Mücella Yapıcı: Bu bir referandum değil plebisittir

BATMAN - TMOBB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Sekreteri Mücella Yapıcı, toplumun korku ve endişe içinde "Evet" ve "Hayır"ı tartışmadan son derece adaletsiz bir propaganda ortamı içerisinde oylamaya gideceğini belirtti. Yapıcı, “Bunun yansıması olarak da televizyonlarda hep ‘Evet’ diyenleri görüyoruz" ifadelerini kullandı.

Anayasa referandumuna 2 haftadan az bir süre kala "Hayır" cephesi çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Gezi direnişinde verdiği mücadele ile ön plana çıkan İstanbul Mimarlar Odası Genel Sekreteri Mimar Mücella Yapıcı, 16 Nisan’da yapılacak oylamanın referandum olmadığının altını çizerek, “Bu bir referandum değil plebisittir. Referandum ile plebisit arasındaki fark, demokratiklik bakımından ortaya çıkmaktadır. Referandum doğru kullanıldığı zaman demokratik bir usuldür; halk etkendir, öznedir ve karar alma sürecinin başına, ortasına ve sonuna katılır. Plebisit ise, anti-demokratik bir usuldür; halk edilgendir, nesnedir; karar alma sürecinin sadece sonuna katılır” ifadelerini kullandı.

‘PADİHŞAHTAN DAHA YETKİLİ BİR DİKDATÖR OLMAYA GİTTİĞİ BİR SEÇİM’

Anayasa paketinde yer alan maddeler incelendiğinde bütün yetkilerin tek bir kişide toplanacağını ifade eden Yapıcı, “Cumhurbaşkanına yasama, yürütme ve yargı yetkisinin verildiğini görüyoruz. Tek kişiye verilen bu yetki 1808’den sonra kimseye verilmemiştir. Bu anayasa başkan olan kişiyi Osmanlı padişahlarından daha yetkili bir diktatör haline getirecek. Başta Recep Tayip Erdoğan’ı da korumak için bu anayasaya ‘Hayır’ diyorum” dedi.

‘BURADAKİ İNSANLARIN AKLIYLA ALAY EDİLİYOR’

İlk kültürlerin ortaya çıktığı Anadolu coğrafyasında olduklarını belirten Yapıcı, iktidarın yürüttüğü propagandaya tepki göstererek, şunları söyledi: “Buradaki insanların aklıyla alay edildiğini düşünüyorum. Bu da beni rahatsız ediyor buna da ‘Hayır’ diyorum. ‘Başkanlık gelirse çift başlılık sona erecek’ söylemi de doğru değil. Anayasa kurulduğundan beri yasama, yürütme ve yargı gibi birbirinden bağımsız organlardan oluşur. Dünyanın bütün demokrasilerinde böyledir. Bunun adı çift başlılık falan değildir.”

‘HASANKEYF’İN YOK EDİLMESİ 'HAYIR' DEMENİN BİLLURLAŞMIŞ ŞEKLİDİR’

Hasankeyf’in dünyanın önemli kültürel varlıklarından olduğunu söyleyen Yapıcı, “Miras dediğinizde iktidarlar tarafından yenilecek bir şeymiş gibi algılanır, o yüzden Hasankeyf kültürel bir varlıktır. Korunması gerekirken 50 yıllık ömrü bile olmayan bir baraj için yok edilecek. Enerji elde etmenin bir sürü alternatif yolu var. Ilısu Barajı’nın asıl amacı enerji elde etmek değildir. Başka hesaplar için yapılıyor. Hasankeyf’in yok edilmesi ‘Hayır’ demenin billurlaşmış şeklidir. Eğer biz ülkeyi tek kişinin idaresine verirsek ki sermayenin de isteği budur, böylece daha fazla Hasankeyf’i kaybetmiş oluruz. Ancak Hasankeyf konusunda mücadele bitmedi. Hasankeyf için ‘Hayır’ların çoğaltılması ve 16 Nisan’dan sonra Hasankeyf için mücadele etmemiz gerekir” ifadelerini kullandı.

‘ANTİDEMOKRATİK BİR SEÇİME GİDİYORUZ’

Olağanüstü Hal (OHAL) koşullarında referanduma gidildiğini hatırlatan Yapıcı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Toplum korku ve endişe içinde ‘Evet’ ve ‘Hayır’ı tartışmadan son derece adaletsiz, eşit olmayan bir propaganda ortamı içerisinde oylamaya gidecek. Bunun yansıması olarak da televizyonlarda hep ‘Evet’ diyenleri görüyoruz. Ülkenin tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanı’nın resimleriyle ‘Evet’ afişleri asılıyor. Bu şekilde biz antidemokratik bir seçime götürülüyoruz. Buna ‘Hayır’ diyorum.”

Mahmut Ruvanas - dihaber