Kalp hastası Polatlı'nın tedavisine izin verilsin

İSTANBUL - "F oturma" eyleminin 261'incisinde kalp hastası tutuklu Mustafa Ömer Polatlı'nın tedavisinin önündeki engellerin kaldırılması ve serbest bırakılması istendi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, Galatasaray Meydanı'nda hasta tutukluların durumuna dikkat çekmek amacıyla her hafta düzenlediği “F Oturumu”nun 261'incisini gerçekleştirdi.

Hasta tutukluların fotoğraflarının bulunduğu eylemde, “Mustafa Ömer Polatlı serbest bırakılsın” yazılı pankart açılarak, “İnsan haklarıyla insandır”, “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek", “Hasta mahpuslar serbest bırakılsın” sloganları atıldı.

'OHAL'DE CEZAEVLERİ İŞKENCE MERKEZİNE DÖNDÜ'

Türkiye ve bölge cezaevlerinde tutukluların girdikleri açlık grevlerinin hatırlatıldığı eylemde, açıklamayı insan hakları aktivisti Tuncay Yiğit okudu. Yiğit, genel olarak cezaevlerinin insan doğasına aykırı yerler olduğunu belirterek, adli, siyasi, tutuklu ve hükümlü konumundaki insanların yaşadığı sorunları özellikle de hasta tutukluların yaşadıkları mağduriyetleri anlatmaya çalıştıkların ifade etti. Olağanüstü Hal (OHAL) ile birlikte hak ihlallerinin arttığına dikkat çeken Yiğit, cezaevlerinin akla ve vicdana sığmayacak uygulamalarla açık bir işkence merkezine döndüğünü vurguladı.

‘DOĞUŞTAN KALBİNDE 2 DELİK BULUNUYOR’

Yiğit, hasta tutuklu Mustafa Ömer Polatlı (22) isimli tutuklunun Erzurum H Tipi Kapalı Cezaevi'nden İHD'ye gönderdiği mektupla durumunu anlattığını belirtti. Yiğit, Polatlı’nın kalbinde doğuştan 2 delik bulunduğunu ve dışarıdayken açık kalp ameliyatıyla deliklerden birine yama yapıldığını diğerinin ise dikildiğini söyledi.

Katıldığı bir yürüyüşten dolayı 13 yıl 9 ay ceza aldığını aktaran Yiğit, Polatlı'nın gönderdiği mektubundan şunları paylaştı: "Kalbimde 2 delikle büyüdüm. Bundan kaynaklı aynı zamanda çocukluğumdan beri tansiyon hastasıyım. Bir kaç yıl önce açık kalp ameliyatı oldum. Ameliyat sonrası kalbimde ritim bozukluğu başladı. En ufak bir heyecan veya hareketlilikte çarpıntı yapıyor. Rahat bir yaşam sürdürmem mümkün değil. Özgürce hareket edemiyor olmanın sıkıntısı ile yaşıyorum. Üstelik kronik hastasıyım. Çocuk yaşta oluşmaya başlayan bir kambur var sırtımda. Cezaevine girdiğimden bu yana daha da hızlı gelişmeye ve ilerlemeye başladı. Aynı şekilde göğsümde de şişlik var. Kalp, göğüs kafesinin dışına doğru genişlemiş uzantının içinde bulunuyor. Göğsümdeki ağrılar da hiç durmaksızın ilerliyor. Sırt ve göğüs için ağrılardan kurtulup, kamburun ilerlemesini engellenmesi için ameliyat olma imkanı var. Fakat bu ameliyat çok riskli. Yani ameliyat olma durumunda yüzde 90 felç olma, tüm vücudun donup kalma olasılığı var. Böyle yaşamak durumundayım. Ne kadar yaşarsam artık."

‘YÜZDE YÜZ İŞ GÖRMEZ RAPORU VAR’

Polatlı'nın cezaevine girmeden önce devlet hastanesinden yüzde yüz iş göremez raporunun bulunduğunu belirten Yiğit, şöyle konuştu: "Rapor almak ve tedavisine devam edebilmek için gittiği Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde ilgili tüm sağlık bölümlerine çıkar ardından heyete çıkarılır. Heyet başkanı, 'adın ne', 'soyadın ne', 'nerede oturuyorsun', 'suçun ne' ve 'birilerini öldürdün mü' diye sorular sorar. Tüm rahatsızlıkları önceden de belgelenmiştir. Doktor bunun üzerine odada bulunan askerlere 'bunu çıkarın' diyerek, odadan çıkarmalarını ister. Hastanede yatarak tedavi olması gerekmez. ‘Tek başına cezai infazı uygundur’ diye rapor düzenler."

Bir sağlıkçının insan onurunu hiçe sayan ve elindeki tedavi koşullarını kendini tatmin etme aracına dönüştürmesinin insanlık dışı bir durum olduğunu belirten Yiğit, bu durumun açıkça “görevi kötüye kullanma” olduğunu söyledi.

Yiğit, insan hakları savunucuları olarak Polatlı'nın tedavisinin önündeki engellerin kaldırılmasını ve tahliyesini istediklerini belirtti.

Eylem, "Tedavi haktır engellenemez", "Mustafa Ömer Polatlı serbest bırakılsın" sloganlarıyla son buldu.