HABER MERKEZİ - Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, Türkiye ile ilgili kararını verdi. 45’e karşı 113 oyla, Türkiye’nin yeniden denetim sürecine alınması kabul edildi. Bu geriye dönüş kararıyla Türkiye Avrupa tarihine geçti.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'ndeki (AKPM), "Türkiye'de Demokratik Kurumların İşleyişi" konulu oturumun sonundaki oylamada, Türkiye'nin 2004 yılında çıktığı denetim sürecine geri dönmesini öngören tasarıyı onayladı. Böylece Türkiye, 1996'da girdiği ve 2004'te çıktığı siyasi denetim sürecine yeniden alındı. Karar, 45'e karşı 113 oyla kabul edildi, 12 parlamenter ise çekimser kaldı.
Yapılan oylamada, HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü ve HDP İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu "karşı oy" kullanırken, CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, MHP Ankara Milletvekili Zühal Topcu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, CHP İstanbul Milletvekili İlhan Kesici ve AKP İstanbul Milletvekili Markar Esayan "lehte" oy kullandı. Türkiyeli iki üye oturuma katılmadı.
"Lehte" oy kullanan diğer isimler şöyle: AK Parti Urfa Milletvekili Mehmet Kasım Gülpınar, AK Parti Osmaniye Milletvekili Suat Önal, CHP Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan, AK Parti Adıyaman Milletvekili Salih Fırat, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Türk Heyeti Başkanı ve AK Parti Adana Milletvekili Talip Küçükcan, AK Parti İstanbul Milletvekili Erkan Kandemir, AK Parti Eskişehir Milletvekili Emine Nur Günay, AK Parti İstanbul Milletvekili Serap Yaşar, AK Parti Karabük Milletvekili Burhanettin Uysal.
KERESTECİOĞLU: ÜLKEMİZ İÇİN TEK YOL...
HDP Grub Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu'nun oturumda yaptığı konuşma şöyle:
“Öncelikle, bu önemli raporda büyük bir gayretle hazırlayan raportörlere teşekkür etmek istiyorum. Sanıyorum, diğer raportörlerden çok daha zor bir görev üstlendiler. Sonuçta, bugün Türk hükümetini eleştiren bir görüş bildirmek, Türk hükümet yetkililerinin hedefi olmak ve kendinize karşı bir karalama kampanyasının başlatılması anlamına geliyor. Aynı şey, bizimle bugün burada olan birçok meslektaşımızın başına geldi.
Türkiye, Avrupa Konseyi üyesi olduğu günden bugüne hiç bu kadar çok Meclisin gündeminde olmamıştı. Türkiye, uzun süredir Batı demokrasisini yerleştirmeye çalışan bir ülkeydi. Fakat özellikle son iki yıldır Türkiye artık o bildiğimiz ülke değil. Türkiye, en çok sayıda gazeteciyi hapishanede tutan ülke. Dahası, bütün medya araçlarını elinde bulunduran hükümet bu durumu bile haklı çıkmanın yollarını bulmaya çalışıyor.
Her şey seçim kazanmak ve Başkanlığa giden yolu açmak için 'savaşı' seçmeleriyle başladı. Yöneticiler, 7 Haziran'da seçimlerini kaybettikleri için 'barış yerine savaşı' tercih ettiler.
O günden sonra yöneticiler, 6 milyon oyu görmezden gelerek seçilmiş temsilcilerimizi tutukladılar. Bugüne kadar askeri darbeler tarafından defalarca gerçekleştirilen muhalefeti yok etme politikası, sivil ellerinde, olağanüstü hal altına, KHK’larla uygulamaya kondu.
Bugün Türkiye'de çoğunluk egemenliği demokrasi olarak dayatılıyor. Ancak demokrasilerde yargı ele geçirilemez, güçler ayrılığı göz ardı edilemez, ifade özgürlüğü terk edilemez, özgür medya imha edilemez, sivil toplum fethedilemez, demokratik değerlere dokunulamaz.
Dahası, bugün Türkiye’de Erdoğan'ı destekleyen bir çoğunluğun olduğunu iddia etmek de mümkün değil! Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Raporunda da belirtildiği gibi, hiç adil olmayan bir kampanya sürecinden ve çok ciddi biçimde şaibeli bir referandumdan sonra bile, Anayasa değişikliği Türkiye’de yalnızca yüzde 51 destek bulabildi.
Aslında, bugüne kadar Avrupa'nın askeri ve ticari konulardaki endişeleri ve mülteci antlaşmaları nedeniyle kendi sorumluluğunu yerine getirmemesi de, Türkiye vatandaşlarının daha ciddi insan hakları ihlallerine maruz kalmalarına ve yalnız hissetmelerine neden faktörlerden biridir.
Raporda da belirtildiği gibi, Türkiye vatandaşlarının haklarını despotik yönetime karşı korumak ve askeri darbelerin Türkiye'de bir daha yaşanmamasını sağlamak için Türkiye'deki gelişmelerin izlenmesi yoğunlaştırılmalı ve genişletilmelidir. İzleme prosedürünün Türkiye açısından yeniden açılması, Avrupa Konseyi'nin sevgili ülkemizin geleceğini korumak için görevini yerine getirmesinin tek yoludur.”
TÜRKİYE İLK OLDU
Öte yandan Türkiye, denetim sürecinden çıkarılıp bu sürece daha sonra yeniden dahil edilen ilk Avrupa ülkesi oldu.
SİYASİ DENETİM SÜRECİNDE OLAN ÜLKELER
Artık Türkiye'nin de dahil olduğu siyasi denetim sürecine tâbi bulunan diğer ülkeler şöyle: Arnavutluk, Ermenistan, Azerbaycan, Bosna Hersek, Gürcistan, Moldova, Rusya Federasyonu, Sırbistan ve Ukrayna.
KARAR SÜRECİNE NASIL GELİNDİ?
Karar tasarısı AKPM Türkiye raportörleri Estonyalı Marianne Mikko ve Norveçli Ingebjorg Godskesen tarafından hazırlandı.
Dün toplanan denetim komitesinde ele alınan raporda, Türkiye geçen yılki darbe girişiminden sonra ilan edilen ve üç kez uzatılan OHAL kapsamında alınan kararlar ve uygulamalar eleştirilmiş, Türkiye'de demokratik kurumların işleyişinin bozulduğu belirtilmişti.
Denetim Komitesi, Mart ayında yaptığı basın açıklamasında, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından OHAL ilan edilmesiyle birlikte Türkiye'de "demokratik kurumların işleyişinde ciddi bozulmalar" olduğu gerekçesiyle denetim sürecine alınması çağrısı yapmıştı.
AKPM'NİN DENETLEME GÖREVİ
AKPM, 1990'lı yıllarda oluşturulan "denetim süreci" üye ülkelerde demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) temel değerlerini tesis etmeyi amaçlıyor ve uygulanmasını denetliyor. 1996'da bu sürece dahil edilen Türkiye, yapılan yapısal değişiklikler ve düzenlemeler sonrası 2004'te süreçten çıkarılarak "denetim sonrası izleme sürecine" dahil edilmişti. Türkiye, 1949 yılında kurucu üye olarak AK'ye dahil olmuştu.
ANKARA'DAN İLK TEPKİ: BU BİR SİYASİ OPERASYONDUR
Karara ilişkin Ankara'dan ilk açıklama Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Bülent Gedikli'den geldi. Gedikli, "Bu bir siyasi operasyondur. Asıl denetime ihtiyacı olan AB ülkeleri" dedi.