Açlık grevinde bulunan tutukluların aileleri: Sorumlusu hükümettir

İZMİR - Şakran cezaevinde çeşitli taleplerle başlatılan açlık grevi 41’inci gününe girerken, açık görüşe giden aileler, tutukluların sağlık sorunlarının risk sınırına dayandığını söyledi. Aileler, olası can kaybında hükümeti sorumlu tutacaklarını belirtti.

İzmir Aliağa Şakran Cezaevinde kalan PKK’li ve PJAK’lı tutukluların PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın üzerindeki görüş yasağı ve operasyon yürütülen köylüler üzerindeki ablukanın kaldırılması ve cezaevlerinde yaşanan ağır hak ihlallerinin kaldırılması talebi ile 15 Şubat’tan buyana başlattıkları süresiz dönüşümsüz açlık grevi 41’inci gününde. Dün açık görüşe giden aileler, tutukluların yürümekte zorluk çektiğini ve sağlık durumlarının ağırlaştığını ifade etti.

‘BASKI POLİTİKALARINA SON VERİLSİN’

Şaktan 3 Nolu T tipinde kalan ve 11 yıldır cezaevinde bulunan PKK hükümlüsü 37 yaşındaki Zana Yaktın’ın ablası Muazzez Baykan (47), kardeşinin kendisine aktardıklarına göre, baskı politikasının her geçen gün arttığını belirtti. Yaktın, özelikle açlık grevindeki tutukluların durumuna dikkat çekerek, tüm tutukluların bu durumdan etkilendiğini söyledi.

Tutukluların taleplerinde kararlı olduğunu da ifade eden Baykan, baskı politikalarına da son verilmesini istedi.

‘SORUMLUSU CEZAEVİ YÖNETİMİ VE HÜKÜMETTİR’

Olası can kayıplarından hükümet ve cezaevi yönetiminin sorumlu olduğunu hatırlatan Baykan, “Bu kadar zulmü yapıyor birde gelmiş bizden oy istiyor ne olursa olsun ona referandumda Hayır diyeceğiz artık bu zulüm yeter” diye konuştu.

‘OĞLUMU DİŞİNDEN TANIDIM’

11 ay önce müebbet hapis cezası alan Özkan Yaşar’nın annesi Hazal Yaşar da, oğlunun görüşe zor çıktığını, yürüme güçlüğü çektiğini belirterek, “Cezaevinde açlık grevinde olan herkesin durumları çok kötü. Oğlum erimişti. Durumu kötüydü. Oğlum kiloluydu çok zayıflamış. Çocuklarımız cezaevlerinde ölüyor. Ben oğlumu o halde gördüm bayılacaktım nerdeyse. Oğlumu o halde gördüm 10 dakika sonra kendime geldim” diye belirtti.

‘YAKA KARTI DAYATILIYOR’

Cezaevi yönetimi ve gardiyanların artan baskılarına dikkat çeken Yaşar, şöyle devam etti: “Artık bizim üzerimizde bile baskılar artı. Taciz edercesine arama yapıyorlar. Oğlum bana dedi; ‘Yaşanan hak ihalelerine artık yeter dedik. Bize hakaret ediyorlar her seferinde. Sürekli yaka kartı uygulaması dayatıyorlar. Yakanıza teröristsiniz yazacaksınız diye.’ Tayip Erdoğan her gün çıkıyor diyor ‘oy verin’ eğer Kürtlerde şeref varsa biz ona evet demeyeceğiz. Çocuklarımızı da askere göndermeyeceğiz. Evladımız ölüyor. Kimse sesiz kalmamalı.”

‘SİZİN BAŞINIZA FERMAN GETİRECEĞİM’

Şakran Cezaevi 3 Nolu T tipinde açlık grevinde bulunan ve 2011 yılında 2 ayrı dosyadan yargılandığı için toplam 60 yıl hapis cezası alan 25 yaşındaki Özgür Güçlü’nün görüşüne giden annesi Naciye Güçlü de, oğlunun 9 kilo verdiğini ifade ederek, ayakta duracak halinin olmadığını söyledi. Oğlunun, kendisine cezaevi Müdürü Mustafa Sönmez’in koğuşlarını bastığını aktaran Güçlü, “Sizin başınıza ferman getireceğim ve elimdeki bütün yetkileri size uygulayacağım. Esat Oktay’ı mumla arayacaksınız” diye tehdit ettiğini aktardı.

‘BAĞIMSIZ DOKTOR HEYETİ İSTİYORUZ’

Güçlü oğlu ile yaştığı görüşmeni detaylarını şöyle aktardı: “Fotoğraflarımızı aldılar. Koğuştakilerin şalvarları var onları aldılar. Kalacak yerimiz yok hepimiz kucak kucağa yatıyoruz. Ranzalara bağlıyoruz, araya örtü atıp yatıyoruz. İpimizi kopardılar mektuplarımıza el koydular. Cezaevi doktoru her sabah geliyor hiçbir muayene etmeden gelip bunlara bol bol su için diyor. Her sabah aç karına bol bol su için ne demek yani. Halkımız ayaklansın Artık görüşe çıkmayacağız. Bağımsız bir doktor heyeti istiyoruz.”

‘DUYARLILIK İSTİYORUZ’

Tutukluların aldığı kararları desteklediklerini ifade eden anne Güçlü, şunları söyledi: “Çocuğum gün be gün eriyerek ölüyor ve bunu da anne yüreği kaldırmıyor. Tutuklularımıza bir şey olursa sorumlusu müdürdür ve yetkililerdir. Oğlum işkenceye maruz kalmış, bütün vekiller, avukatlar artık duyarlı olsun çocuklarımız ölüyor. Çocuklarımızın taleplerini biran önce kabul etsinler çocuklarımız dememiş ki bizi serbest bırakın. Çocuğumu gördüm dayanamadım o halde. Cumhurbaşkanı her gün bir yere açılışa gidiyor gelsin cezaevlerine baksın.”