DİYARBAKIR - Diyarbakır Barosu, 5 Nisan Avukatlar Günü dolayısıyla Tahir Elçi'nin vurulduğu sokakta açıklama yaptı. Diyarbakır Baro Başkanı Ahmet Özmen, Elçi'nin insan hakları mücadelesinde bıraktığı mirası büyüterek, demokrasi, barış, adalet ve insan hakları mücadelesini en etkili şekilde sürdüreceklerini vurguladı.
Diyarbakır Barosu, 5 Nisan Avukatlar Günü dolayısıyla eski Baro Başkanı Tahir Elçi'nin vurulduğu Sur'daki Yenikapı Sokak’ta basın açıklaması yaptı. Açıklamaya, Diyarbakır Baro Başkanı Ahmet Özmen ve CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun yanı sıra çok sayıda avukat katıldı. Avukatların cüppeleriyle katıldığı açıklamada, üzerinde Elçi'nin fotoğrafının bulunduğu Kürtçe ve Türkçe "Seni unutmayacağız" pankartı taşındı. Açıklamada konuşan Baro Başkanı Özmen, Avukatlar Günü'nü ağır mesleki ve toplumsal sorunlar içinde, ebedi başkanları Tahir Elçi'nin yokluğunda karşıladıklarını belirterek, hızlı ve etkili bir şekilde yürütülmeyen soruşturmayı ve halen faillerin ortaya çıkarılmamasını protesto etmek için Elçi'nin katledildiği sokakta açıklama yaptıklarını ifade etti.
'ELÇİ'NİN ÖNGÖRDÜĞÜ OLUMSUZLAR SON BİR BUÇUK YILDA YAŞANDI'
Son yıllarda ülkede yaşanan olumsuz gelişmelerin sadece hukuk alanında değil, toplumun bütün kesimlerinde yeni sorunlar yarattığına işaret eden Özmen, “28 Kasım 2015 tarihinde Baro başkanımız Tahir Elçi'nin tam da bulunduğumuz alanda dikkat çektiği ve öngördüğü olumsuzlukların tamamı son bir buçuk yıl içerisinde bölgemizde maalesef bütün ağırlığıyla yaşanmıştır. Bölgedeki birçok kent ve ilçe merkezinde başlayan çatışmalarla birlikte, binlerce insanımız yaşamını yitirmiş, yaşam alanları kullanılamaz hale gelmiş, yüz binlerce insanımız yerinden edilerek zorunlu göçe maruz bırakılmış, ilan edilen sokağa çıkma yasakları ile birlikte temel hak ve özgürlüklere yönelik kısıtlamalarla demokratik kazanımların tamamı askıya alınmıştır" dedi.
Darbe girişiminden sonra çıkarılan OHAL KHK'leriyle başlatılan toplu ihraçlar, basın yayın kuruluşları ile dernek ve vakıfların kapatılması, belediyelere kayyum atanması gibi antidemokratik uygulamaların endişe verici boyutlara ulaştığına dikkat çeken Özmen, şunları aktardı: "OHAL ile birlikte başlayan süreç darbe teşebbüsünde bulunanlara karşı mücadelenin ötesinde, demokratik düzeni ortadan kaldırıcı, temel hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı ve toplumun muhalif kesimlerini sindirme ve baskılama yönünde uygulamalara dönüşmüştür."
'KÜRT SORUNUNUN YEGANE ÇÖZÜMÜ DİYOLOG VE MÜZAKERE'
2015 yılında yeniden başlayan çatışmalı süreç ile birlikte Kürt sorununun yeniden şiddet sarmalına itildiğini ve meselenin çözümünde güvenlikçi politikaların devreye konulduğunu dile getiren Özmen, “Özellikle geçmişte acı bir şekilde tecrübe edilmiş olmasına rağmen sivil siyaset kanallarını kapatıcı şekilde milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılarak tutuklanmaları çözüme bir katkı sağlamadığı gibi sorunu daha da derinleştirip demokrasimize gölge düşürmekte ve ülkenin uluslararası itibarını zedelemektedir. Bir kez daha Diyarbakır Barosu olarak belirtmek isteriz ki; uygulana gelen güvenlikçi politikalar ve siyasetçilere yönelik tutuklamaların, son 30 yılı çatışmalarla geçmiş, on binlerce insanımızın ölümüne sebebiyet vermiş, tarihi, toplumsal ve siyasal bir mesele olan Kürt meselesinin çözümüne bir katkısı olmayacaktır. Her koşulda ve her süreçte belirttiğimiz üzere; Kürt meselesinin yegane çözümünü, sorunun şiddet ve güvenlikçi politikalardan arındırılarak, diyalog ve müzakere kanallarının güçlendirilmesiyle mümkün görmekteyiz. Bu sebeple her türlü siyasi kaygıların bir tarafa bırakılarak bu can yakıcı meselenin çözümü konusunda diyalog ve müzakereyi önceleyen her türlü adımın atılmasının gerekliliğini bir kez daha vurgulamak isteriz."
'SANDIK GÜVENLİĞİ İÇİN ÜZERİMEZE DÜŞEN SORUMLULUĞU YERİNE GETİRECEĞİZ'
Referanduma götürülen Anayasa değişikliği sürecinin toplumda yeni kutuplaşma alanları yarattığını ve bunu kaygıyla izlediklerini dile getiren Özmen, şöyle devam etti: "Anayasa değişikliğinin hazırlanma sürecinde toplumun büyük bir kesiminden gelen bu eleştiriler dikkate alınmamış, nihayetinde ağır aksak işleyen yasama ve yürütme faaliyetlerinde yapısal çözümler yerine adeta bu erklerin tek elde toplanması şeklindeki değişiklikler TBMM tarafından referanduma sunulmayı sağlayacak sayıyla kabul edilmiştir. Yapılan Anayasa değişikliği bir darbe ürünü olan ve toplum ihtiyaçlarını karşılamayan, bundan dolayı da defalarca değişikliğe uğrayan 1982 Anayasası'nın ruhunu sürdürmeye devam ettirecektir. Oysa toplumun ihtiyacı olan Anayasa, toplumsal sorunların çözümünü önceleyen demokratik, sivil ve kuvvetler ayrılığını esas alan yeni bir anayasa'dır. Anayasa değişikliğinin OHAL koşullarında 16 Nisan'da halk oylamasına sunuluyor olmasını seçim güvenliği açısından oluşturduğu endişeler ve özellikle de kampanya ve propaganda imkanları açısından yarattığı adaletsizlikler sebebiyle doğru bulmamaktayız. Diyarbakır Barosu olarak bir hukuk örgütü olmanın sorumluluk bilinciyle sandık güvenliğinin sağlanması ve seçmen iradesinin sağlıklı bir şekilde sandığa yansıması için üzerine düşen sorumluluğunu yerine getireceğini kamuoyuyla paylaşmak isteriz."
'HUKUK DEVLETİ OLMA İDDİASINA ÖLDÜRÜCÜ DARBE VURULMUŞTUR'
Devlet görevlileri tarafından işlenen ve insan hakları oluşturan suçların soruşturulmadığını ve faillerin cezalandırılmadığını ifade eden Özmen, demokratik bir toplumda, ifade, toplanma ve örgütlenme özgürlüğü kapsamında sayılabilecek eylem ve etkinlikler nedeniyle siyasetçi, seçilmiş kişi veya aktivistlerin tutuklu yargılandığı ve ağır, adaletsiz cezalarla cezalandırıldığını belirtti. Özmen, "Son yıllarda yargı bağımsızlığı ve ifade özgürlüğü alanında yaşanan gelişmeler, Türkiye’nin açık toplum ve demokratik bir hukuk devleti olma yolundaki iddiasına öldürücü bir darbe vurmuştur. Siyasal iktidarın yargıya açık müdahaleleri, yargıçların vermiş oldukları kararlarla açığa alınması, yasal ve idari düzenlemeler yargıyı tümüyle yürütmenin kontrolüne götürmüştür" ifadelerinde bulundu.
'ELÇİ'NİN BIRAKTIĞI MİRASI BÜYÜTECEĞİZ'
Özmen son olarak şunları söyledi: “Diyarbakır Barosu üyeleri olarak mesleğimize yönelik bütün bu olumsuzluklara rağmen tarihi geleneklerimiz ve toplumsal sorumluluklarımızdan hareketle, ebedi başkanımız Tahir Elçi'nin insan hakları mücadelesinde bizlere bıraktığı mirası büyüterek; demokrasi, barış, adalet ve insan hakları mücadelemizi en etkili şekilde sürdürmeye devam edeceğiz. Buradan hak ve özgürlükleri ihlal edilen, adaletsizliğe uğrayan tüm mağdurlara bir kez daha sesleniyoruz: Diyarbakır Barosu her zaman yanınızda olacaktır."