İSTANBUL - Hrant Dink davasında savunma yapan dönemin C Şube Müdür Yardımcılarından Tamer Bülent Demirel, dönemin İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun’a Dink’in öldürüleceği istihbaratını bildirme gereksinimi duymadığını söyledi.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin görülen davanın duruşması Çağlayan'daki İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı. Duruşmaya, tutuklu sanıklar Ogün Samast, Ali Poyraz, Tamer Bülent Demirel ve Osman Gülben hazır bulunurken, Yılmaz Akyürek ise SEGBİS sistemi ile duruşmaya katıldı. Tutuklu sanıklardan Ali Fuat Yılmazer ise mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı. Önceki duruşmada, açık cezaevine naklini isteyen ancak mahkeme heyeti tarafından talebi ret edilen Samast,
savunma yapmayacağını belirtti. Duruşmada ilk olarak dönemin C Büro Şube Müdür Yardımcılığı görevini yürüten Tamer Bülent Demirel savunma yaptı.
'HEDEF ŞAHISLAR LİSTESİNDE DEĞİLDİ’
Demirel, savunmasında görevlerinin Trabzon'dan gelen bilginin hemen İstanbul'a iletilmesini takip etmek olduğunu belirterek, "O dönem şube müdürlüğünde vekalet ediyorsam işlemi yapmışımdır” dedi. “Konu Trabzon ve İstanbul’u ilgilendirir" diyen Demirel, "C Şube’de Yasin Hayal ile ilgili çalışma yaptık ve illerle paylaştık. Şüpheli listemizde adı vardı” diye belirtti. Demirel’in kısa sorgusunun ardından çapraz sorgusuna geçildi. Sorgusunda Demirel, İstihbarat Daire'de hazırlanan hedef şahıslar listesinin daha çok kamu görevlilerini içerdiğini ifade ederek, şunları aktardı: "Hrant bu listeye alınmamış. Hedef şahıslar listesine kaydı girseydi daha az sorun çıkardı. Bu koruma listesi değil.”
‘NOTUMU DÜŞTÜM GERİSİNE KARIŞMAM’
“Ses getirecek eylem” ibaresinin birçok tehdidi içinde barındırdığını kaydeden Demirel, “Öldürme eylemi de ses getirici eylem kapsamında düşünülebilir. Yaralama olur, bombalama olur. Asıl yazıda öldürülecek yazıyor” şeklinde konuştu.
Mahkeme başkanının, “Dink’in tehdit altında olduğu yönünde gelişmeler var. Aleyhinde kampanya var. Daha hassas olmak gerekmez miydi?” şeklindeki sorusuna Demirel, “Ben notumu düştüm gerisine karışmam” diye yanıt verdi.
SORULARA AYNI CEVABI VERDİ
Hakimin, “Yönetmeliğe rağmen açık tehdit altındaki Dink’in korunması için 'yazalım, harekete geçelim' diye hiç aklına gelmedi mi?” şeklindeki sorusunu Demirel, “Benim görevim değildi” cevabı verdi. Mahkeme başkanının, “Bu kadar önemli bir konunun izinden gelen daire müdürüne iletilmesi gerekmiyor muydu?” şeklindeki soruya Demirel, “Ben yazıya paraf attım” demesi dikkat çekti. Demirel’in sık sık soruya aynı cevabı vermesi mahkeme başkanının “Net cevap vermiyorsunuz” tepkisi ile karşılandı.
Dink’in öldürüleceği istihbaratını alan Demirel, o sırada C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer'e vekalet ettiğini ancak evrakı paraf etmekle yetindiğini dile getirdi. Demirel, dönemin İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun’a Dink’in öldürüleceği istihbaratını bildirme gereksinimi de duymadığını söyledi.
YASİN HAYAL’İ HATIRLAMIYORMUŞ
Ardından Dink’in avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu Demirel’e sorular yöneltti. Bakırcıoğlu’nun “Yasin Hayal bir daha eylem yaparsam İstanbul’da yaparım diyor ve Ermenilere karşı bir kini bulunuyor. Buna karşı bir şey yapma gereksinimi duydunuz mu?” şeklindeki soruya Demirel, “Yasin hep göz önünde görülüyor ama tam hatırlamıyorum” dedi. Bakırcıoğlu’nun İçişleri Bakanlığı’na, Terörle Mücadele Başkanlığı’na, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bilgi verme gereğini değerlendirdiniz mi? şeklindeki soruya da Demirel, “Hayır” diyerek yanıt verdi.
Demirel’in çapraz sorgusunun son bulmasının ardından duruşmaya ara veren mahkeme heyeti duruşmaya, 2006 yılında Demirel’in yerine atanan Ali Poyraz’ın ifadesi ve çapraz sorgusu ile devam etti.
HRANT DİNK’İ TANIMIYORMUŞ
Öğleden sonraki oturumda ifade veren dönemin Cinayet Büro Şube Müdür Yardımcısı olan Ali Poyraz, Hrant Dink’i öldürüldüğü gün duyduğunu ileri sürdü.
Poyraz, Cinayet Şube’de göreve yeni başladığından üstlerinin kendisine bir şey sormadığını söyledi. “Görevi kötüye kullanmak” iddiasının asılsız olduğunu savunan Poyraz, yazışmaların tümünün göreve atanmadan önce yapıldığını iddia etti. Poyraz, Dink’i koruma görevinin İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde olduğunu söyledi. Poyraz, Ali Fuat Yılmazer ile çalışmış olmanın iddianamede bir suç gibi anlatıldığını ifade eden Poyraz, “Silahlı terör örgütü üyesi olmak” iddiasını ise soyut delillerle oluşturulduğunu savundu.
Poyraz, Osmanlı İmparatorlarından Fatih Sultan Mehmet'in, "Bir saat adalet yetmiş yıl ibadetten daha kıymetlidir" sözü ile savunmasını bitirerek, beraat talebinde bulundu. Poyraz’ın savunmasının ardından mahkeme heyeti tarafından kendisine sorular yöneltildi. Soruların sorulmasının ardından mahkeme heyeti duruşmaya yarına kadar ara verdi. Duruşma, yarın Osman Gülben’in ifadesi ve çapraz sorgusu ile devam edecek.