RAKKA - QSD’nin Tabqa operasyonu sürerken, DAİŞ'ten kaçan 100 bin kişi Eyn İsa'ya ulaştırıldı. Sınır kapılarının kapalı olması ve insani yardım kuruluşlarının duyarsızlığı göçzedeleri zorluyor. Şu ana kadar çoğu çocuk 36 kişi toz fırtınaları ve sütsüzlükten yaşamını yitirirken, şimdi de akrep tehlikesi baş gösterdi.
Demokratik Suriye Güçleri’nin (QSD) Tabqa operasyonu, şiddetli çatışmalarla devam ediyor. Kent merkezinin hemen hemen tamamının kurtarıldığı operasyonda, sivil yurttaşlar bulundukları alan güvenli hale getirilene kadar daha önce kurtarılmış güvenli yerlere ulaştırılıyor.
‘MUSUL VE TÜRKİYE’YE VAR KUZEY SURİYE’YE YOK’
Savaşçılar DAİŞ’ten kurtardıkları alanları daha güvenli hale getirmekle uğraşırken, yerlerinden olan sivil yurttaşlarla da QSD, Demokratik Suriye Meclisi ve Rakka Sivil Meclisi ilgileniyor. Gerek Musul operasyonu nedeniyle Irak hükümetine, gerekse de mültecilerin göç ettiği Türkiye’ye insani yardımlar konusunda cömert davranan uluslararası insani yardım kuruluşları ve ülkeler, söz konusu Suriye’nin kuzeyi ve Rojava olunca eli sıkı davranıyor.
Türkiye ve Federal Kürdistan Hükümeti’nin sınır kapılarını kapattığı, ambargo altında insanların kendi güçleriyle yaşamlarını idame ettiği Rojavalılar ise, her şeyini yerlerinden olan yurttaşlarla paylaşmaya çalışıyor.
100 BİN KİŞİ GÜVENLİ BÖLGELERE GÖÇTÜ
Bölgede çalışma yürüten yetkililerin paylaştığı bilgilere göre, Tabqa operasyonu boyunca yaklaşık 100 bin yurttaş çatışmalar nedeniyle daha güvenli bölgelere ulaştırıldı. Çoğunluğunu kalabalık nüfusa sahip Keramê, Cirniye ve civar köylerden olan yurttaşlardan 60 bin dolayında kişinin Eyn İsa’ya nakledildiği belirtiliyor. Bunlardan da 50 bin civarında yurttaşın, daha önce DAİŞ’in toprak kaybetmesi nedeniyle DAİŞ’in kontrolündeki Rakka ve Tabqa’ya göç ettikleri ve tekrar Minbic, Bab ve Ezez gibi alanlara dönmek istemeleri üzerine dönüşlerinin sağlandığı ifade ediliyor.
‘QSD'LİLER AZIKLARINI GÖÇZEDELERLE PAYLAŞIYOR’
Yetkililer, kendi imkanlarıyla çatışma alanından kurtarılan yurttaşların ihtiyaçlarını gidermeye çalıştıklarını ancak zorlandıklarını belirtiyor. Birçok yerde cephede savaşan QSD savaşçılarının azıklarını göçzedelerle paylaşmak zorunda kaldığını belirten yetkililer, mevsim koşullarının da kendilerini zorladığını söylüyor.
‘BEBEKLER SÜT OLMADIĞI İÇİN ÖLÜYOR’
Zaman zaman meydana gelen toz fırtınalarının da hem çalışmalarını, hem de göç edenlerin yaşamını olumsuz etkilediğini belirten yetkililer, Fırat Nehri’nin kuzey yakasında şu ana kadar 36 yurttaşın toz fırtınaları ve açlık gibi nedenlerden dolayı yaşamını yitirdiğini aktardı. Tabqa’da Fırat Nehri’nin güney yakasında da çok sayıda bebeğin süt olmadığından yaşamını yitirdiği bilgisine ulaştıklarını ifade eden yetkililer; Kobanê’deki tüm sütleri satın alıp alana götürmelerine rağmen yetiştiremediklerini belirtiyor.
YARDIMLAR SEMBOLİK KALIYOR
Tüm imkansızlıklara rağmen gece gündüz demeden yurttaşların temel yaşam ihtiyaçlarını giderme arayışı ve çabasında olduklarını söyleyen yetkililer; uluslararası insani kuruluşların ciddi bir destek sunmadıkları, yaptıkları yardımların da sembolik kaldığını dile getiriyor. Bölgeyi yakından takip edenler, uluslararası insani kuruluşların bilinçli bir şekilde gerekli yardımda bulunmadığını, böylelikle halkın QSD ve Demokratik Suriye Meclisi’ne karşı tepkilenmesini sağlamaya çalıştığını belirtiyor.
‘ŞİMDİ DE AKREP TEHLİKESİ BAŞLIYOR’
Havaların ısınmasıyla birlikte mültecileri başka sorunların da beklediği belirtilirken, bunların başında gelen en önemli tehlikenin de akrep yoğunluğu olduğu söyleniyor. Özellikle Keramê bölgesinin akrep yoğunluğuyla bilinen bir yer olduğunu belirten yetkililer, mülteciler için kalabilecekleri alternatif alanlar yaratılmazsa, ciddi tehlikelerle karşı karşıya kalabileceklerini söylüyor.
Kurtarılmış ve çatışma bölgelerinden uzak köylere dönüşlerin sağlanması isteniyor ancak bölge mayınlı olduğu için bu mümkün olmuyor. QSD yoğun bir çatışma içinde olduğu için anti mayın ekipleri ancak çatışma bölgelerindeki mayınları temizlemeye yetişirken, uluslararası mayın temizleme örgütlerinin de kurtarılmış köylerde yardıma yanaşmadığı ifade ediliyor. Uluslararası mayın temizleme örgütlerinin zaman zaman zorlayıcı olduğunu belirten sivil meclis yetkilileri, “Kendilerinden köylerin mayınlardan temizlenmesini istediğimizde; hayati öneme sahip yerleri temizleyeceklerini söylüyorlar. ‘Gidin mayını bulun tüm detayları öğrenin sonra değerlendiririz’ diyorlar. Zaten yurttaş bunların tamamını yapabilirse mayını da imha eder” diyerek tepki gösteriyor.
‘ULUSLARARASI MAYIN TEMİZLEME ÖRGÜTLERİ KÖYLERİ TEMİZLEMİYOR’
Bazı köylerde dönmek isteyen yurttaşlar, patlayan mayınlar sonucu yaşamını yitiriyor. Galta köyünde patlama sonucu bir yurttaş yaşamını yitirirken, Xinêz köyünde 2, Zir köyünde de 2 kız çocuğu DAİŞ’in döşediği mayınlar sonucu canından oldu. Yetkililer, un, mazot, kuru gıda, sağlık ve temizlik malzemeleri, giyim gibi birçok ihtiyacı karşılamak için şartlarını zorlayacaklarını; ancak uluslararası örgütlerin de kendilerini yalnız bırakmamaları gerektiğini belirtiyor.