10 Ekim davası avukatları: Emniyet amirleri dinlensin

ANKARA - 10 Ekim davasında müşteki avukatları, bombalı saldırıyı yapanların Antep bağlantıları üzerinde durarak, saldırı istihbaratına rağmen gerekli tedbirleri almayan ve bilgilendirmeleri yapmayan tüm emniyet amirlerinin dinlenmesini talep etti.

10 Ekim katliamının 3’üncü duruşması 2’inci gününde Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam etti. Müşteki avukatların talebi üzerine miting tertip komitesinin dinlenmesinin ardından verilen aradan sonra müşteki avukatları söz aldı.

Müşteki avukatlarından Ziynet Özçelik, daha önce Ankara Emniyetine ve TEM Şube Müdürlüğüne gelen istihbarata rağmen tertip komitesine böyle bir istihbaratın olduğu yönünde bilgi verilmediğini, dolayısıyla polisin bir güvenlik önlemi almadığını söyledi.

‘GÜVENLİK TEDBİRİ ORANTISIZLIĞI VAR’

Dönemin Başbakanının Keçiören ilçesinde yaptığı açık hava toplantısına 24 ambulans, 6 hastane ile 146 hekim görevlendirildiği bilgisini paylaşan Özçelik, 10 Ekim’de sadece 2 tane ambulansın görev aldığını ifade etti. Özçelik, şunları söyledi: “Bu kadar ihbarın olduğu bir yerde, üstelik bombaların arttığı bir dönemde, ihbarların olduğu bir dönemde bir orantısızlık var. Üstelik güvenlik arama kararı alınmış mahkemeden, ancak ne hikmetse bu aramlar yapılmadığı gibi gece 9-12 arasındaki aramalar bile uygulanmamış.”

‘EMNİYET GÖREVLİLERİ DİNLENSİN’ TALEBİ

Avukat Özçelik, maddi gerçeğe ulaşmak için Emniyet Müdürü Kadri Kartal, Emniyet Müdür Yardımcısı Cihangir Özsoy, Terörle Mücadele Şube Amiri, Koordine eden Müdür Yardımcısı Cemal Dalkılıç, mitingden sorumlu Güvenlik Şube Müdürü Adem Arslanoğlu ve tanık beyanlarında geçen Güvenlik Şube Müdür Yardımcısı Mukadder Karyiyen’in dinlenmesi gerektiğini söyledi.

‘KATLİAMI YAŞAMIŞ BAZI AİLELER TUTUKLU’

Avukat Deniz Özbilgin ise, 10 Ekim patlaması sonrasında katliamda yaralananların büyük bir baskı altında tutulduğuna dikkat çekerek, bazı ailelerin tutuklu olduğunu ifade etti. Özbilgin, kendilerinin de hukuksal olarak büyük bir baskı altında tutulduğuna dikkat çekerek, “Eğer Cumhurbaşkanına faşist demek, bu mahkemede müşteki ifadelerinde suç olarak görülüyorsa, biz burada kamusal sorumluluktan bahsedemeyiz. Kamusal sorumluluğun olmadığı ön kabulüyle davranıldığını görüyoruz” şeklinde konuştu.

‘ASIL AMAÇ TAŞERON YAPININ ARDINDAKİ SİYASAL GÜCÜN GİZLENMESİ’

Avukat Tugay Bek de, yargılanan sanıkların en yüksek cezayı almaları dahi sınırlı sanıklarla yapılan yargılamanın Türkiye halkını tatmin etmeyeceğine vurgu yaptı. Bek, yargılamanın özellikle Antep ayağının son derece önemli bulduklarını ifade ederek, 17 Mayıs 2015’te Adana ve Mersin’deki HDP binalarında bomba patlamasıyla bağlantılı Savaş Yıldız’ın DAİŞ ile bağlantısının bilindiği halde halen dosyasında gizlilik kararının olduğunu söyledi. Bek, gizlilik kararıyla asıl amacın terör örgütünün tüm bağlantılarıyla ortaya çıkarmak olmadığını, taşeron yapının ardındaki siyasal gücün gizlenmesi ve kamuoyunda tartışılmasının önüne geçilmek istendiğini ifade etti.

‘SORUŞTURMALAR LAYIĞIYLA YAPILSAYDI YİTİRDİKLERİMİZ HAYATTA OLACAKTI’

5 Haziran Diyarbakır patlaması faillerinin de yine Antep'ten çıktığına dikkat çeken Bek, o dosyada da gizlilik kararı olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti: “Gaziantep Emniyet Müdürlüğü'nde 3 polis memurunun hayatını kaybettiği patlama ve yine Gaziantep'te bir düğünde 56 kişinin yaşamını yitirdiği bombalı saldırıda yitirdiklerimiz, tüm soruşturmalar layığıyla yapılmış olsaydı şu anda hayatta olacaktı. Bizler bu dosyalardaki tüm bağlantıların birlikte ele alınması gerektiğini düşünüyoruz. Bu, dava dosyalarının birleştirilmesini istediğimiz anlamına gelmiyor. Ama 10 Ekim öncesi ve sonrası tüm bu davaların dosyaları Antep'ten alınıp buraya getirilmelidir.”

SERBEST BIRAKILAN BAKHOURİ BELÇİKA’DA 30 İNSANI ÖLDÜRDÜ

Avukat Kazım Bayraktar ise, kendi çabalarıyla bu aşamaya gelen dava dosyasında daha önce gizlilik kararı verilerek soruşturmanın engellendiğini ve kendilerinin araştırma yapılmasının önüne geçildiğini söyledi. Bayraktar, gözaltına alınan DAİŞ üyesi İbrahim El Bakhouri’nin adli kontrol ve yurtdışı yasağı kararıyla serbest bırakıldığını, Bakhouri’nin yurtdışı yasağı olduğu halde sınır dışı edilebildiğini ve evinin aranmadığını bilgilerini paylaştı. Bayraktar, Bakhouri’nin daha sonra Brüksel Havalimanı'ndaki saldırıyı gerçekleştirerek, 30’dan fazla kişinin ölümüne sebep olduğunu hatırlattı.

Bayraktar’ın DAİŞ üyeleriyle ilgili verdiği bilgiler ise şöyle: “Samir adlı şüpheli de aynı durumda, sınır dışı ediliyor ancak evi yine aranmıyor. Samir ve İbrahim o dönemde otelde kalıyorlar Ne Antep'te kaldıkları otelin telefonu dinleniyor ne de odası aranıyor. Levent Kılıç, İbrahim Balı ile iletişim halinde. Bu kişiler arasındaki iletişim sebebiyle Antep'teki ilgili dosyaların da bir an önce getirilmesi gerekiyor. Levent Kılıç'ın kardeşiyle iletişimin dinlenmesinin tapeleri Ankara'ya gelmemiş. Ankara'dan bir savcı teknik takibin sonlandırılmasını talep ediyor. İbrahim Balı hakkında arama devam ederken teknik takip niye sonlandırılır?”

Avukatların konuşmalarından duruşma yarına ertelendi.

YARIN SANIKLAR KONUŞACAK

Duruşma çıkışı Ankara Adliyesi önünde açıklama yapıldı. 10 Ekim-Der Başkanı Mehtap Sakinci Coşgun, “Yarın müşteki avukatlarımız soruşturmanın genişletilmesi kapsamında taleplerini iletecekler. Yine tertip komitesi ifade verdi. Onlar da ihmaller ve tedbirlerin alınmaması noktasında gözlemlerini anlattı. Yarın sanıklar konuşacak. Duruşmamızı takip edenleri ve tüm kamuoyunu adalet için davaya çağırıyoruz” dedi.