'Dink'in korunması gerekirdi'

İSTANBUL - Dink davasında Başbakanlık Teftiş Kurulu Başmüfettişi Ayşegül Genç, çapraz sorgusunda "O dönemki gelişmeler silsilesine baktığımızda Hrant Dink’in korunması gerekirdi. İçişleri Bakanlığı’nın inanılmaz bir ayak diretmesi vardır" dedi.

Dink davasında duruşmaya verilen öğle arasının ardından Başbakanlık Teftiş Kurulu Başmüfettişi Ayşegül Genç’in çapraz sorgusuna geçildi. Genç’e ilk olarak mahkeme heyeti tarafından sorular yönetildi.

Genç, “Savcı Fikret Seçen'e bizi bilirkişi yapın davada dedik. Olumlu yanıt alamadık. Zekeriya Öz ile Fikret Beyin odasında tanıştık. Davayla ilgili özel bir görüşmemiz olmadı. Daha detaylı çalışma yapmak istedik ama bu kadarla kifayet etti. Şifai olarak hepsiyle görüştük. Direnç görmedik. Çalışmayı derinleştiremedik” dedi.

'DİRENCİ ANLAMAKTA ZORLANMIŞTIK'

Hakim’in “FETÖ’ye ilişkin bir tespitiniz oldu mu?” şeklinde ki sorusuna Genç, “O zaman dikkatimizi çeken anlamsızlık, duyarsızlık yüklenmiş olmasıydı. Birinci olarak o zaman anlam verememiştim ama şimdi baktığımda da daha farklı yorumluyorum. FETÖ davalarına da bakıyorum. Bu İçişleri Bakanlığı’nın ön inceleme yapmaması da var. Direnci anlamakta zorlanmıştık. Bazıları çok duyarlı bazıları da çok duyarsızdı. Onların bu dönemde böyle bir şey içerisinde olup olmadığını bilmediğimizden pek anlayamadık” sözleri ile yanıtladı.

'RESMİ BİR İŞLEM YAPMADIK'

Hakimin, “Direnç gösterenler hakkında bir işlem yaptınız mı?” şeklinde ki sorusuna ise Genç, “Direnç olursa alabilirsiniz. İnceleme aşamasında açığa alamazsınız. Bakanlıktan onay verilseydi açığa alabilirdik. Bu nitelikli bir soruşturmaya dönüştüğünde alırsınız. 4483 istedik ama izin verilmedi. Yazılı olarak bunlar direnç gösteriyor demedik. Resmi bir işlem yapmadık” diye yanıt verdi.

'İÇİŞLERİ BAKANLIĞI'NIN AYAK DİRETMESİ VARDIR'

Avukat Hakan Bakırcıoğlu ise Genç’e, yaptıkları inceleme ve görüşmelere dair sorular yöneltti. Genç, “Ortada zaten başlamış soruşturmalar, davalar var. Yazılmış olan 20’ye yakın rapor var. Hukuk açısından baktığınızda hepsinin bir karşılığı var. Somut olarak bir yargı süreci devam eden dosyadan bir dosya istediğimizde ‘siz yargıya müdahale edemezsiniz’ diyorlardı. Bu algıyı oluşturmamam gerekiyordu. Böylesine bir ortamdan baktığımızda bazı şeyleri söylememiz çok kolay. O dönemki gelişmeler silsilesine baktığımızda Hrant Dink’in korunması gerekirdi. İçişleri Bakanlığı’nın inanılmaz bir ayak diretmesi vardır” diye konuştu.

Genç, “Müfettiş ve hukukçu olarak bir örgüt varlığını görüyorum” dedi.

Genç’in tanık beyanlarının alınmasının ardından Başbakanlık Teftiş Kurulu Müfettişlerinden Mehmet Akın’ın dinlenilmesine geçildi.

‘BAŞBAKANLIK ‘UCU NEREYE DOKUNURSA DOKUNSUN VARABİLDİĞİNİZ YERE KADAR VARIN’ DEDİ’

Başbakanlık Teftiş Kurulu Başmüfettişi Ayşegül Genç’in tanık beyanlarının alınmasının ardından Başbakanlık Teftiş Kurulu Müfettişlerinden Mehmet Akın’ın dinlenilmesine geçildi. Akın, hazırladıkları raporu başkanlığa sunduklarını ve kendilerine geri sunulduğunu söyledi. Akın, rapor tesliminden sonra her hangi bir çıkarma yapılmadan dönemin Başbakanı Erdoğan’a sunulduğunu dile getirdi. Akın, başkanlıkça bilgi belge akışından her türlü kolaylığın kendilerine sağlandığını belirtti.

Akın, “Başkanlık tarafından bize ‘ucu nereye dokunursa dokunsun varabildiğiniz yere kadar gidin’ denildi. Hiç kimseden tehdit falan almadık” dedi. Akın’ın kısa beyanları ardından çapraz sorgusuna geçildi. Mahkeme başkanını “Başkanlık tarafından size “Kendinize dikkat edin” diye bir uyarı yapıldı mı?” şeklindeki soruya Akın, “Bunu uyarma değil de, aramızda yaptığımız konuşmalarda da dikkatli olmamız gerektiğini söylüyorum. Ben de arkadaşlara tavsiyelerde bulunuyorum” diye yanıt verdi.

AKIN’DAN BİRÇOK SORUYA ‘HATIRLAMIYORUM’ YANITI

Heyetin “Ali Fuat Yılmazer’in size karşı tavrı nasıldı?” şeklindeki sorusuna ise Akın, “Bir tavrı oldu. Çok nazik değildi tavrı” şeklinde yanıt verdi. Akın, “Ramazan Akyürek hakkındaki soruşturmayı İçişleri Bakanlığı mı yoksa biz mi yapalım diye bir kararsızlık çıktı ilk başlarda. Sonradan İçişleri Bakanlığı’nın yapmasında karar kıldık” dedi. Akın, birçok soruya “Hatırlamıyorum, ne varsa zaten hazırladığımız raporda var” demesi dikkat çekti. Akın, “MİT ile yaptığımız görüşmede ‘biz de bilgi yok’ dediler” diye konuştu.
Akın’ın ardından Başkanlık Teftiş Kurulu üyelerinden Yasemin Tuğçe İnan’ın dinlenmesine geçildi. İnan beyanlarında Faruk Sarı’nın Ankara, İstanbul ve Trabzon arasında bir çekişmenin olduğunu kendilerine aktardığını söyledi. İnan, Sarı’nın kendilerine İstanbul’da güvenecekleri tek kişinin Ali Fuat Yılmazer olduğunu söylediğini aktardı.

‘KENDİMİZE DİKKAT ETMEMİZ GEREKTİĞİ SÖYLENDİ’

İstanbul’daki görüşmelere dair ise İnan, “Bize çok olumsuzluk çıkarıyordu. Rengi değişti diyebilirim. ‘Başbakan Ergenekon ile ilgilensin’ dedi. Olumsuz yaklaşımları olmuştur” dedi. İnan, “Kendimize dikkat etmemiz gerektiği söylendi. İstihbarat Daire Başkanlığı’ndan başkanlığımız arandığı söylendi. Ayşegül Genç ve Mehmet Akın söyledi bunu. Bunu tehdit olarak algıladık. Telefonla rahatsız edildik. Bir ara telefonun kablosunu çıkardım. İki aylık sürelerle Hizbullah davası kapsamında dinlendiğimiz öğrendik sonra” diye konuştu. İnan, “İstanbul’da kaldığımız süre raporu hazırlamak için yeterli olduğunu söyleyemem. İstanbul istihbaratı pek yardımı olmadı. Teftiş Kurulu dönmemizi istedi ve geri döndük. Zaten yapacak pek bir şeyde kalmadı” diye konuştu. İnan, Mülkiye Başmüfettişi Şükrü Yıldız ile yaptıkları görüşmeye dair ise, “Yasin Hayal’in kullandığı iddia edilen telefon ilişkileri var. Mc Donalds saldırı öncesi ve sonrasında ki görüşmeleri vardı. 2004 olduğunu çok iyi biliyorum. Yasin Hayal’in kullandığı söylendi. ‘Ben bunu yeterince inceleyemedim belki siz incelersiniz’ dedi” söyledi. İnan, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Mütalip Ünal’ın kendilerine Ramazan Akyürek ile Ali Fuat Yılmazer’in isimlerinin raporda yer almaması gerektiğini söylediğini aktardı. İnan, “Israrlarımız üzerine bir toplantı yapıldı. Ancak Ali Fuat Yılmazer katılmadı. İki kişi katıldı ama net bilgiler vermediler. Bizde ayrıldık toplantıdan” dedi.

‘İSTİHBARAT BİRİMLERİNİN ELBETTE İHMALLERİ VAR’

Muhittin Zenit’in “Bizi burada unutmayın?” şeklindeki telefon aramasına ilişkin ise İnan, “Evet beni aradı. “Bizi burada unutmayın, kendimizi hatırlatmak istedim’ dedi. Anlam veremedim” dedi. İnan, “Ramazan Akyürek’in tek başına sorumluluğu olduğunu söyleyemem. Hedef olan bir şahsın hedef şahıs programına alınmış olması gerekirdi. Türkiye’de bir insan bir buçuk yıl önce yapılan bir ihbar sonucunda öldürüldü. Burada devletin güvenlik, istihbarat birimlerinin elbette ihmalleri vardır” diye konuştu.

‘POLİSİN VE MİT'İN BİZE DESTEK OLMASINI İSTEDİK’

Başbakanlık Teftiş Kurulu Müfettişi Yasemin Tuğçe İnan’ın beyanlarının alınmasıyla verilen ara ardından duruşma Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Mütalip Ünal’ın beyanlarının alınması ile devam etti.

Ünal, müfettişlere yönelik “Dikkat edin” sözlerine ilişkin “Hep dikkat edin diyoruz. Yatarken, kalkarken dikkat ediyoruz. Bu işimizin doğal bir parçasıdır” dedi. Ünal, Ramazan Akyürek’in müfettişleri tehdit ettiğine yönelik sözlerine dair ise “yanlış anlaşılmıştır” dedi. Akyürek ile Yılmazer’in isimlerinin rapordan çıkarılmasına dair ise “Ramazan beyden tehdit almadım. Akyürek ve Yılmazer’in ismini çıkarın demedim. Yetkim vardı oysa Polisin ve MİT'in bize destek olmasını istedik” dedi.

Dinlenen 4 tanığın beyanlarının çıkması üzerine tanıklar bir kez daha dinlendi.

Duruşmaya yarın 10.30’da tanıklar eski Emniyet Müdürü Hanifi Avcı, eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan ve Polis Başmüfettişi Durmuş Demirbaş’ın tanık olarak dinlenmesi ile devam edilecek.