar 'terörist' yazmışlardı. Dönemin Başbakanı Erdoğan da söylemişti. Bizzat benim hakkımda Meclis kürsüsünden dönemin bakanlarından Bülent Arınç; 'Çağdaş Kaplan: Müteahhidi silahla alıkoyma suçundan yargılanıyor' diyen absürt bir şey söylemişti. Ki biz buna karşı davamızı da açtık. Erdoğan sıkıştıkça tutuklu gazetecilere böyle diyor. Çünkü; artık dünya ve Türkiye kamuoyu şu an cezaevindeki gazetecilerin başka bir suçla yargılanmadığını biliyor. Ömer Çelik'e yöneltilen suçlamalar resmi savcılık evrakında belli değil örneğin. Hangi taciz, hangi çocuk istismarından suçlanmış bu arkadaşlarımız. Varsa öyle bir suçları koysunlar dosyalarına biz de görelim. Yani; dünkü yapılan açıklamalar ciddiye alınacak açıklamalar değil. İthamdır. Biz gazetecileri topyekun itham ediyor. Bu ithamları ne Türkiye kamuoyu ne de dünya ciddiye almıyor. Bence konuşmaya devam etsin, bu ithamın altında kendisi kaldı" diye konuştu.

'O DÖNEM DE 'TERÖRİST' DAMGALARLA CEZAEVİNDEYDİK'

O dönem kapatılan Özgür Gündem gazetesinde editörlük yapan Pir Haber Ajansı (PİRHA) Haber Müdürü Turabi Kişin de, "Bu iktidarın 14 yıllık tarihine baktığımızda ve Türkiye'deki özgürlükler sorununu bir bütün olarak değerlendirdiğimizde Erdoğan'ın dünkü ifadelerinin ne anlam taşıdığını bize gösteriyor" diyerek, bu tür söylemlere geçmişte de tanıklık ettiklerini söyledi. Kendilerine yönelik muamelenin aynı olduğunu dile getiren Kişin, "Bunlar gazeteci değil', 'bunların gazetecilikle bir alakası yok' diyerek çeşitli damgalar yapıştırarak cezaevinde tuttular. Bugünkü uygulama da benzerdir. Bu hükümet iktidara gelirken, demokrasi, insan hakları ve özgürlükler konusunda çok söylemde bulundu. Bugün bile Başbakan Yıldırım ve Cumhurbaşkanı Erdoğan yine Türkiye'de özgürlükler konusunda değerlendirmelerde bulunuyor" dedi.

'SÖYLEMLERE YABANCI DEĞİLİZ'

AK Parti'nin kendisine muhalif olan ya da gerçekleri topluma götürmeye çalışan bütün muhalif gazetecilere dönük saldırgan bir yaklaşıma sahip olduğunu dile getiren Kişin, "Bu konuda muhalif olan Kürt ve biz Alevi gazeteciler, gerçekleri yansıtmaya çalıştığımızda mutlaka AKP baskısıyla karşı karşı kalıyoruz. Bu yeni bir durum değildir. Türkiye demokratikleşme noktasındaki tutumunda demokratik değerleri önüne koyan yaklaşımları olmadığı müddetçe biz gazeteciler olarak bu muamelelerle karşı karşıya kalacağız. Ve iktidardaki kişiler de bunu topluma yansıtırken bizi 'terörist' ilan edecektir. Çünkü; kendi politikalarının hayat bulması için buna ihtiyaç duymaktadır. Buna şunun için ihtiyaç duyuyor aksi takdirde kendi uygulamaları açığa çıkacak, ifşa olacak. Bunun ifşa olmaması için gazetecileri susturması gerekiyor. Bu söylemlere çok yabancı değiliz. Bizim gazeteci olarak tutuklandığımız dönemlerde kullanılan ifadelerdi. Biz uluslararası alanda hukuk zeminde haklarımızı ararken Türkiye o dönemde de bu dili kullandı" diye konuştu.

'İSİMLER DEĞİŞİYOR ZİHNİYET AYNI'

O dönem kapatılan Özgür Gündem editörlerinden Ayşe Oyman ise, kendisinin de içinde bulunduğu 44 kişinin yargılandığı "KCK Basın" adı altında Kürt basınına yönelik operasyonlarda, "hırsız", "cinayete teşebbüs" gibi şimdiki söylemlere benzer birçok ifade kullanıldığını belirterek, "Biz kandırıldık diyen kişi, şimdi aynı dille aynı üslupla tutuklanan gazetecileri suçluyor. Ve aynı dili kullanıyor. Aslında zihniyet aynı sadece kişiler değişiyor" dedi. Eskiden Türkiye'nin geleceği ve basın özgürlüğü açısından cemaatin engel olduğunu aktaran Oyman, şimdi ise benzer şekilde ve daha tekçi, bir anlayışa götüren bir sistemin inşa edilmeye çalışıldığını vurguladı. Cezaevinde bulunan gazetecilerin durumunu dünya ülkelerinin bildiğini belirten Oyman, "Hangi haberden kaynaklı içeride olduğu bile iddianamelerde ortaya çıkıyor. Yargılandıkları haberler de açık aleni" dedi. Oyman, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tutuklu gazeteciler için kullandığı sözler için darbe teşebbüsü iddiasıyla yargılanan kişilerle aynı zihniyette devam ettiğini söyledi.