Şahin Öner soruşturmasında polise takipsizlik

DİYARBAKIR - Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı, 2013 yılındaki 15 Şubat protestosu sırasında 19 yaşındaki Şahin Öner'i ezerek öldüren zırhlı araçtaki polis R.Ü. hakkında “Sehven” soruşturma açıldığını savunarak, takipsizlik kararı verdi. Öner Ailesi avukatı karara itiraz etti.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, 10 Şubat 2013 tarihinde Diyarbakır’ın merkez Yenişehir ilçesi Şehitlik Semti'nde PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye getirilişinin yıldönümü olan 15 Şubat protestosu sırasında Şahin Öner’i ezerek öldüren zırhlı polis aracında bulunan polis hakkında takipsizlik kararı verdi.

Savcılığın olayla ilgili 4 yıldır yürütülen soruşturmada takipsizlik kararını 15 Şubat 2017 tarihinde vermesi ise dikkat çekti. Savcılık, takipsizlik kararında Öner’i ezerek öldüren zırhlı araçta bulunan şüpheli polis R.Ü. hakkında “Taksirle ölüme sebebiyet verme” suçundan soruşturma açıldığını hatırlattı.

Kararda ayrıca Öner’e “Taksirli” bir şekilde çarparak ölümüne sebebiyet veren 75 kodlu Shortland tipi zırhlı araç sürücüsünün dosya kapsamında şüpheli konumunda olan polis S.K. olduğu anımsatıldı. Savcılık, olay tarihinde zırhlı araçta bulunan şüpheli polis R.Ü. hakkında “Sehven” soruşturma açıldığını belirterek, “Şüphelinin suç oluşturulabilecek bir eyleminin bulunmadığının anlaşılmış olmakla, açıklanan nedenlerle şüpheli hakkında kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına” dair karar verdi.

Olayla ile ilgili yürütülen soruşturmada, Öner’i ezerek öldüren zırhlı aracın sürücüsü polis S.K. hakkında “Taksirle ölüme neden olma” suçundan açılan soruşturma ise devam ediyor.

‘ÖNER’İ ÖLDÜRMEK KASTIYLA HAREKET EDİLDİ’

Kararı değerlendiren İHD Diyarbakır Şubesi Hukuk Komisyonu Üyesi ve Öner Ailesi'nin avukatlarından Abdullah Zeytun, takipsizlik kararının eksik soruşturma sonucu verildiğini ifade ederek, kararının hukuka aykırı olduğunu söyledi. Zeytun, soruşturma dosyasında bulunan otopsi raporu, Adli Tıp Kurumu raporu, tanık beyanları ve diğer somut deliller incelendiğinde, polislerin Öner’i "Kasıtlı bir şekilde" öldürdükleri ve öldürmeye yönelik hareket ettiklerinin anlaşıldığını vurguladı.

Dava dosyasındaki tanık ifadelerine bakıldığında, olay sırasında savunmasız bir şekilde olan Öner’in ellerini havaya kaldırdığını ancak bunu gören zırhlı araçtaki polislerin hızını düşürmeyerek Öner’i "Öldürmek kastiyle" hareket ettiğini aktaran Zeytun, "Polisler ağır yaralı olduğunu görmelerine rağmen Öner’i hastaneye götürmek yerine Polis Merkezi'ne götürerek tıbbi müdahalenin yapılmasına engel olmuşlardır. Aynı şekilde olayı gören tanıklar, Öner’e çarpan zırhlı aracın hemen arkasından gelen zırhlı araçtaki polislerin de yaralı olan Öner’i hastaneye götürmek yerine, ona hakaret ederek ölmesini beklediğini belirtmişlerdir. Bunların sonucunda Öner, hastaneye geç götürülmüş ve yaşamını yitirmiştir. Bu durum, tüm görevlilerin Öner’i öldürme kastıyla hareket ettikleri ortaya koymaktadır. Bu nedenle soruşturma dosyasında yer alan tüm faillerin 'Taksirle öldürme' suçundan değil, 'Kasten ölümüne sebebiyet vermek'ten cezalandırılması gerekmektedir” diye belirtti.

‘R.Ü. KASTEN ÖLDÜRME FİİLİNDEN YARGILANMALI’

Adli Tıp Kurumu (ATK) raporunda Öner’in ölümünün “Zırhlı polis aracının çarpması ve sürüklemesiyle” meydana geldiği yönündeki tespitini de hatırlatan Zeytun, şöyle devam etti: "Soruşturmanın sadece maktule çarpan zırhlı araç sürücüsüyle sınırlı kalınmaması gerekmektedir. Söz konusu operasyonda başta zırhlı araçta ve hemen arkasında yer alan araçta bulunan polisler olmak üzere Öner’i ağır yaralı bir şekilde olay yerinde bekleten, acilen hastaneye götürmek yerine polis merkezine götüren failler olmak üzere görevli olan tüm polislerin soruşturma neticesinde 'Kasten adam öldürme' suçu kapsamında cezalandırılması gerekmektedir. Bu nedenle hakkında takipsizlik kararı verilen R.Ü. ve diğer şüpheliler hakkında 'Taksirle öldürme' fiilinden değil 'Kasten öldürme' suçundan soruşturma açılarak cezalandırılması gerekiyor. Bu nedenlerle takipsizlik kararının kaldırılarak, şüphelilerin cezalandırılması gerekiyor.”

Zeytun, takipsizlik kararının kaldırılması için Nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliği’ne itiraz ettiklerini de sözlerine ekledi.

NE OLMUŞTU?

Öner, Diyarbakır'ın Yenişehir ilçesi Şehitlik semtinde 2013 yılında PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye getirilişinin yıldönümü protestosuna polisin müdahalesi sırasında zırhlı polis aracının altında kalarak yaşamını yitirmişti. Öner'in yaşamını yitirmesinin ardından dönemin Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, olaya ilişkin basına "Gösterici el yapımı düzeneklerle hazırlanmış bombayı, polis aracına attığı esnada elinde patlayarak öldü" açıklamasını yapmıştı. Ancak, o dönem kapatılan DİHA’dan yayınlanan haberde, Öner'in cenazesinin vücut bütünlüğünün bozulmadığı ve cenazede ezilme izleri olduğu ortaya çıkmıştı. Olaya ilişkin DİHA’ya konuşan görgü tanıkları da valiliği yalanlamıştı. Görgü tanıkları, zırhlı aracın ezdiği Öner'in iki polis tarafından yakasından tutularak zırhlı polis aracına bindirilerek, olay yerinden götürüldüğünü, ısrarla aradıkları ambulansın da olay yerine gelmediğini söylemişti. Görgü tanıkları, zırhlı polis aracına bindirilen Öner’in, önce Şehitlik Polis Karakolu'na getirildiğini, burada 25 ila 35 dakika arasında bekletildikten sonra karakol önünde bekletilen ambulansa alınarak tedavi için hastaneye götürüldüğü ortaya çıkmıştı. Öner, hastaneye yetişmeden yolda yaşamını yitirmişti.

Bütün tanık ifadeleri ve delillere rağmen Adli Tıp Kurumu'nun verdiği ilk raporda, Öner’in patlayıcının patlamasından kaynaklı yaşamını yitirdiği iddia edilmişti. Soruşturmayı yürüten savcı ve Öner Ailesi'nin avukatları rapora itiraz etmişti. Bunun üzerine Öner’in ölümüyle ilgili ikinci bir rapor hazırlayan İstanbul Adli Tıp Kurumu, dava dosyasında ve olay yeri incelemesinde Öner’in patlayıcı ile yaşamını yitirdiğine ilişki bir bulguya rastlanmadığını belirterek, “Kişinin (Öner) ölümünün görgü tanıklarının ifadelerinde belirtildiği şekilde, zırhlı polis aracının çarpması ve sürüklemesi ile meydana geldiği” şeklinde rapor hazırlamıştı. Bu raporla Öner'in patlayıcı madde ile yaşamını yitirmediği, polis aracının ezmesi sonucu hayatını kaybettiği belgendi. Öte yandan Öner'in ölümüne ilişkin açılan soruşturmada, “Şüpheli” olarak ifadesi alınması gereken polislerin “tanık” olarak ifadeleri alınmıştı.