DİYARBAKIR - Diyarbakır Şehir Tiyatrosu kurucularından Nazım Hikmet Çalışkan, atanan kayyumların sanatçıları işten çıkarmalarına tepki göstererek, “Boşaltılan sanat alanlarına kendi zihniyetleri doğrultusunda yeni bir sanatsal etkinlik koyma çabaları var. Sanat iktidarların çıkarlarına kurban edilmemeli” dedi.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atanması ardından belediyeden ihraç edilen Şehir Tiyatrosu oyuncularının kurduğu “Şanoya Bajêr ya Amedê”nin kurucularından Nazım Hikmet Çalışkan, 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü’nün yıl dönümünde tiyatroları ve tiyatrocular üzerindeki yaşanan baskıyı değerlendirdi.
‘BOŞALTILAN SANAT ALANLARINA KENDİ ZİHNİYETLERİNİ KOYMA ÇABALARI VAR’
Çalışkan, Uluslararası Tiyatro Enstitüsü’nün 1961 yılında aldığı bir kararla ilan ettiği Dünya Tiyatrolar Günü’nün yıl dönümünde siyasal iktidarın sanata ve sanatçıya yönelik baskılarını arttırdığını söyledi. Söz konusu saldırıları toplumsal dönüşüme yönelik bir saldırı olarak değerlendiren Çalışkan, “Türkiye’de boşaltılan sanat alanlarına kendi zihniyetleri doğrultusunda yeni bir sanatsal etkinlik koyma çabaları var” dedi.
‘HERŞEYE RAĞMEN SAHNEDE OLACAĞIZ’
Kürt sanat ve edebiyatı üzerindeki baskıların yeni olmadığına dikkat çeken Çalışkan, “Tarihin birçok döneminde sanat ve sanatçı karanlıklara boğulmak istendi. Ancak her şeye rağmen sahnede olacağız ve karanlıkları aydınlatmaya devam edeceğiz” dedi.
‘SANAT İKTİDARLARIN ÇIKARLARINA KURBAN EDİLMEMELİ’
Büyükşehir Belediyesi’ne atanan kayyumla beraber tiyatro sahnesinin kapılarının da halka kapandığını belirten Çalışkan, “Toplumsal sanat zemininde üretim yapan sanatçıların hiçbir zaman ne bir salona, ne bir mekana ne de bürokratik bir zemine ihtiyacı vardır. Toplumsal sanat hiçbir zaman iktidarların politik çıkarlarına kurban edilmemeli” diye konuştu.
‘TİYATRONUN TOPLUMU DÖNÜŞTÜRMEK GİBİ BİR MİSYONU VAR’
Tiyatro ve sanatın sadece kendi içinde estetik ve güzelliği barındıran bir şey olmadığını söyleyen Çalışkan, “Aynı zamanda toplumun değişimini, dönüşümünün önünü açabilecek bir rol ve misyona sahip. Bu anlamda toplumun kültürüne bir ayna tutuğunu dile getirebiliriz” ifadelerini kullandı.
‘KAYBETMEYE MAHKUMSUNUZ’
Tiyatroyu iktidarla yan yana getirmenin kaybetme anlamına geleceğine vurgu yapan Çalışkan, “Tiyatronun bireyi, bireyden başka toplumu dönüştürmeye kendini adamış. Bunun için üretimde bulunan bir sanat topluluğunu, diktatör bir zeminde iktidar kurmayla yan yana tutarsanız kaybetmeye mahkumsunuz” dedi.
‘SINIRSIZ BİR ÜLKEDE SANAT YAPMAK İSTİYORUM’
Bir sanatçı olarak özgür hissetmenin önemine vurgu yapan Çalışkan, “Sınırların olmadığı bir dünyada sanatımı icra etmek isterim” diye belirtti.
‘İNSAN OLARAK NA SANATÇI OLARAK DA ‘NA, NA’
16 Nisan’da yapılacak referandumda “Na” (Hayır) diyeceğini ifade eden sanatçı, “15 yıldır aklımızla dalga geçen bir zihniyet mevcut ve bu zihniyetin her gün yaşam alanlarımıza yaptığı tecavüzleri yaşıyoruz. Bu kadar zulmü yaşayıp, görüp ‘Evet’ demek mümkün değil. İnsan olarak ‘Na’ sanatçı olarak da ‘Na, Na’ diyoruz” ifadelerini kullandı.