HATAY - İHD İskenderun Şube Başkanı Coşkun Selçuk, cezaevlerinde başlatılan açlık grevi taleplerinin Türkiye’nin içine girdiği çıkmazdan çıkış için bir yol gösterdiğini ifade etti.
Cezaevlerindeki açlık grevleri devam ediyor. Şakran Cezaevi’nde açlık grevi 47’nci gününe girerken, İskenderun M ve T Tipi'nde bulunan 20 tutuklu da 31 Mart'ta 5 günlük süresiz-dönüşümlü açlık grevine başladı. Hatay T Tipi Kapalı Cezaevi'nde bulunan 11 tutuklu da 1 Nisan'da süresiz-dönüşümlü 5 günlük açlık grevine dahil oldu.
Cezaevlerindeki taleplerin duyulması gerektiğini kaydeden İnsan Hakları Derneği İskenderun Şube Başkanı Coşkun Selçuk, İskenderun M Tipi Kapalı Cezaevinde tahliye edileceği gün yaşamını yitiren 65 yaşındaki Mehmet Yıldızbakan’ı hatırlattı.Bir hasta tutuklunun daha yaşamını yitirmesine göz yumulmaması gerektiğini belirten Selçuk, açlık grevlerinin de ölüm sınırına dayandığını ifade etti. Cezaevlerinde ciddi hak ihlallerinin yaşandığını, tutukluların yaşanan hak ihlalleri karşısında insani talepleri olduğunu belirten Selçuk, OHAL ile birlikte cezaevlerinde keyfi uygulamalar olduğunu ifade etti. Mehmet Yıldızbakan’ın yaşamını yitirmesinin tutukluların taleplerinde ne kadar haklı olduğunu gösterdiğini ifade eden Selçuk, “Cezaevleri OHAL ve darbe dönemlerinde hukukun ilk askıya alındığı yerler olmuştur. Taleplerin insani olduğu da ortadadır. Öyle kin ve intikam duyguları ile yaklaşıp insanların yok edilmesini, ortadan kaldırılmasını seyredemeyiz” diye konuştu.
‘AÇLIK GREVLERİ ÇIKIŞ YOLU GÖSTERİYOR’
Tutuklu ve hükümlülerin taleplerinin yerine getirilmesi için İHD olarak üstlerine düşen görevi yerine getireceklerini ifade eden Selçuk, “İnsan haklarına ve hukuka uygun talepler dile getirilmektedir. PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüş yapılması yönündeki talep hukuk çerçevesinde çözülecek bir talep olduğu gibi kişiye özel hukukun uygulanmaması gerekliliğine dikkat çekilmektedir. 2012 yılında yapılan açlık grevlerinde de tutuklu ve hükümlülerin taleplerinden biri buydu ve talebin kabul edilmesinin ardından Türkiye’nin nasıl bir sürece girdiği herkes tarafından görülen bir şeydir. 2012 yılında kabul edilen bu talep barışa kapı aralamış ve Türkiye 3 yıla yakın bir süre yaşanan çatışmasızlık süreci boyunca çocuklarını yitirmemiştir. İnsanlar haksızlık ve hukuksuzluklara karşı bedenlerini ölüme yatırarak çıkmazlardan çıkılması için bir yol gösteriyor. Açlık grevleri her zaman bu ülkenin cezaevlerinin utancı olmuştur. Ancak her zaman da bu ülkede yeni bir sürecin başlamasına vesile olmuştur” ifadelerini kullandı.
‘BU ÜLKENİN ÇOCUKLARI İÇİN BEDENLERİNİ ÖLÜME YATIRDILAR’
Gebze Kapalı Kadın Cezaevi’nde tutulan ve 2009 yılında PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısı ile Habur Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye gelen, daha sonra tutuklanan "Barış Grubu" üyelerinden Elif Yıldız Uludağ’ın ablası Fatma Yıldız da, açlık grevlerine dikkat çekti.
2012’deki açlık grevlerine dikkat çeken Yıldız, şunları söyledi: “Başlatılan açlık grevleri ile cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlüler hukuksuzluklara ve savaşa karşı tavırlarını ortaya koymuş ve direnmeye başlamışlardır. 2012 yılında da aynı talepler değil miydi? O zaman ne oldu. Türkiye ne kaybetti. Cezaevlerinin talepleri kabul edilince Türkiye mi kaybetti? Hayır. Aksine Türkiye kazandı. Bugün toplumun büyük kesiminin haykırdığı talepleri, zorla susturulmak istenen toplumun taleplerini cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlüler bedenlerini ölüme yatırarak haykırıyor. Bu ülkenin çocukları için yapıyorlar. Bu ülkenin gelecek nesillerine daha güzel bir ülke bırakmak için yapıyor, bunun için direniyorlar. Ve inanıyorum ki direnmeye de devam edecekler. Bunun için bu ülkenin Türkü ile Kürdü ile tüm kesimleri yönünü cezaevlerindeki açlık grevlerine çevirmelidir.”