Sancar: Halk bizi mahcup edecek düzeyde dimdik ayakta

DİYARBAKIR - Anayasa değişikliğine ilişkin TMMOB’un düzenlediği panelinde konuşan HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar, referandum kapsamında gezdiği yakılıp yıkılan kentlere ilişkin izlenimlerini aktararak, “Yaralı şehirler, dimdik ayakta duruyor. Halk bizi mahcup edecek düzeyde dimdik ayakta. Halkın duruşu için ‘Hayır’ diyoruz” dedi.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu tarafından “Hak, hukuk, adalet ve özgürlükler bağlamında topluma dayatılan yeni anayasa gerçekliği” konulu panel düzenlendi. Live Suit Otel Konferans salonunda düzenlenen panele, anayasa profesörü HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar ile avukat Hülya Gülbahar panelist olarak katılırken, DTK Eş Başkanı Leyla Güven, HDP Diyarbakır Milletvekili Ziya Pir, HDP PM üyesi Mülkiye Birtane, HDP ve CHP’li yöneticiler, Kürt PEN Eşbaşkanı Osman Özçelik, görevden alınan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Zülküf Karatekin, TMMOB bileşenleri, akademisyenler, birçok avukat ve KHK ile çeşitli kurumlarından ihraç edilenler katıldı. Panelin gerçekleştirildiği salona, “Tutuklu meslektaşlarımız serbest bırakılmalıdır”, “Ülkemiz, halkımız, mesleğimiz ve meslek alanlarımız için hayır”, “Kentlerimizin yıkılmasına, ekolojik tahribatlara hayır” ve “İhraçlara, işten atılmalara Hayır” yazılı dövizler asıldı. Konferans salonunda sık sık HDP’nin ülke genelinde yasaklanan “Bejin Na” şarkısı çalındı.

GÜVEN: TÜRKİYE FAŞİZM İLE KARŞI KARŞIYA

Panelde konuşan DTK Eş Başkanı Leyla Güven, bölgede yaşanan çatışmalı ortam ile birlikte kent yıkımlarına dikkat çekerek, “Türkiye halklarının faşizm ile karşı karşıya. 1990’lı yılları aşan vahşet uygulanıyor. Kentler toplarla vuruldu. Amed’in tarihi dokusunu içinde barındıran Sur’u, dünyanın gözü önünde tank ve toplarla vuruldu. OHAL ilan edilerek, vahşet gizlenmeye çalışıldı. 90’lı yıllarda köylerimiz yakıldı, cinayetler yaşandı. Ancak o dönemin bir hukuku vardı” dedi.

‘KÜRT HALKI NEWROZ’DA REFERANDUM TAVRINI ORTAYA KOYDU’

Referanduma değinerek konuşmasını sürdüren Güven, şöyle devam etti: “Dün FETÖ ile birlikte Kürtleri dövmeye çalışanlar, bugün Ergenekoncular ile aynı şeyi yapmaya devam ediyorlar. Kürdistan’dan doğruda bunları değerlendirip, halkın özlem duyduğu bir yaşamı inşa etmek için mücadele etmeye devam edeceğiz. Bugün onbinlerce siyasetçi tutuklu, HDP’nin belediye eşbaşkanları tutuklu. Biz itaat etmedik, Mehmet Tunç bize bunu öğretti. AKP’nin 14 yıldır Türkiye halklarına yaşattığı faşizmi alaşağı etmek mümkündür. Dolayısıyla referandum seçimleri önemlidir. Sonuç ne olursa olsun halklar mücadele etmeye devam edecektir. Kürdistan’da bütün yıkımlara rağmen, AKP utanmadan Diyarbakır’da Van’da miting gerçekleştiriyor. Herkesin eline bayrak vererek, kendini ayakta tutmaya çalışıyor. Kürt halkı Newroz alanlarında referandum tavrını ortaya koydu.”

‘ÇÖZÜMÜN ANAHTARI SAYIN ÖCALAN’DIR’

Bölgede yaşanan askeri operasyonlar ile referandum seçimlerinde sonuç alınmak istendiğini ifade eden Güven, “Mehmet Ağar nerede? Çözüm askeri operasyonlar değildir. Çözümün anahtarı Sayın Öcalan’dır. Dolayısıyla tecrit altında tutulmasının, Kürt sorunun çözümsüzlüğünün derinleştirmektir. Ancak demokrasi cephesi Kürt sorununu çözecektir” diye konuştu.

Ardından başlayan panelde ilk olarak söz alan avukat Hülya Gülbahar, 2010 referandum seçimlerini hatırlatarak, kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık uygulandığını söyledi. Kadınlara yönelik uygulamalara karşı Anayasa Kadın Platformu oluşturulduğunu ifade eden Gülbahar, “Kadın erkek eşitliğine karşı devlet politikalarını açıkça deklere etti. Sadece kadınlara değil, ne çocuklara ne yaşlılara, eşit olmayan vatandaş damgası vuramazsınız. 2010 yılında konulan pozitif ayrımcılık aslında negatif ayrımcılıktır” dedi.

‘MEKSİKA’DAN DAHA BETER BİR SİSTEME GİDİYORUZ’

Anayasada bulunan “Aile reisi” kavramının çıkarılması için girişimlerde bulunduklarını belirten Gülbahar, şöyle devam etti: “Kadınlar olarak ailede, toplumda ve devlette reis istemiyoruz. Karşımıza her yerde reis çıkıyor. Reislik kaldırılırken sesini çıkarmayan bütün siyasiler, birden alanlara döküldü. İş malları paylaşmaya gelince, bütün partilere karşı mücadele etmeye başladık.”

Anayasa değişikliği paketinin gündeme gelmesi üzerine HDP’li milletvekillerinin “Meksika modeli” önerisini eleştiren Gülbahar, “Meksika anayasası, başkanın KHK çıkarma yetkisi sınırlı. Meksika sistemi, 16 Nisan’da getirilecek olan sistemden daha facia bir sistem. Meksika’dan daha beter bir sisteme gidiyoruz” diye konuştu.

‘ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ TEMELİ 8 HAZİRAN’DA ATILDI’

HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar ise, Anayasa değişikliği içerisinde yer alan maddeler ile teknik yargıya ulaşmanın mümkün olmadığını belirterek, “Anayasa değişikliğinin temeli 8 Haziran 2015’te atıldı. Özel nedeni, AKP ve Erdoğan, seçimlere girdikleri 2002 yılından bu yana ilk defa yenilgiye uğradılar. Tek başına hükümet kurma yetkisini kaybettiler. Bu bir telaş yarattı. Bu paniğin nedeni, hesap verme korkusu idi. En az iki alanda, çok önemli suç iddiaları var. Bunlardan bir yolsuzluk iddiaları. Çok büyük iddialar döküldü ortaya. O zamanda tartıştık, ancak gizlenebilecek türden değil. Rıza Zerrab olayının yolsuzluk iddialarının boyutunu ortaya koyuyor ve bu büyük korku yarattı” dedi.

‘KÜRT KAZANIMLARI ERDOĞAN’IN HESAPLARINI BOZDU’

Anayasa değişikliğinin genel boyutunu değerlendiren Sancar, şöyle devam etti: “AKP’nin Suriye iç savaşında son bir yıla kadar, son derece karanlık ve kirli işlere girdiği yönünde çok ciddi iddialar var. Eğer iktidar giderse, suç iddiaları somut bir yargıya dönüşme korkusu var. 8 Haziran’dan önce yaşanan gelişmeler, Kürtlerin genişleyen kazanımları, Erdoğan’ın bütün hesaplarını bozdu. Kobanê direnişi büyük bir dönüşüm noktası oldu. HDP’nin büyük kazanımı sadece Erdoğan’ı değil, milliyetçi ırkçı kesimleri korkuya sevk etti. Türkiye’de 7 Haziran’ın sonuçları devam etseydi, Türkiye’de kendi kurguladıkları cumhuriyet modelinin devam etmesi imkansız olacaktır. Hem Suriye’de Kürtlerin kazanımları, Türkiye’de bu başarı büyük bir korku yarattı. Beka kaygılarından kastettikleri de budur. Kürtlerin elinde bulunan harita büyük bir tehdit olarak görmektedir. Beka kaygısı bu kesimler için samimidir. Kendi kurdukları düzenin tehdit altında olduğunu söylüyorlar. Erdoğan’ın korkuları ve kaygılar masaya yatırıldı.”

‘AKP İÇİNDEKİ MİLLİYETÇİ DAMARI CANLANDIRDI’

AK Parti ve MHP’nin Kürt karşıtlığı üzerinden koalisyon kurduğunu ifade eden Sancar, şöyle dedi: “Anayasa değişikliğinin temelinde yatan esas zihniyet 1915 zihniyetidir. 2015 yılında ortalıkta dolanan Çöktürme Planı ve 1915 zihniyeti birdir. 7 Haziran seçimlerinin yok sayılması, 1 Kasım’a gidilen politikalar, şehirlerin yakılıp yıkılması Çöktürme Planı’nda yazıyordu. Gerçekleştirilenlerin çoğu çöktürme planında yer alıyor. Erdoğan kendisini güvenceye alacak bir ittifak arıyordu. Bunu MHP ve Ergenekoncular ile buldu. Suriye’de Kürtlere karşı, her türlü saldırgan ve engelleyici tutumu takındılar. Rojava’ya yönelik sürekli tehditkar politikalar uyguladılar. Kendisi bu politikaların koordinatörlüğünü üstlendi. Aralık 2015’ten itibaren savaşı en üst noktaya tırmandırdılar. MHP’nin desteğini almak için vermesi gereken ideolojikti. AKP’nin içinde güçlü bir milliyetçi damar var ve bu damarı bu şekilde canlandırdı.”

‘VERECEĞİMİZ KARAR ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNİN ÖTESİNDEDİR’

Latin Amerika’da ortak bir aday belirlenerek başkan belirlendiğini hatırlatan Sancar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de yapılmak istenen başkanlık sistemi başka bir ülkede benzeri yoktur. Şuan yapmak istedikleri anayasanın hukuken uygulanır yanı da yoktur. Türkiye’de yapılacak olan başkanlık sisteminde cumhurbaşkanının istemediği her hangi bir yasa olmayacağı gibi meclisi fes etme yetkisi de olacaktır. Cumhurbaşkanının partisinin olduğu parti eğer mecliste azınlıkta olduğu zaman sistem çöker ve büyük bir kaos yaşanır. O zaman da darbe ortaya çıkar. Bu sistem mutlak kriz ve kaosu doğuracaktır.” “Evet” çıkarsa kutuplaşmış toplumu yönetmenin mümkün olmayacağına işaret eden Sancar, “Şuan her iki sisteme de hazırlık yapmak gerekiyor. Bu Kürtler için basit yasa değişikliği değildir. Bu zihniyetin oylanmasıdır. Bu uğursuz ittifaka oy vermemek onur meselesidir. Dolayısıyla biz bu zihniyeti de oylayacağız. Siyasi ve insani tavır önümüzde duruyor. Vereceğimiz bu karar, anayasaya ilişkin vereceğimiz kararın çok ötesindedir” diye belirtti.

‘YARALI ŞEHİRLER DİMDİK AYAKTA’

Yasak ve yıkımın yaşandığı bölge kentlerinde yürüttükleri referandum çalışmalarına değinen Sancar, sözlerini şöyle tamamladı: “Yaralı şehirler, dimdik ayakta duruyor. Bu seçim propagandası olarak algılanmamalı, halk bizi mahcup edecek düzeyde dimdik ayakta. Halkın duruşu için ‘Hayır’ diyoruz.”

Konuşmalar ardından ara verilen panel, ardından soru cevap bölümü ile son buldu.