Dink davasında tanık başmüfettiş: ‘Bir an evvel geri dönün’ dediler

İSTANBUL - Dink cinayeti davası kapsamında tanık olarak dinlenen Başbakanlık Teftiş Kurulu Başmüfettişi Ayşegül Genç, Teftiş Kurulu Başkanı’nın önce “Başbakan bu olayın çözülmesini istiyor, sonuna kadar üzerine gidin” dediğini, ardından da “Bir an evvel geri dönün” dediğini söyledi.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davanın 13'üncü duruşmasında Başbakanlık Teftiş Kurulu Müfettişleri Mütalip Ünal, Ayşegül Genç, Yasemin Tuğçe İnan ve Mehmet Akın tanık olarak dinleniyor.

Aralarında dönemin polis şefleri, Celalettin Cerrah, Engin Dinç, Ramazan Aküyrek, Ali Fuat Yılmazer, Ahmet İlhan Güler’in de bulunduğu kamu görevlerinin yargılandığı Dink cinayeti davasının duruşması, Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi 14. Ağır Ceza Mahkemesinde devam ediyor. Duruşmada tutuklu sanık Ramazan Akyürek ile tutuksuz sanıklar Celalettin Cerrah, Faruk Sarı, Reşat Altay, Muhittin Zenit ve Ahmet İlhan Güler hazır bulundu. Duruşmayı Hrant'ın Arkadaşları ve CHP Milletvekili Mahmut Tanal izledi.

Duruşmada tanık olarak dinlenen ilk isim Başbakanlık Teftiş Kurulu Başmüfettişi Ayşegül Genç oldu.

'20 CİVARINDA RAPOR İNCELEDİK'

Genç, “Raporumuzda olaya dahil olduğunu düşündüğümüz kişilere ait HTS kayıtları vardı. Rapor tesliminden sonraki süreçte İçişleri Bakanlığı’na gönderdiğimiz 29 Aralık 2008'de usulsüz dinlemeye tabi tutulduğumuzu tespit ettik Tuğçe hanımla birlikte. Bu konuda Hizbullah terör örgütü üyesi olduğu gerekçesiyle usulsüz dinleme yapılmıştı konuyla ilgili dava Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülüyor. İstihbarat Daire Başkanı Recep Güven’in talimatıyla yapılmış bir dinleme bu. Kendisi bu davada sanık olarak yargılanmıştır. Mehmet Akın beyle çalışmalar yürüttük Trabzon’da. 2007 Temmuz ayında müfettiş Tuğçe hanım da heyetimize dahil edildi. 20 civarında rapor geldi elimize hepsini tek tek inceledik” dedi.

Genç, Trabzon’da en çok dikkatlerini çekenin McDonals’ın bombalanması olduğunu dile getirerek, “McDonalds olayına da yüklendik. McDonalds öncesindeki süreci izlediğimizde Yasin Hayal’in Cumhurbaşkanı’nın uçağı hakkında ihbarda bulunması, buna dair herhangi bir işlemin yapılmayışını tespit ettik. Orada Yasin bir şeyler deniyor algısı oluştu bizde. Trabzon’da bu konuda geniş görüşmeler yaptık. Engin Dinç’in Temmuz 2006’dan önce Erhan’ı dinlemeye almasının ardından neden tayininin çıktığı bende soru işareti bıraktı. Erhan’ın McDonalds’daki rolünü anlamaya çalıştık.

'DİNK'İN ÖLÜMÜ KİMSEYE YARAMADI'

Genç, ara ara dönemin İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ile görüşmeleri olduğunu dile getirerek, Susurluk olayında da müfettişlik yetkilisi olarak görevlendirildiğini dile getirdi. Genç, “Bu tür olaylarda devlet yetkilileri birbirine her halükarda bilgi aktarımı yapar. Hrant Dink’in öldürülmesi Türkiye’ye yaramadı. Türkiye’ye sadece zarar getirdi” dedi.

Genç, Teftiş Kurulu Başkanı’nın “Başbakan bu olayın çözülmesini istiyor, sonuna kadar üzerine gidin” dediğini, sonradan ise “Bir an evvel geri dönün” dediğini söyledi. Genç, 1,5 yıl dosya üzerinden çalıştıklarını ve incelemenin daha da derinleşmesi gerektiğini saptadıklarını kaydetti.

‘YILMAZER ERGENEKONUN ARKASINDA DURSUN DEDİ’

Genç, “Odadaki ilk görüşmemizde bir takım bilgiler isteyeceğimizi sakin bir şekilde Ali Fuat Yılmazer’e ifade ettik. Çalışma yürüttüğümüzü söyledik. Ali Fuat Bey ilginç tepki gösterdi, ‘Başbakana söyleyin sizi göndereceğine Ergenekon soruşturmasının arkasında dursun’ filan dedi. Biz tabii şaşırdık. Böyle bir tepki beklemiyorduk. Sayın Başbakanı temsilen neticede onun imzası ile emir verilmişti. Emri önüne koymuştum. 'Sayın Başbakanımızın talimatları var, yanlış anladınız galiba' dedim. Yine aynı tavrı gösterince tepkili bir şekilde 'bize işimizi öğretemezsiniz, işimizi biliyoruz sizden de bunu istiyoruz ne verebilirseniz görüşelim' dedim. Birini de görevlendirin bizimle irtibat için. Büyük sessizlik oldu, odadan çıktı ve devamındaki süreçte de beklediğimiz şeyi alamadık, göremedik. Bir toplantı yapalım istemiştik. Basında yer alan hususlar vardı çünkü. Özellikle bir şema meselesi vardı. Biz 2008’in Mart ayında İstanbul’a gelmiştik. Dolayısıyla Ergenekon soruşturmasının başladığı bir süreçte. Ergenekon terör örgütüyle bağlantı var ise yakalama şeyindeydik. Belge bilgi varsa atlamayalım diyorduk. O Esat Yorulmaz’ın kayıtlarındaki şeyde bizi heyecanlandıran Almanya, Amerika çıkması bu işin içinde Ergenekon mu var? Bizi de heyecanlandıran şeylerden biriydi bu aslında. En azından toplantıda bu şema meselesini görüşelim istedik. Selim Kutkan ne varsa çıkardı, odaya bütün klasörleri yığdı. Zaten haberi vardı Selim Beyin de. Olabildiğince herkes bilgi paylaşımında bulunmaya çalışıyor. İstihbaratın toplantı salonunda bize son derece kıdemsiz arkadaşlar eşlik etti. Biz hiç bir şey alamadık yani beklenti noktasında. İstanbul istihbarat şubeden bir şey alamadık anlamında söylüyorum. Kasıt var mı yok mu bilmiyorum. Ama vaka bu şekilde” diye konuştu.

‘BOMBALAMADAN SONRA İNŞAATTA SAKLANDIĞINI ANLATTI'

Genç, sonraki süreçte işlerine yarayan her şeyi raporlarında kullandıklarını dile getirerek, Bahçecik Cezaevi’nde Yasin Hayal’in arkadaşları ile görüştüklerini ve kendilerine “Yasin'in McDonalds’ın bombalanmasın ardından kaçarken bir inşaatta saklandı. Saklandığı süreçte bir ekip otosu geldi Doblo gibi beyaz, hafif kır saçlı birisi, çıktı Yasin’i aldı" dediğini belirtti. Genç, "Bizim çok ilgimizi çekti. Bu konuda hemen Faruk Sarı’yı aradık. O da heyecanlandı. Veri bulabilir miyiz dedik. Gerçekten oradan Yasin’i alan birileri mi var diye. O konuları netleştiremedik” dedi.

'ERHAN CÜMLELERİNİ DEĞİŞTİRİYORDU'

Genç, İstanbul’a geldiklerine Yasin Hayal, Erhan Tuncel, Ogün Samast ve ev arkadaşı Tuncay Uzundal ile cezaevinde görüştüklerini dile getirerek, “Erhan ile görüşmemiz 16-17 saat sürdü. Erhan çok konuşuyordu. Değiştiriyordu sonra cümlelerini. Trabzon’dan edindiğimiz bilgileri sorup anlamaya çalıştık. ‘Beni burada öldürecekler diye düşünüyorum’ dedi Erhan. Yanıma Kemal Yıldız diye birini koydular. Çok fazla cinayet varmış. ‘Korkuyorum’ diyordu. Selim Berna Altay’a ilettik bu bilgiyi. Gerçekten kaldığını ve sonra oradan nakledildiğini öğrendik. İstanbul birinden yararlanıyordu. Onun adı da Kemal Yıldız’dı. İlgimizi çekti aynı isim. Kim olduğu konusunda sorularımız vardı. Yararlanılmadığı noktasında bir bilgi geldi” ifadesinde bulundu.

'BİR AN EVVEL GERİ DÖNÜN' DEDİLER'

Genç, “İstanbul’da en çok dikkatimizi çeken hususları, Erhan ile ilgili arama sürecine ilişkin şeyi torbalarda bulduğumuzu Erkan Çanak’a bildirecektik. Pazartesi günü Dink duruşması vardı. Salı günü görüşmemiz gerekiyordu. Başbakan ‘sürecin sonuna kadar gidin’ demişti. O hafta sonu bize ‘geri dönün’ tarzında bir şey dendi. İstihbarat şubeyle tıkandığımızı da bakanlığa söylemiştik. Önümüzün açılacağı söylemişti. O süreçte de bir şey olmamıştı. Çok kaldınız ‘bir an evvel geri dönün’ dediler. Sonra hepimiz teker teker konuştuk. ‘Dönün’ diye sözlü talimat verilince Salı günü Erkan Beyle görüşseydik dedik. ‘Yok dönün’ dediler. Biz Ankara’ya döndük Erkan ile görüşmeden. Sonra raporlama süreci başladı. Büyük resim istendiği için bizden daha da bazı şeyleri Ankara’da da yürüttük. Ankara’ya çağırdığımız kişiler oldu. Engin Dinç’i çağırdık. Yine çalıştırmanın mantığını anlamaya çalıştık. Emin Arslan ile şifahi görüşmemiz oldu. Ramazan Akyürek ile de birebir konuşuyorduk” dedi.

Genç, “Yönetmeliği incelediğimizde Dink ile ilgili bilgiler ortaya çıkmışken olay neden istihbarat operasyonuna dönüşmedi?” diye sorduklarını ifade ederek, “O noktaya taşınması gerekir. Bu da bizim kafamızı karıştıran bir şey” diye belirtti.

Genç, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Müttalip Bey’in kendilerini çağırdığını ve Ramazan Akyürek ile Ali Fuat Yılmazer’in isimlerinin rapordan çıkarılmasını istediğini söyledi. Genç, raporda Akyürek ile Yılmazer’in “görevlerini ihmal” ettiği şeklinde değerlendirmede bulunduklarını ancak bakanlığın bunu kabul etmediğini dile getirdi. Genç, Bakanlığa gönderdikleri raporun kendilerine iade edilmesinden sonra, bakanlık talebine uymuş olmaları durumunda 1,5 senelik çalışmalarını kendilerinin reddetmiş olacağını kaydetti.