DİYARBAKIR - Cezaevlerinde tutukluların başlattığı açlık grevlerine destek amacıyla tutuklu aileleriyle beraber açlık grevine giren TJA üyesi Ceylan Bağrıyanık, eylemin riskli bir aşamaya geldiğini ifade ederek, açlık grevlerine sahip çıkmasıyla beraber kazananın Kürt halkı ve iradesi olacağını söyledi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşme amacıyla 5 Eylül 2016’da başlatılan süresiz dönüşümsüz açlık grevi eyleminde de yer alan İmralı Heyeti üyesi ve Tevgera Jinên Azad (TJA) üyesi Ceylan Bağrıyanık, cezaevlerinde 55 gündür süresiz dönüşümsüz açlık grevi eyleminde olan tutuklularla dayanışmak amacıyla tutuklu aileleri tarafından Diyarbakır'da başlatılan açlık grevinde de yer aldı.
Öcalan üzerinde geliştirilen tecrit sisteminin yeni olmadığına değinen Bağrıyanık, “Önderliğimizin esaretiyle birlikte İmralı’da dünyada eşi benzeri olmayan tecrit sistemi inşa edildi. Bu tecrit sistemi sadece bir kişi üzerinde geliştirilmiş ve toplumla iletişimin kısıtlandığı bir tecrit sistemi olarak değerlendirmediğimizi tekrar ifade etmek isterim. Önderliğimiz şahsında Kürt halkının özellikle de kadın perspektifine yönelik geliştiren bir tecrittir. Başından itibaren aslında tecrit sistemini kırmaya ortadan kırmaya ve önderliğin özgürlüğünü sağlamaya dönük çok ciddi bir direniş süreci bütün toplum ve kadınlar öncülüğünde gelişti. Bugün günümüzde de hala devam ediyor aynı şekilde Türkiye toplumu ve Kürdistan toplumu üzerinde de tecrit sistemi yeni bir yaşam biçimine dönüştürülmeye çalışılıyor” dedi.
‘ÇOK RİSKLİ BİR AŞAMADA’
Öcalan üzerinde yürütülen tecrit sisteminin bir yansımasının cezaevlerinde tutuklulara dönük olduğunu ifade eden Bağrıyanık, şöyle devam etti: “Bu uygulamalar gerçekten mücadele azmini, irade azmini, devrimci duruşu hedefleyen ve bunu ortadan kaldırmaya dönük bir baskı rejimine bir şiddet rejimine bir tecrit sistemine dönüştürülmeye çalışılıyor. Tüm bu uygulamalar karşısında devrimci tutsaklar ve yoldaşlarımız çok ciddi bir direniş başlattılar. Bu direniş bugün 55’inci gününde ve gerçekten çok riskli bir aşamaya gelmiş durumda ve bütün bu yönelimler saldırılar karşısında sadece bedenleri ve bu politikalara biat etmeyen düşünce ve direniş zihniyetiyle büyük bir direnişe imza atıyorlar. Bu konudaki kararlılıklarını tekrar ifade etmek isterim. Bu kararlılığın büyük bir başarıya dönüşmesi tabi ki mümkündür” ifadelerini kullandı.
‘O DİRENİŞ SAYESİNDE ÖNDERLİĞİMİZLE GÖRÜŞÜLDÜ’
Cezaevlerindeki açlık grevlerine sahip çıkılırsa tekrardan kazananın Kürt halkı olacağının altını çizen Bağrıyanık, Eylül ayında Öcalan’ın özgürlüğü ve kendisinden haber alma hedefi ile başlatmış oldukları grevin taleplerini bugün de tekrarladıklarını söyledi. Toplumun Eylül’deki açlık grevi karşısında bir direnişle kenetlendiğinde büyük bir başarıyı açığa çıkardığını kaydeden Bağrıyanık, “O direniş sayesinde Önderliğimizle görüşme gerçekleştirildi ve açlık grevi durduruldu. Bu süreçte aynı taleplerle gelişen bir süreç bu direniş etrafında zindandaki arkadaşlarımızın öncülüğünde gelişen bu direnişi dışarda bizler de devam ettirmek ve sonuç alıncaya kadarda bu direnişi yöntemlerle çeşitlendirerek bütün alanlarda sokaklarda bulunduğumuz her yerde geliştirerek muhakkak başarıya ulaştırmaya bizlerde kararlıyız” diye belirtti.
‘SAHİPLENİRSEK YİNE BİZ KAZANIRIZ’
Cezaevlerindeki uygulamaların yabancısı olmadıklarını dile getiren Bağrıyanık, 80’lerdeki cezaevi işkencelerine dikkat çekerek, “O dönem zindanlarda Esad Oktay’lar öncülüğünde özellikle Kürt halkının özgürlük iradesini teslim alınmaya çalışıldığını gördük. Bunun karşısında Sakinelerin ve tüm yoldaşlarımızın Esad Oktay’ın yüzüne tükürerek ve büyük bir direnişle aslında Kürt toplumun varlığını bütün dünyaya haykırdıklarına herkes şahit oldu. Aslında bugünün direniş ve grevlerinin aynı zamanda bütün kazanımlarının kaynağı o zamanki zindan direnişçileridir. Bütün toplumu, ezilen ve sömürülen halkın özellikle de kadınları bu direniş etrafında kenetlenerek direnişi her yerde büyütmelidirler. Herkesin hiçbir şey yapamıyorsa evinde bu uygulamaları protesto etmek için gürültü çıkarabilir. Açlık grevleri gerçekten çok kritik bir aşamaya gelmiş bir durumdadır. Arkadaşlarımızın geliştirdiği talepler aslında bizim taleplerimizdir. Dolayısıyla bu sorumluluğu ve görevi onlardan almamız onların direnişiyle bütünleştirerek zafere yürüyünceye kadar bu direnişin gerekliğini yerine getirmemiz gerekiyor” dedi.