DİYARBAKIR - AK Parti hükümetinin müdahalesiyle Genel Yönetim Kurulu üyeleri değiştirilen ve 16 şubesi kapatılan MAZLUMDER’in Diyarbakır Şubesi, “28 Şubat MGK kararları gibidir, gayrimeşrudur, askeri despotluğun sivil kıyafet giymiş halidir" açıklaması yaptı.
İnsan Hakları ve Mazlumlar için Dayanışma Derneği(MAZLUMDER) Diyarbakır Şubesi, AK Parti hükümetinin müdahalesiyle Genel Yönetim Kurulu’nun (GYK) değiştirilmesi ve aralarında Diyarbakır’ın da bulunduğu 16 şubesinin kapatılmasına ilişkin dernek binalarında basın toplantısı düzenledi. Toplantıya destek için, Diyarbakır Barosu, İHD, TTB, TİHV, DİTAM, DİSA Diyarbakır şube başkanlarının yanı sıra çok sayıda insan hakları savunucusu ve MAZLUMDER üyeleri katıldı. Açıklamada ilk olarak konuşan görevden alınan Genel Yönetim Kurulu (GYK) üyesi Selahattin Çoban, yönetimlerine yönelik gerçekleştirilen sivil darbenin Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ruhu taşıdığını belirterek, "Kapatılan şubelerimizin 13'ü bölge şubeleridir. Her ne olursa olsun, insan hakları mücadelemize devam edeceğiz" dedi.
'İNSAN HAKLARI MÜCADELESİ İKTİDAR ODAKLARINA KARŞI YÜRÜTÜLÜR'
Çoban'ın ardından hazırlanan basın metnini okuyan Diyarbakır Şubesi Yöneticisi Reha Ruhavioğlu, 19 Mart 2017 tarihinde gerçekleştirilen Olağanüstü Genel Kurulu’nda alınan kararın insan hakları mücadelesinin tarihine utançla yazılacağını söyledi. "Ortaya çıkan sonuç ülkenin içinden geçtiği 'meselelerin topyekun halli' ruhunun bu kadro tarafından ne kadar benimsendiğinin çok net bir fotoğrafıdır" diyen Ruhavioğlu, "İnsan hakları mücadelesi makro ya da mikro bütün iktidar odaklarına karşı verilir. Bu iktidar odağı bazen devlet, bazen devlet dışı örgütler bazen de sizin yıllarca birlikte iş yaptığınız bir kadrodur. MAZLUMDER 26 yıldır kendi içinde bir iktidar odağı olan İstanbul'un hegemonyası ile mücadele etmiştir. İnsan hakları mücadelesini elifbası olan eşitlik MAZLUMDER'de 26 yıl boyunca tesis edilememiş neticede zahiren 'kazanmış' görünen, 'çoğunluk olan güçlüdür' yanılgısı olmuştur. Biz MAZLUMDER bünyesinde çok üyeye sahip olan şubenin çok söz sahibi olduğu bir ilişkinin bir İnsan Hakları kuruluşu için vesayet doğuran bir durum olduğunu hep söyledik, yine söylüyoruz" diye belirtti.
'28 ŞUBAT MGK'SI GİBİ KARAR VERİLMİŞTİR'
Ruhavioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Güç düşkünü bu hegemonya tarafından, diğer 15 şubemizle birlikte tasfiye edildik. 5 tanesinin bugüne kadar herhangi bir eylem ve söylemine şahit olmadığımız, ama içimizdeki uyuyan hücreler olduğunu ancak idrak ettiğimiz toplam 10 şube, Sivil bir 28 Şubat MGK'sı gibi toplanarak, sivil bir OHAL ilan etmiş ve yayınladığı sivil KHK ile 16 şubeyi kapatarak o şubelere bağlı üyeleri de ihraç etmiştir. Bu gözü dönmüşlüktür hak ve adalet duygusunu öylesine köreltmiş ve gerçeklikle bağını o kadar koparmış ki olmayan Bingöl Şubesi de kapatılmıştır. Ortaya çıkan bu sonuç insan hakları tarihine sivil bir hak örgütü eliyle yapılmış olduğu için utanç olarak yazılacaktır ancak bizim alnımız ak yüzümüz paktır, çünkü bu utanç bizim değil, insan haklar, elbisesinin altında cuntacı generallerin üniformasını giymiş, aklını güç tutkusunun esaretine teslim etmiş azgın bir güruhun utancıdır. 19 Mart 2017 tarihli Olağanüstü Genel Kurul yasal olarak mümkün olsa dahi, nezrimizde 28 Şubat MGK kararları gibidir, gayrimeşrudur, askeri despotluğun sivil kıyafet giymiş halidir."
‘RAPORLARDAN RAHATSIZ OLDUKLARI BELİ’
MAZLUMDER'in insan hakları ile ismini Türkiye tarihine yazmış bir yapılanma olduğunu söyleyen Diyarbakır Barosu Başkanı Ahmet Özmen, kapatılan 16 şubenin Kürt illerinde çalışma yürüterek raporlar hazırladığını hatırlattı. Özmen, "Bu şubeleri kapatan kişilerin bu raporlardan rahatsız olduğu net ortaya çıkmıştır" dedi.
İHD Diyarbakır Şubesi Yöneticisi Abdulselam İnceören de, kapatılan şubelerin bölge şubesi olmasının manidar olduğunu vurguladı.
TİHV Diyabakır Temsilcisi Barış Yavuz ise, "İnsan hakları mücadelesi yürütmek, yaşam hakkına, ifade özgürlüğüne, örgütlenme özgürlüğüne sahip çıkmaktır. Hiçbir insan hakları kuruluşu 'Kongreye gideyim de şu değişiklikleri yapayım' demez. Bu olsa olsa siyasetin arka bahçesidir" diye konuştu.