ADANA - Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesi, hakkında "Örgüt propagandası yapma" ve "Örgüt üyesi olma" iddiasıyla açılan davayı gerekçe göstererek avukat Tugay Bek'in 11. Ceza Mahkemesi'nde görülen davalarda müdafilik yapmasını yasakladı.
Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Adana Barosu Cezaevi İzleme Komisyonu Başkanı avukat Tugay Bek hakkında açılan dava nedeniyle CMK’nin 151’nci maddesinin 3’ncü fıkrası gereği 11. Ceza Mahkemesi'nde görülen davalarda müdafilik görevinin yasaklanmasına karar verdi. Bek, İstanbul Beşiktaş'ta 11 Kasım 2016 tarihinde polise yönelik saldırının ardından Adana'da 25 kişi ile birlikte darp edilerek gözaltına alınmıştı. Cumhuriyet Başsavcısı tarafından Bek hakkında, “Örgüt üyesi olma” ve “Örgüt propagandası yapma” iddialarıyla hazırlanan iddianame Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmişti.
'MÜVEKKİLLERİN SAVUNMA HAKKI ENGELLENİYOR'
Karara tepki gösteren Bek, asılsız bir ihbar sonucu gözaltına alınıp, kendisine komplo kurulduğunu belirterek, hakkında sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek “Örgüt üyesi olma ve "Örgüt propagandası yapma” iddialarıyla iddianame hazırlanıp dava açıldığını anımsattı. Konuyla ilgili üst mahkemeye başvuran Bek, benzer komplolarla muhalif avukatların mesleklerini yapmalarının engellenebileceğini söyledi.
Bek, şuan için sadece Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nce karar verildiğini ve ileriki tarihlerde farklı mahkemelerde görülecek duruşmalarda da aynı karar verilmesi durumunda müvekkillerinin savunma hakkının engellenmiş olacağını anlattı. İlgili mahkemede onlarca müvekkili olduğunu kaydeden Bek, kararın kabul edilemeyeceğini ifade etti.
'BİR NEVİ İHRAÇ ANLAMINA GELİYOR'
15 Temmuz darbe girişimi ardından 2 bin 500 hakim ve savcının tutuklandığını hatırlatan Bek, kendisine yönelik yapılan bu uygulamanın avukatlık mesleğine yönelik bir uygulama olduğunu anlattı. KHK ile ihraç edilmediğini ancak açılan davayla mesleğini yapmasının engellenmeye çalışıldığını ifade eden Bek, şöyle devam etti: “Dosyalarımızın yoğunluklu kısmı benzer özellikler taşıyor. Dosyalarımın büyük bölümüne giremeyeceğim anlamına geldiği için bu benim açımdan bir nevi ihraç anlamına gelir. Zaten hiç başlatılmaması gereken bir soruşturma. Böylesi bir iddianamenin mahkeme tarafından reddedebilmesi gerekirken hakkımdaki davanın kabul edilmesi, dahası bu şekilde bir kısıtlama kararı verilmesi hem mesleğimizi yapmamızı engelliyor hem de müvekkillerimiz yönünden de bir mağduriyete neden oluyor.”