ANKARA - Ankara katliamını organize ettiği iddia edilen Halil İbrahim Durgun'un eşi Esin Altıntuğ Durgun, eşinin konuşmaması için öldürülmüş olabileceğini belirterek, “Antep Emniyeti, eşimi bilerek yakalamadı. Belki de eşim çok şey biliyordu ve konuşmasını istemediler” dedi.
10 Ekim davasının 3’üncü duruşması Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam etti. Üç gün boyunca yoğun geçen duruşmada, 19 sanıkta salona getirildi. Avukatlar, aileler ve yaralılar salonda bulunurken, duruşma boyunca yurttaşlar ve STÖ'ler de duruşmayı takip etti.
Verilen aranın ardından duruşma, sanıkların savunmalarıyla devam etti.
BAĞDADİ’YE MEKTUP GÖNDERMEDİĞİNİ İDDİA ETTİ
Sanık Mehmedin Baraç, savunmasına başlamadan önce müşteki avukatlarına dönük konuştu. Baraç, “Sürekli benim Bağdadi’ye mektup gönderdiğim ifade ediliyor. Benim herhangi bir terör örgütü ile bir bağım yoktur. Avukatların da GBT’sine bakın benim de. Eğer benim bir suçum varsa beni idam edin” şeklinde konuştu. Müşteki avukatlarının yalan beyanlarda bulunduğunu iddia eden Baraç, İddianamede kendisine yönelik sahte kimlik taşıdığı iddiasının gerçek dışı olduğunu savundu. Telefonunda çıkan Arapça konuşmanın kendisine ait olmadığını kaydeden Baraç, Arapça bilmediğini söyledi. Baraç, ayrıca iddianamede geçen Kinston flaş belleğinde çıkan kod isimlerinin kendisiyle alakalı olmadığını savunan Baraç, epilepsi hastası olduğunu ifade ederek, daha önceki ifadelerini tekrarlayarak tahliyesini istedi.
Sanıklardan Nihat Ürkmez de, savunmasında ilk gün söylediği gibi herhangi bir örgütle bir ilişkisi bulunduğunda her türlü cezaya razı olduğunu fakat hiçbir suçu olmamasına rağmen aylardır tutuklu kaldığını iddia etti.
Müşteki yakınları, sanıkların savunmalarına zaman zaman tepki gösterdi.
SANIKLARDAN MÜŞTEKİLERE TAHRİK
Sanık Talha Güneş ise, avukatlara cevap vermediğini söyledi. “Arkamdakileri araştırma imkânım olsa kaç kişinin terör örgütü olduğu görülür” diyerek müştekilere tahriklerde bulunan sanık Güneş’e salonda tepki yükseldi. Bunun üzerine müştekiler, hâkime sürekli kendilerinin susturulduğunu ve sanıkların kendilerine hakaret ettiğini dile getirdi.
İbrahim Halil Alçay da, iddianamede kendisine yönelik örgütün finansmanı olduğuna dair suçlamaları kabul etmedi. Alçay, “Maddi delil olarak ortaya ne konulmuşsa hiç biri bende yok, neyle suçlandığım hakkında bana soru sorsunlar. Halil İbrahim Durgun ile bir araba alışverişim olduğu için buradayım” şeklinde kendini savundu.
Sanık Suphi Alpfidan da, masum olduğunu ileri sürerek tahliyesini istedi
Mahkemede, Antep'te polis operasyonu sırasında kendini patlattığı belirtilen Halil İbrahim Durgun'un eşi Esin Altıntuğ Durgun'un konuşmaları dikkat çekti.
10 Ekim Ankara katliamı sanıklarından Esin Altıntuğ Durgun, mahkemede verdiği ifadesinde bombacıları Ankara'ya getiren ve onlara patlayıcıları temin ettiği ifade edilen Halil İbrahim Durgun'un kendisini patlatmamış olabileceğini belirtti.
Altıntuğ, ifadesinde şunları belirtti:
"Antep Emniyeti, eşimi bilerek yakalamadı. Belki de eşim çok şey biliyordu ve konuşmasını istemediler. Eşim, polisler geldiğinde bizi bir odaya kapatıp kendisi başka bir odaya gitti. Önce bir silah sesi sonra patlama sesi duyduk. Patlamadan sonra biri 'Allah'ım bana yardım et' diyordu. Polisler de yaralanmamıştı. Eşim kendisini patlattı ise bu ses kimden geldi? Ayrıca öldükten sonra teşhis ettim. Yüzünde hiçbir yara yoktu. Omzuna kadar vücudunda sadece çenesinde kayma vardı. Cebindeki 172 TL bile parçalanmadan, kan izi olmadan bana iletildi."
Mahkeme başkanı ise Altıntuğ'un bu ifadelerinin ardından "Adli tıp raporlarını bu çelişkiler giderilsin diye istiyoruz" dedi.
GÖREVLİLERİN BİLGİSİNE BAŞVURULMASI TALEBİNE RET
Daha sonra taleplerini açıklayan iddia makamı, "Sanıklar hakkındaki kararın devamı ile infazı beklenmesi, haklarında yakalama kararı bulunan bir kısım sanıklar hakkındaki yakalama emirlerinin devamı ile infazlarının beklenmesi, haklarında kırmızı bülten çıkarılanlar hakkındaki müzakere cevaplarının beklenmesi, davada sanık olan Nihat Ürkmez yönünden dosyanın dava dosyası ile birleştirilmesine, diğer sanıkların dosya tefrik taleplerinin reddine, müşteki avukatların ev depo ve iş yerlerini gören MOBESE kayıtlarının temin edilmesi için Gaziantep il emniyet müdürlüğüne müzakere yazılmasına, katılan vekillerinin bir kısım kamu görevlilerinin tanık olarak dinlenmeleri talebinin reddine, bir kısım sanıklar üzerinden tüm araçların trafik tescil kayıtlarının temin edilmesi için emniyet gelen müdürlüğüne müzakere yazılmasına, kuvvetli suç şüphesinin varlığına dair mevcut delil durumu, delilerin tam olarak toplanamamış olması ve isnat edilen suçların katalog suçlar kapsamında bulunması, sanıkların kaçacakları ve saklanacakları nedeniyle tahliye taleplerinin reddi ile tutukluluk halinin devamına" ifadelerini kullandı.
Ardından mahkeme heyeti, 1 saatlik kararının aranın ardından kararını açıkladı.
KAMU GÖREVLİLERİNİN DİNLENMESİ TALEBİ DE REDDEDİLDİ
Mahkeme, müşteki avukatlarının ısrarla dile getirdiği kamu görevlilerinin dinlenmesi talebini reddetti. Mahkeme katliam günü canlı bombaları taşıyan taksicilerin dinlenmesine karar verdi.
Mahkeme heyeti, Antep'te kendini patlatmadığından şüphe edilen Halil İbrahim Durgun ve diğer DAİŞ üyelerinin de ayrıntılı otopsi raporunu talep etti. Ayrıca mahkeme heyeti, kırmızı bültenle aranan sabıkalı müzekkere cevaplarının beklenmesi, dijital materyallerin bilirkişi tarafından bitirilen raporlarının gelecek duruşmaya hazır tutulmasının istenmesi, sanıkların HTS kayıtları konusunda bilirkişi raporlarının beklenmesine de karar verdi.
Mahkeme, duruşmayı 10-11 Temmuz 2017 tarihlerine erteledi.