HABER MERKEZİ - TSK’nin Şengal ve Rojava’ya yönelik hava saldırısına DTK, TJA, DBP ve HDP’den tepki geldi. DTK ve TJA, birlik ve mücadele çağrısı yaparken, DBP, “Rakka ve Tabqa’nın zaferi engellenmek isteniyor. Saldırı Kürtlerin kazanımına yöneliktir” dedi. HDP ise saldırıyı, “IŞİD karşıtı mücadeleye yönelik yapılmış bir saldırı” olarak niteleyerek, uluslararası hukukta yaptırımının ağır olacağını kaydetti.
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) ait savaş uçaklarının Şengal ve Rojava’ya dönük hava saldırısına dönük bir tepki de Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Tevgera Jinên Azad (TJA), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) geldi.
DTK’DEN BİRLİK VE MÜCADELE ÇAĞRISI
Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) ait savaş uçakları tarafından Şengal ve Rojava’ya dönük gerçekleştirilen hava saldırısına ilişkin yazılı açıklama yaptı. AK Parti ve MHP ittifakının her geçen gün daha da saldırılarını artırdığı belirtilen açıklamada, “Bu faşist ittifak, tutum ve saldırılarıyla Türkiye devletini her geçen gün içte ve dışta itibarsızlaştırmakta olduklarının farkında olarak, saldırılarını kendi çıkarları uğruna yapmaya devam etmektedirler” denildi.
AK Parti ve MHP ittifakının Rojava devriminin başladığı günden bu yana Kürt halkının kazanımlarını boğmak istediği kaydedilen açıklamada, şöyle denildi: “Saldırılarını sürekli tüm dünyanın gözü önünde, uluslararası hukuku ihlal ederek gerçekleştirmiştir. Bu hain saldırıyla Rojava devriminin Kürdistanlılarda yaratığı örgütlenme, direniş ve mücadele kararlılığı faşist AKP-MHP ittifakını ve Erdoğan'ı ne kadar korkuttuğunun bir göstergesidir. Ayrıca işgalci devlet, çeteler ve DAİŞ yenilgiye uğradığını anladığı an çetelere nefes aldırmak ve rahatlatmak için bu saldırılarını gerçekleştirmektedir. Bütün dünyanın yakından takip ettiği Rakka'nın özgürleştirilmesi hamlesinin tamamlanmasına ramak kala böyle bir hain saldırının başka bir izahı yoktur.
Bizler Demokratik Toplum Kongresi olarak; halkımıza karşı yürütülen bu saldırıları kabul etmediğimizi belirtir, bu saldırıyı gerçekleştiren faşist-soykırımcı tutumu kınadığımızı belirtmek isteriz. Ayrıca yıllardır devam eden bu faşist-soykırımcı saldırılar karşısında bütün Kürdistanlıları ve dostlarını, birlik olma, örgütlenme ve mücadele etmeye ve herkesin bu saldırıları protesto etmeye çağırıyoruz.”
YILDIZ: SALDIRI TÜRKİYE’NİN ÇELİŞKİLERİ SONUCUDUR
Saldırıyı değerlendiren DBP Eş Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Salih Yıldız ve DBP Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Mehmet Şirin Tunç, saldırının Kürt kazanımlarına dönük olduğunu ve bu saldırılardan sonuç alınmayacağını belirterek, Federe Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesut Barzani’ye içinde bulunduğu yanlıştan bir an önce dönüp, tepkisini ortaya koymaya çağırdı.
Türkiye’de yapılan referandumun meşruluğunun tartışıldığı bir dönemde hükümetin bunun üzerinde düşünmesi gerekirken, Rojava ve Şengal’e saldırılmasının Türkiye’nin içinde bulunduğu çelişkinin de bir sonucu olduğunun altını çizen Yıldız, Kürt halkına yapılan bu saldırının Türkiye’nin çıkarlarına hizmet etmeyeceği gibi, bölgesel ve uluslararası alanda büyük sıkıntılara yol açacağını da söyledi.
“Türkiye içinde yaşadıkları çelişkileri, krizlerin görülmemesi için ve en önemlisi üzerini örtmek için dikkatleri bu operasyonla başka yöne çekiyor” diyen Yıldız, “Referandumda yaşadığı yenilgiyi de unutturmak istiyor. ‘Kürtler nerede olursa olsun saldırırım’ mantığı hiçbir şekilde başarı sağlamayacak. Çözüm Kürde saldırmak değil, onunla ittifak kurmaktan geçiyor” değerlendirmesinde bulundu.
‘BARZANİ BİR AN ÖNCE YANLIŞTAN DÖNMELİ’
KDP ve Barzani’nin tavrını net bir şekilde ortaya koyması gerektiğini belirten Yıldız, “Barzani referandum öncesinde de yanlış yaptı. Şimdi de bence çok geç kaldı. Bu yanlışı Kürt halkı görüyor. Biz hala Barzani’nin bu yanlıştan dönmesini bekliyoruz. Kürt ulusal birliği de burada çok önemlidir. Birlik sağlanmadığı sürece Kürtler nerede olursa olsun hedeftedir. Onun için Barzani’de kendini güçlü sanmasın. Yarın o da hedef olur. Kürtler oldu mu görüyoruz herkes saldırıyor” dedi.
Bu saldırıya karşı Kürt halkının demokratik tepkisini ortaya koyması gerektiğini vurgulayan Yıldız, “Gün birlik olma, dayanışma günüdür” dedi.
TUNÇ: KÜRT HALKININ KAZANIMLARINA DÖNÜKTÜR
Şengal ve Derik’e yönelik hava saldırılarını şiddetle kınadıklarını belirten DBP Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Mehmet Şirin Tunç, saldırıyı Türkiye’nin Kürt kazanımlarına dönük saldırılarının devamı olarak değerlendirdi. Türkiye’nin Kürt halkı ile dostluk ilişkileri için çabalaması gerektiği bir süreçte saldırıda bulunduğunu dile getiren Tunç, “Faşist zihniyetin bir saldırısı daha oldu. Kürt halkının kazanımlarının bombalanmaya çalışılıyor ama halkı bu saldırılar ile korkutamazlar” dedi.
‘HİÇBİR KÜRT BUNU KABUL ETMEYECEKTİR’
Şengal’e yönelik bombardıman ile Êzidi halkına dönük saldırıların devam ettiğine dikkat çeken Tunç, “Êzidî halkımıza dönük onlarca katliam ve zulüm uygulandı. Şengal Dağı, Êzidî halkı için kutsal değerdir. Şengal sadece Kürt halkının sorunu değildir, uluslararası sorundur. DAİŞ’in Şengal halkına yönelik katliamları tekrarlanmak isteniyor. Hiçbir Kürt bunu kabul etmeyecektir. Türkiye’nin Kürt düşmanlığına son vermesi gerekiyor. Türkiye’nin artık eskisi gibi hareket etmemesi gerekiyor. Kürt halkı ile dostluğunu inşa etmesi gerekiyor” çağrısında bulundu.
‘RAKKA VE TABQA’NIN ZAFERİ ENGELLENMEK İSTENİYOR’
Rojava’da DAİŞ saldırılarına yönelik Rakka ve Tabqa’da ciddi ilerleme kaydedildiğinin altını çizen Tunç, “Kürt halkının Rojava kazanımları, Türkiye’yi olumsuz yönde etkiliyor. YPG ve YPJ’nin Rakka ve Tabqa’da zafere ulaşmasının önünü kesmek amaçlanıyor. Türkiye’de yaşanan çelişkileri ortadan kaldırmak için YPG ve YPJ’nin olduğu alanlara saldırılar düzenleniyor. Türkiye’nin Kürt halkının kardeşliğinin esas almalı. Aksine gittikçe boğulmaya gidecektir” diye konuştu.
Kürt halkının Şengal ve Derik’e yönelik saldırılara karşı sessiz kalmaması çağrısında bulunan Tunç, “Kürt her yerde Kürt’tür, saldırılara karşı birlik için mücadele etmelidir. Başta KDP olmak üzere, Kürt Ulusal Birliği inşası için bir araya gelmelidir. KDP, ilişkilerini Kürt esası üzerine kurmalıdır. Kişisel ve ailevi ilişkiler üzerinden hareket etmemeli ve Kürt halkının birliğini esas almalıdır” uyarısında bulundu.
YILDIRIM: BU POLİTİKA TÜRKİYE’YE KAYBETTİRİYOR
HDP de Türkiye’nin Rojava ve Şengal’e dönük saldırılarına sert tepki gösterdi. HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, Türkiye’nin içeride çözüm sürecini bitirme, Ortadoğu’da da Rojava’ya karşı politikasını değiştirmeye başladığı andan itibaren büyük kaybetmeye başladığını söyledi.
Yıldırım yapılan saldırının da bu gidişatın sonucu olduğuna işaret ederek, “Türkiye bu gidişatı başlattıktan sonra ekonomik, sosyal, siyasal olarak büyük kaybetmeye başladı. Bu süreç toparlanmalıydı. Önceki gün meclis genel kurulunda da ifade ettik sayın Cumhurbaşkanına. Eğer bu gidişatı kendileri açısından iyi görüyorlarsa buyursunlar devam ettiler. Ama hepimiz biliyoruz ki, içeride çözüm süreci, Ortadoğu bölgesinde de Rojava ile ilişkiler bitirildikten sonra Türkiye itibar kaybına uğradı. Uluslararası toplum nezdinde de bu itibar kaybı devam etmektedir. Milliyetçilik ve militarizm üzerinden iktidarın başvurduğu bu yolun faturasını 80 milyon insan ödüyor” diye konuştu.
Yaşananların ülkeyi bölünmeye ve kopuşa götürdüğünün altını çizen Yıldırım, bölgede statü ve ilişkilerin yeniden ele alınmaya başlandığını ve Türkiye’nin Suriyelileşmesi, Tunuslaşması, Mısırlaşması gibi bir risk ile karşı karşıya geldiğini söyledi. Yıldırım, barışçıl politikalarla buna engel olmaya çalıştıklarını belirterek, yapılanları eleştirdi. Yıldırım, saldırının sadece Kürtlere yönelik olmadığını da dil getirerek şunları söyledi:
‘SALDIRI IŞİD İLE MÜCADELEYE KARŞI YAPILDI’
“Ama dün akşam özellikle Rojava’ya yönelik saldırı ile bu toplum daha fazla bölünmeye ve bölgenin yeniden şekillendiği bir dönemde bunun Türkiye’ye negatif yansıma sonucunu beraberinde getiriyor. Siyasi iktidar buna zemin sunuyor. Bugünden sonra Rojava’ya yönelik geliştirilen bu saldırı Kürtlerin ve onun örgütlü gücünün sorunu değildir. Bir yönüyle de bu koalisyon güçlerinin, Ortadoğu’da IŞİD barbarizmine yönelik mücadele yürüten en önemli aktör olan Kürtlere yönelik bu saldırı ve yönelim koalisyon güçlerine yönelik bir saldırı ve yönelimdir. Koalisyonun bu anlamsız saldırıların durdurulması konusunda ciddi uyarılar gelebileceğini düşünüyorum. Kısa bir süre içerisinde koalisyon güçleri ile NATO ile Türkiye arasında böyle bir görüşme trafiğinin yaşanacağını düşünüyorum.”
‘ULUSLARARASI HUKUKUN YAPTIRIMI AĞIR OLUR’
Yıldırım, saldırının Türkiye ile ilgili Avrupa Parlamentosu’nda yapılacak olan oturuma denk gelmesini de, “Eğer güç gösterisi şeklinde bir ucuz yaklaşım üzerinden bunu yapılıyorsa çok büyük yanılıyorlar” dedi ve şöyle sürdürdü: “Çünkü kendi siyasetindeki etkisiz muhalefet genel başkanına yönelik posta koymaya benzemez bu işler. Avrupa Birliği, iç siyasette kullandığınız dili kendilerine karşı kullanmanız halinde bunu yiyip yutacak bir birlik değildir. Uluslararası bir diplomatik onuru ve itibarı önceleyen bir birliktir. Bu Türkiye AB ilişkilerinde ciddi sorunlar yaratacaktır ki siyasi iktidarın bunu yapma hakkı yoktur. Türkiye’nin kendisi ilişkin tehditlere ilişkin Suriye tezkeresi çıkardı. Ancak Rojava’da bir radyo binasına yönelik saldırı kendisine yönelik bir tehditlere karşı bir saldırı olarak kabul edilemez. Bu uluslararası hukukun ve başka bir ülkenin egemenlik haklarının ihlali anlamına gelir ki, uluslararası hukuk anlamında da yaptırımı ağırdır. Şengal’e yönelik saldırıların ‘dış tehdit ile’ şekillendirilmesinin kabul edilir bir tarafı yoktur. Bu da Irak’ın ulusal güvenliğine yönelik yapılan bir saldırıdır.”
TJA: SALDIRI KÜRT DÜŞMANLIĞININ GÖSTERGESİ
Tevgera Jinên Azad (TJA) da yazılı açıklama yaptı. Saldırının Rojava ve Şengal’de DAİŞ’e karşı kazanılan zafere ve Kürtlerin özgürlük mücadelesine dönük olduğuna dikkat çekilen açıklama şöyle:
“Türk devletinin Rojava ve Şengal’i hedef alması tesadüfi değildir. Şengal’de kadınlar ve Êzidî halkı DAİŞ ve gericiliğe karşı kendi demokratik sistemini kurarak direnişin sembolü olmuştur. Tarih boyunca katliamlara uğrayan Êzidî halkına tekrar katliam dayatarak Êzidî halkının ortaya çıkardığı demokratik iradeyi hedef almıştır.
Referandumda sandıklara yaptıkları darbe ile tek adam rejimini tesis etmeye çalışan Erdoğan ve AKP-MHP ittifakı; ‘Türk tipi’ başkanlık rejiminin bütün Ortadoğu halkları için kan ve savaş olduğunu dün akşam gerçekleştirdiği hava saldırısıyla bir kez daha ispat etmiş oldu.
AKP-MHP faşist ittifakının dün gece gerçekleştirdiği bu hava saldırısı, Ortadoğu’da halkların sistemi olan demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü toplum inşasına karşı düşmanlığının göstergesidir. Bu saldırılarının en temel hedefi YPG öncülüğünde DAİŞ’e vurulacak son darbe olarak nitelenen Rakka operasyonuna karşı çetelerle kurulan ittifakın ilanıdır.
Kürt düşmanlığı üzerine geliştirilen bu hava saldırıları DAİŞ, AKP, MHP ve diğer bütün işbirlikçi gericiliğin Ortadoğu’da aslında çok zayıf olduğunu, demokratik özerklik sistemini hayata geçiren halklardan ne kadar korktuklarını göstermektedir.
Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın geliştirdiği demokratik özerklik projesine en fazla ihtiyaç duyulan bir dönemdeyiz. Bugün; bütün Kürt güçlerinin bu saldırıya karşı çıkarak ulusal kongre etrafında bir araya gelme günüdür. Bugüne kadar büyük bedeller ödeyerek elde edilen Kürtlerin tüm kazanımlarının yükseltilerek güçlendirilmesinin en önemli dayanağı Kürtlerin ulusal birlik etrafında bir araya gelmesidir.
KDP’nin AKP devletiyle kurduğu bu uğursuz ittifak Güney halkı olmak üzere tüm Kürtlere ağır bedeller ödetmektedir. KDP bir an önce bu uğursuz ittifaktan vazgeçmelidir.
Başta kadınlar olmak üzere çağrımızdır; tüm Kürt halkı, demokratik güçler, aydınlar ve sivil toplum örgütleri bu saldırıları kabul etmemeli ve en güçlü şekilde tepki göstermelidir.”