DİYARBAKIR - 19 yaşındaki Şahin Öner'i ezerek öldüren zırhlı aracın sürücüsü polis S.K. hakkında 4 yıl sonra, tanık ifadeleri, bilirkişi ve adli tıp raporlarına rağmen “taksirle ölüme neden olma” suçundan dava açıldı. S.K., ceza alsa bile KHK’ye dayanarak cezaevine konulmayacak.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, 10 Şubat 2013 tarihinde Diyarbakır’ın merkez Yenişehir ilçesi Şehitlik Semti'nde PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye getirilişinin yıldönümü olan 15 Şubat protestosu sırasında Şahin Öner’i ezerek öldüren zırhlı aracın sürücüsü S.K. isimli polis hakkında 4 yıldır yürüttüğü soruşturmayı tamamladı. Savcının iddianameyi 15 Şubat 2017’de tamamlaması dikkat çekti.
Öner'in yaşamını yitirmesinin ardından dönemin Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, olaya ilişkin basına "Gösterici el yapımı düzeneklerle hazırlanmış bombayı, polis aracına attığı esnada elinde patlayarak öldü" açıklama yapmıştı. Ancak OHAL KHK’siyle kapatılan DİHA’dan yayınlanan haberde, Öner'in cenazesinin vücut bütünlüğünün bozulmadığı ve cenazede ezilme izleri olduğu ortaya çıkmıştı. Olayla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında şüpheli olması gereken polislerin tanık olarak ifadesi alınmış, ancak hiçbir polis tutuklanmamıştı.
SAVCIYA GÖRE ‘TAKSİRLE ÖLDÜRME’
Diyarbakır 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen iddianamede savcı, Öner’i ezerek öldüren zırhlı aracın sürücüsü S.K’nin “Taksirle ölüme neden olma” suçunu işlediği iddiasıyla 2 yıl yıldan 6 yıla kadar hapis ile cezalandırılmasını istedi. İddianamede, olay günü Yenişehir ilçesindeki Şehitlik semtinde yolu trafiğe kapatan 25-30 kişilik bir grubun “yasadışı eylem yaptığını" savunan savcı, yapılan uyarılara rağmen grubun dağılmayarak, polis ve araçlarına molotoflu, havai fişekli, el yapımı parça tesirli bombalı ve taşlı saldırıda bulunduklarını ileri sürdü. Polis müdahalesi sırasında grubun arka sokaklarda kaçtığını aktaran savcı, Öner’in olay yerinde bulunan 75 kod numaralı Shortland marka zırhlı aracın çapması sonucunda yaşamını yitirdiğini, araç sürücüsü S.K. hakkında soruşturma başlatıldığını hatırlattı.
ATK: ZIRHLI ARACIN ÇARPMASI VE SÜRÜKLEMESİYLE ÖLDÜ
Savcı, İstanbul Adli Tıp Kurumu (ATK) 1. İhtisas Kurulu'nun Öner’in patlamadan kaynaklı yaşamını yitirdiğine ilişkin 2013 yılında verdiği ilk raporun; olayın oluş şekli, tanık ifadeleri ve Öner’in vücudundaki yaralanmalar göz önüne alındığında “olayın oluşuna uygun olduğu yönünde tereddütler oluşturması" nedeniyle dosyanın “kül” halinde rapor aldırılması için yeniden İstanbul ATK’ye gönderildiğini anımsattı.
ATK’nin ikinci raporunda, Öner’in ölümüne ilişkin daha önce verdiği rapordan geri adım atarak, Öner’in patlayıcı maddeden değil, araç çarpması sonucunda yaşamını yitirdiği tespitine yer verildi. ATK’nin iddianameye yansıyan ikinci raporu ise şu ifadelere yer verildi: "Adli dosya kapsamında olay yerinde bu tür bomba kullanıldığına dair herhangi bir bulgu tanımlanmadığı, olay yeri inceleme raporunda da tespit edilemediğinden, kişinin ölümünün görgü tanıklarının ifadelerinde belirtildiği şekilde, zırhlı polis aracının çarpması sonucu ve sürüklemesi ile meydana gelmiş olduğunun gerektiği oy birliği ile mütalaa olunur."
BİLİRKİŞİ DE POLİSİ KUSURLU BULDU
Olayda kusur durumunun tespiti için Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın atadığı bilirkişinin hazırladığı rapor, tanık beyanları ve ATK’nin raporunda yer alan tespitleri doğruluyor. İddianamede yer alan bilirkişi raporunda, "aydınlatmanın bulunmadığı dar sokakta gece vakti sis ve dumanın olduğu bir ortamda ilerlerken araç sürücüsünün önünde koşarak kaçmakta olan insanlara zarar vermemek amacıyla gerekli ve yeterli önlemleri almaması sebebiyle olayın meydana geldiği gerekçesiyle 75 kod numaralı zırhlı araç sürücüsü şüphelinin kusurlu olduğuna” dair görüş bildirildi.
ELLERİNE HAVAYA KALDIRMASINA RAĞMEN…
Savcı, tanıklar Yılmaz Dağ ve Levent Çartay’ın, Öner’in öldürüldüğü olaya ilişkin verdiği ifadelerin birbirleriyle “uyumlu” olduğunu vurguladı. İddianamede yer alan Dağ ve Çartay’ın ifadelerinde, “olay günü akşam saatlerinde Şehitlik Mahallesi 26. Sokakta gösteriler yapılmakta olduğunu, sokağa akrep olarak tabir edilen bir aracın hızla girdiğini, aracın önünde bir çocuğun kaçmakta olduğunu, 4-5 metre kadar bir mesafede çocuğun durarak ellerine havaya kaldırdığını, gelen akrep aracının çocuğa çarparak yere düşürdüğünü, çocuğun araç altında kaldığını, yaklaşık 10-15 metre kadar sürüklendiğini, sokağın aşağısına doğru aynı hızla devam ettiğini, bu esnada başka bir zırhlı aracın sokağa girdiğini, olaya ilişkin bilgi ve gödüklerinin bundan ibaret olduğunu beyan ettikleri” belirtildi.
AYNI ANDA HEM ‘TANIK’ HEM ‘ŞÜPHELİ’
İddianamede, Öner’in öldürülmesi ile ilgili yürütülen soruşturmada hakkında takipsizlik kararı verilen polis memuru R.Ü’nün, aynı soruşturmada polise “tanık” olarak verdiği ifadesine de yer verildi. Polis memuru R.Ü. ifadesinde, olay sırasında 45 kodlu araçta olduğunu ileri sürerek, 26. Sokakta ilerledikten sonra sokak ortasında yerde yatan Öner’i gördüğünü aktardı. Ağır yaralı olan Öner’i zırhlı araca alarak, kimlik tespiti için Şehitlik Polis Merkezine getirdiklerini belirten R.Ü., sonrasında ise Öner’i ambulansla hastaneye götürdüklerini söyledi.
POLİS ARACIN FARINI UNUTTU!
Öner’i ezerek öldürülen aracı kullanan polis memuru S.K’nin iddianame yer alan ifadesinde, kullandığı araçla süratli olmayacak şekilde eylem yapan kişilerin arkasından 26. Sokağa doğru gittiğini ileri sürdü. Şüpheli S.K., eylemcilerin attığı Molotof kokteyli nedeniyle aracın alev alması nedeniyle manevra yapıp sokağın başına geri dönmeye çalıştığı sırada yaralı olan Öner’in ayağa kalktığını iddia etti. S.K., eylem nedeniyle sokak ortasında duman çıktığını, sokakta gerekli aydınlatmanın bulunmadığını, aracı sürerken kişilere çarpmamak için gerekli dikkat ve özeni gösterdiğini savundu. S.K., Şahin Öner’e çarpmadığını, ölümüyle ilgili herhangi bir kusurun bulunmadığını ileri sürerek, suçlamaları kabul etmedi.
RAPOR VE BELGELERE RAĞMEN ‘BOMBA’ ISRARI
ATK ve olay yeri inceleme raporları, tanık beyanlarında, olay yerinde herhangi bir bomba ve patlayıcı kullanıldığına dair bir bulguya rastlanmadığına dair tespitine rağmen, dönemin Valisi Mustafa Toprak’ın benzer açıklamada bulunan savcı, polisin olay ile ilgili verdiği ifadeleri dikkate aldı. Savcı, yolu trafiğe kapatan 25-30 kişilik bir grubun polise ve araçlarına molotoflu, havai fişekli, el yapımı parça tesirli bombalı ve taşlı saldırıda bulunduklarını savundu. Dosya kapsamındaki bütün bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde, müdahale sırasında Shortland marka aracın sürücüsü S.K. gerekli dikkat ve özeni göstermediğini belirten savcı, araç sürücüsü S.K’nin yolda bulanan Öner’e taksirli bir şekilde çarparak ölümüne sebebiyet verdiği ileri sürerek, S.K’nin cezalandırılmasını talep etti.
CEZA ALSA BİLE HAPİS YATMAYACAK
Bakanlar Kurulu’nun yayınladığı 671 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 1 Temmuz 2016 tarihinden önce işlenen suçlar açısından mahkûmiyet daha sonraki bir tarihte gerçekleşse bile, hükümlü KHK’de düzenlenen denetimli serbestlik ve koşullu salıverilme hükümlerinden yararlanabiliyor. Yine “taksirle öldürme” suçunu işleyen kişiler, hükümetin çıkardığı KHK’den yararlanabiliyor. S.K. hakkında “taksirle ölüme neden olma” suçundan dava açıldığı için hapis cezası alsa bile yapılan indirimlerle birlikte cezaevine girmeyecek.
‘DAVA TAKSİRLE DEĞİL KASTEN ÖLDÜRME’
İddianameyi değerlendiren İHD Diyarbakır Şubesi Hukuk Komisyonu Üyesi ve Öner ailesinin avukatlarından Abdullah Zeytun, iddianamenin eksik soruşturma sonucunda hazırlandığına dikkat çekti. Zeytun, soruşturma dosyasındaki deliller ve tanık ifadeleri değerlendirildiğinde, polislerin olay sırasında savunmasız bir şekilde olan Öner’i "öldürmek kasti" ile hareket ettiğini vurguladı.
Soruşturmanın sadece Öner’e çarpan zırhlı araç sürücüsüyle sınırlı kalınmaması gerektiğine işaret eden Zeytun, “Söz konusu müdahalede 75 kodlu zırhlı araçta ve hemen arkasında yer alan 45 kodlu araçta bulunan polisler olmak üzere Öner’i ağır yaralı bir şekilde olay yerinde bekleten, acilen hastaneye götürmek yerine polis merkezine götüren failler olmak üzere görevli olan tüm polislerin soruşturma neticesinde 'Kasten adam öldürme' suçu kapsamında cezalandırılması gerekmektedir” diye vurguladı.