DİYARBAKIR - 4 Kasım 2016'da tutuklanan HDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan ile 31 Ocak 2017'de tutuklanan HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş tahliye edildi.
Tutuklu yargılanan HDP milletvekilleri Nursel Aydoğan ve Meral Danış Beştaş tahliye edildi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazı üzerine gece saatlerinde Diyarbakır’daki evinde gözaltına alınan Meral Danış Beştaş, Diyarbakır Adliyesi’nde Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’nce tutuklanmıştı.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ'IN DAVASI
HDP MYK’nin DAİŞ saldırısı altındaki Kobanê için 2014 yılında yaptığı çağrı ile ilgili yürütülen soruşturmada tutuklanan HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş hakkında 23 yıla kadar hapis istemiyle açılan davanın yargılamasına başlandı. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya Beştaş, tutuklu olduğu Silivri Cezaevi'nde SEGBİS üzerinden katılırken çok sayıda avukat destek için duruşmada hazır bulundu. HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, HDP Milletvekilleri Sibel Yiğitalp, Feleknaz Uca, Ziya Pir, Mahmut Toğrul, Sibel Yiğitalp, Leyla Birlik, HDP il yöneticileri, Diyarbakır Barosu Ahmet Özmen, yanı sıra çok kişi izleyici olarak katıldı. İddianamenin özetinin okunmasıyla başlayan duruşmada Beştaş savunma yaptı.
’40 AKP’Lİ VEKİLE 1 FEZLEK, 1 HDP’Lİ VEKİLE 6 FEZLEKE’
Siyasi iktidarın yaptığı merkezi bir planlamayla tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne konulduklarını ifade eden Beştaş, özgürlüğünden yoksun bırakıldığı 81 gününün 33 günün ağır tecrit koşullarında geçirdiğini söyledi. Beştaş, tutuklandıktan sonra İstanbul’ a sevk edildiği 80 milyonun bir milletvekili olarak Hukuk dışı bir şekilde kollarına kelepçe takıldığını hatırlattı. HDP’ye yönelik siyasi bir operasyon yapılarak milletvekillerinin yasama sorumsuzluğu ve dokunulmazlığının hiçe sayıldığını ifade eden Beştaş, HDP ve onun siyasi geleneğinden seçilen milletvekilleri hakkında 2007-20015 yılları arasında toplam 182 fezleke hazırlandığını, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasından sonra Aralık 2015 ile Mayıs 2016 yılları arasında HDP milletvekilleri hakkında 382 fezleke hazırlandığına dikkat çekti. Mecliste 40 AKP’li milletvekili başına 1 fezleke düşerken 1 HDP’li vekile ise 6 fezleke düştüğüne dikkat çeken Beştaş, “Açıkladığım bu verilerin dokunulmazlıkların kaldırılmasının nasıl siyasi bir arka planı olduğunu ve yargının nasıl araç sallaştırıldığını ortaya koyuyor. Dokunulmazlıklarının kaldırılmasının Türkiye ve Dünya siyasi tarihinde bir benzeri yok” dedi.
‘BÖRÜ DAVASI ÜZERİNDEN HDP GÜNAH KEÇİSİ HALİNE GETİRİLDİ’
HDP’ye yönelik toplu, planlı ve sistematik bir operasyon yapıldığını ifade eden Beştaş, bu gözaltı ve tutuklamalarla HDP’nin siyaset dışına itilmek istendiğine işaret etti. Beştaş, HDP’ye yönelik operasyonların Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde ciddi bir yargılama konusu olduğunu vurguladı. Beştaş, “Biz İngiltere’de 1215 yılında ilan edilen Magna Carta’nın 800 yıl gerisindeyiz. Türkiye bunu hak etmiyor” diye kaydetti. HDP MYK’sinin DAİŞ’in Kobanê’ye yaptığı saldırının ardından yaptığı çağrıya değinen Beştaş, HDP olarak baştan beri Kobanê halkının yanında olduklarını ve yaptıkları çağrının demokratik ve şiddet içermeyen bir çağrı olduğunu vurguladı. Kobanê olayları sırasında yaşamını yitirenlerin yüzde 90’nın HDP üyesi olduğunu ifade eden Beştaş, olay sırasında öldürülen Yasin Börü davası üzerinden algı operasyonu yaratılarak HDP’nin günah keçisi haline getirildiğine dikkat çekti. Olaylar sırasında Antep’te bir kadının evinin önünde linç edildiğini hatırlatan Beştaş, polisin olaylara müdahale etmediğini sadece izlediğini söyledi. Beştaş, “ bu olaylar ve yaşanan ölümler nedeniyle yargılanması gereken bizler değiliz. Bizim yargılanmamızla sorun çözülmez. Olaylarda yakınlarına kaybeden aileler adalet bekliyor” dedi. Beştaş’ın ardından HDP Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer tanık olarak dinlendi.
Taşçıer, Sur’da katıldığı yürüyüş ve basın açıklamasında polisin kendilerini uyarmadığını ve müdahale etmediğini söyledi. Avukat Reyhan Yalçındağ ise Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) tutuklu milletvekili Mustafa Balbay kararının hatırlatarak, mahkemenin bu kararı dikkate alması durumunda Beştaş’ın hemen tahliye edileceğini söyledi. Kobanê olaylarında yaşamını yitiren sadece Yasin Börü için değil aynı olaylarda yaşamını yitiren 42 kişinin failleri içinde etkin bir soruşturma yürütülmesi gerektiğini ifade eden Yalçındağ, HDP’nin Kobanê olaylarının araştırılması için verdiği araştırma önergelerinin iktidar tarafından reddedildiğini hatırlattı. Yalçındağ, siyasi iktidarın bu olayları araştırmadığını sadece Yasin Börü davasını kendi siyasi çıkarları için kullandığını söyledi. Avukat Mesut Beştaş ise, HDP MYK üyelerine açılan soruşturmanın Ankara’da görülmesi gerektiğini belirterek, bu soruşturmanın Diyarbakır’da görülmesi ve milletvekillerinin tutuklanmasının hukuka aykırı olduğunu vurguladı. Beştaş müvekkilinin tahliyesini istedi. İddia makamı ise esas hakkındaki mütalaasında Beştaş’ın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi. Mütalaaya karşı söz alan Beştaş, “ Burada tutuklu olmanın hiçbir yasal dayağı yok. Tahliyemi talep ediyorum” dedi. Savunmaların ardında kısa bir ara veren mahkeme heyeti kararını açıkladı. Mahkeme, oyçokluğuyla aldığı kararda Beştaş’ın tutuksuz yargılanmasına karar vererek, Beştaş hakkında adli kontrol ve yurtdışı yasağı tedbirini koydu. Dava Mayıs ayına ertelendi.
DAVA HAKKINDA
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında 28 Ocak günü gözaltına alınan, aynı gün adli kontrol şartı ile serbest bırakılan, savcılık itirazı üzerine tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılarak, 30 Ocak günü tutuklanan HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş hakkında 23 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. İddianamede Beştaş, Diyarbakır Sur ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı ardından başlatılan operasyonları protesto etmek amacıyla yapılan yürüyüş ve basın açıklamasına katılması ve o dönem üyesi olduğu HDP MYK’nin DAİŞ saldırısı altındaki Kobanê için 2014 yılında yaptığı çağrı nedeniyle suçlanıyor. Davanın iddianamesinde "örgüte üye olmak", "Suç işlemeye alenen tahrik etmek", "Toplantı ve yürüyüşün zorla dağıtılması", "Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama" ve "Halkı kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne kışkırtma" iddialarıyla suçlanan Beştaş’ın 8 yıldan 23 yıla kadar hapis ile cezalandırılması isteniyor. Beştaş Diyarbakır'da Silivri Cezaevi'ne elleri kelepçelenerek götürülmesi tartışmalara neden olmuştu.
NURSEL AYDOĞAN’IN DAVASI
HDP milletvekillerine yönelik 4 Kasım 2016’da yapılan eş zamanlı operasyonda tutuklanarak hakkında 103 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan HDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan'ın yargılamasına başlandı. Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya HDP'li Aydoğan tutuklu olduğu Silivri Cezaevi'nde SEGBİS üzerinden katılırken, avukatı ve Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Serhat Eren duruşmada hazır bulundu. HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, HDP milletvekilleri Sibel Yiğitalp, Feleknas Uca, Ziya Pir, Mahmut Toğrul ve Sibel Yiğitalp, HDP il yöneticilerinin yanı sıra çok sayıda kişi izleyici olarak duruşmaya geldi.
Kimlik tespiti ve iddianamenin özetinin okunmasıyla başlayan duruşmada Aydoğan'ın avukatı Abdulkadir Güleç ilk olarak söz aldı. Aydoğan'ın yasama dokunulmazlığının hukuka aykırı bir şekilde kaldırıldığını, müvekkilinin halen milletvekili olduğunu ve yasama dokunulmazlığının devam ettiğini belirterek, yargılamanın durdurulması talebinde bulundu. Güleç ayrıca, dokunulmazlığı kaldırılan CHP, MHP ve AK Parti milletvekillerinin hiç birinin tutuklanmadığını, sadece HDP'li milletvekillerinin tutuklandığını ifade ederek, bunun Anayasa'da ayrımcılık yasağının ihlali olduğunu vurguladı. Ancak mahkeme bu talebi reddetti.
'OPERASYON ANKARA'DA PLANLANDI'
Kararın ardından Aydoğan'ın savunmasına geçildi. Aydoğan, dokunulmazlıklarımızın kaldırılması tutuklanmaları ve mahkeme yargılanmaları nedeninin 7 Haziran'da ortaya çıkan seçim sonuçları olduğuna dikkat çekerek, bu seçimin sonucunda AK Parti’nin hükümeti kuracak çoğunluğa ulaşamadığını hatırlattı. Tutuklu olduğu milletvekilliğini sürdüremez hale getirildiğini dile getiren Aydoğan, “Tutuklanmam nedeniyle seçmenlerimi ve halkı temsil etme gücüm elimden alınmıştır. Bir hukuksuzluk ile karşı karşıyayım. Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) milletvekillerinin tutuklu yargılanmayacağına dair 2013 yılında karar vermiş. Bu karara rağmen 4 Kasım'da tutuklandım. AYM bu konuda yaptığım başvurunun henüz incelemeye alınmadığını biliyorum" diye kaydetti.
Siyasi iktidar yargı üstünde baskısı olduğunu dile getiren Aydoğan, “4 Kasım'da 13 HDP'li milletvekilinin gözaltına alındığı operasyonu hukuk ile izah etmek zor. Bu operasyonda Ankara'da planlandı. Bazı hakim ve savcılar eliyle yapıldı. Gözaltına alınıp götürüldüğüm Şırnak'ta maruz kaldığım demokrasi ve insan hakları açısından kabul edilemez buluyorum. AYM ve mahkemelerin bu aşamada bizi (milletvekillerini) tutuksuz yargılayacağını düşünmüyorum. Mahkemelere gelmemizin nedeni yargıya değil siyasi iktidara olan tavrımızdır" dedi.
Aydoğan, Diyarbakır'da hakkında açılan bir davanın 3 aylık kısa bir sürede sonuçlandırılarak kendisine 4 yıl 8 ay hapis cezası verildiğini belirtti.
'CENAZELERE KATILMAK İNSANİ VE VİCDANİ BİR GÖREV'
Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) sivil ve demokratik bir yapılanma olduğunu ifade eden Aydoğan, DTK'nin yasadışı bir kurum olmadığını söyledi. Siyasi parti faaliyeti kapsamında yaptığı bütün çalışmaların "yasadışı" olarak gösterildiğini ifade eden Aydoğan, "Bunu yapanlar çatışmaların çıkmasını, ölümlerin olmasını mı istiyor? Milletvekili olmayalım mı yani" diyerek suçlamalara tepki gösterdi. Mahkeme başkanın çatışmalarda yaşamını yitiren PKK'lilerin cenazelerine neden katıldığı şeklindeki soruya Aydoğan, “Cenazelere insani ve vicdani duygularla gittim ve katıldım. Bir görev olarak biliyorum. Beni seçen halkın yanında olmak dertlerini, acılarını ve sıkıntılarında yardımcı olmak zorundayım" cevabını verdi.
Kürtlere uygulanan inkar ve asimilasyon politikaları nedeniyle PKK'nin ortaya çıktığı ifade eden Aydoğan, Kürt sorununun çözümünün dünyadaki benzer örneklerde olduğu gibi diyalog ve müzakere ile olacağını söyledi.
Cezaevinde 3 ay boyunca tek kişilik hücrede tecrit koşullarında kaldığını belirten Aydoğan, yaşadığı ağır sağlık sorunları nedeniyle tedavi için hastaneye gitmek istediğini, ancak elleri kelepçelenmesini kabul etmediği için hastaneye götürülmediğini söyledi. Aydoğan savunmasını bitirmesi ardından duruşmaya öğle arası verildi.
Aranın ardından savunma yapan Aydoğan'ın avukatı Abdulkadir Güleç, müvekkili Aydoğan hakkında fezleke hazırlayan, dinleme kararı veren 6 savcı ve hakimin “FETÖ/PDY" soruşturması kapsamında HSYK tarafından ihraç edildiğini söyledi. İddianamede, yasal ve legal faaliyet yürüten siyasetçilerin "yasadışı örgüt üyesi" olarak gösterilmesinin hukuksuz ve temelsiz olduğunu söyledi.
Avukatlar Aydoğan'ın tahliye edilmesini isterken, iddia makamı Aydoğan'ın tutukluluk halinin devamını talep etti.
Savunmaların ardından mahkeme heyeti, Aydoğan'ın tutuklu kaldığı süreyi göz önünde bulundurarak, adli kontrol şartıyla tahliyesine karar verdi.
DAVA HAKKINDA
Aydoğan 4 Kasım 2016'da Diyarbakır’da gözaltına alınıp götürüldüğü Şırnak’ta tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne konulmuştu. Aydoğan'ın tutuklandığı Şırnak’ta avukatı olmadan ifade verdiği ortaya çıkmıştı. Aydoğan hakkında açılan dava yetkisizlik kararı verilerek Şırnak'tan Diyarbakır' a gönderilmişti. Aydoğan “örgüte üye olmak”, 14 defa “örgüt propagandası yapmak”, 2 defa “2911 Sayılı Kanuna Muhalefet”, 2 defa “Suç ve suçluyu övme”, “Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Etmek” ve “Halkı Kanunlara Uymamaya Tahrik Etmek” ile suçlanıyor. Aydoğan, 2007 ve 2016 yılları arasında siyasi parti faaliyetleri kapsamında Diyarbakır, Siirt, Batman, Mardin, Urfa, Elazığ ve Şırnak illerinde katıldığı eylem ve etkinliklerde yaptığı konuşmalar ile Demokratik Toplum Kongresi (DTK) ve Demokratik Özgür Kadın Hareketi’nde (DÖKH) yaptığı ileri sürülen çalışmalar nedeni ve 8 Mart’a katılması nedeniyle suçlanıyor. Aydoğan, 2011 yılında Diyarbakır’da katıldığı 5 ayrı basın açıklaması, yürüyüş ve cenaze töreni nedeniyle Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davada “Örgüt üyesi olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçundan 4 yıl 8 ay 7 gün hapis cezasına çarptırılmıştı. Bu ceza Antep Bölge Adliye Mahkemesi’nce (istinaf) onanmıştı.