Suruç davası avukatları: Tüm failler yargılanana kadar mücadeleye devam

URFA - Suruç katliamı davası avukatları, davanın ciddiyetinin anlaşılmadığını ifade ederek, “Bu katliamda sorumluluğu olan devlet yetkilileri başta olmak üzere, tüm failler yargılanana kadar mücadeleye devam edeceğiz” dedi.

Kobanê’nin yeniden inşası için Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) öncülüğünde bir araya gelen gençlere yönelik Urfa'nın Suruç ilçesi Amara Kültür Merkezi’nde DAİŞ üyesi Abdurrahman Alagöz’ün canlı bomba saldırısına ilişkin açılan davanın ilk duruşmasında müştekileri savunan avukatlar duruşmayı anlattı.

33 gencin yaşamını yitirdiği, 100’ü aşkın kişinin yaralandığı davada 3 sanık bulunduğunu; ancak davanın ilk duruşmasının sanıksız olarak görülüp, duruşmanın 14 Temmuz'a ertelendiğini kaydeden avukatlar, kendilerini uzun ve zorlu bir sürecin beklediğini, kararlı bir şekilde adalet arayışlarının devam edeceğini ifade etti.

‘DİYARBAKIR SORUŞTURULSAYDI SURUÇ VE ANKARA YAŞANMAZDI’

Diyarbakır’dan Suruç’a, Suruç’tan Ankara katliamına kadar etkin bir soruşturma yürütülmediği için katliamların peş peşe geldiğinin altını çizen dava avukatı Gülhan Kaya, Ankara katliamından sonra dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun, “Biz çok etkili soruşturmalar yürütüyoruz. Failleri bulacağız. Bakın Suruç canlı bombacısını da yargıya teslim ettik" cümlelerini hatırlatarak, "Aynı anlayış bugün de devam ediyor. Davutoğlu’nun bu yaklaşımı yetkililerin bu katliamlar ile nasıl ilgilendiğinin en temel göstergelerinden birisiydi” dedi.

'CİDDİYETİ KAVARANAMADI'

Suruç katliamı davasının ciddiyetinin kavranamadığına dikkat çeken Kaya, devamında şunları belirtti: “Duruşma Saat 09.05’e verilmişti, ancak duruşma saat 15.30’da başladı. Aileler kampüsün önünde saatlerce beklemek zorunda kaldı. Oturup bekleyecekleri yer yoktu. Bu yaklaşımı mağdur taraflarını cezalandırma yöntemlerinden birisi olarak düşünüyoruz. Mahkeme heyeti ne yazık ki Suruç katliamı gibi bir davayı takip ettiğinin çok farkında olan, bu ciddiyette yaklaşan bir mahkeme değil. Bu ciddiyetle yaklaşmış olsaydı, bunca müştekisi olan, bunca mağduru ve tarafı olan, bir dosya için tek bir gün vermezdi.” Suruç katliamı duruşmasının Ankara katliamı duruşmasının son gününe denk geldiğini belirten Kaya, “Mahkeme heyeti, Yakup Şahin'i mahkemeye getirilebilecek olan tek sanık olmasına rağmen, Ankara katliamının duruşma gününü sorma gereği bile duymamıştır” ifadelerini kullandı.

‘YAKALAMA KARARI GEÇ DE OLSA OLUMLUDUR’

Mahkeme heyetinin ilk duruşmada geç de olsa Yakup Şahin hakkında yakalama kararı vermesinin olumlu olduğunu belirten Kaya, “Zaten olması gereken bir durumdur. Çok özel bir karar verdiğini düşünmüyoruz. Kendi yaptıkları hukuksuzluğu bir nebze olsun düzelttiklerini düşünüyoruz. Çünkü onlar bakımından çok geç kalmış bir karardı. İlk dosya ellerine geldiğinde savcının yapamadığını kendileri yapabilecek durumdalardı. Fakat yapmamışlardı. Bu karar ile bunu düzeltmiş oldular” diye konuştu.

'MİT TIRLARINDAKİ GİBİ SİLAH DEĞİL OYUNCAKTI'

Savcının SGDF Eşbaşkanı Ceren Çoban’ın yaptığı konuşma metni hakkındaki suç duyurusu talebini kabul eden mahkeme heyetine tepki gösteren Kaya, iddianamede de SGDF’nin Suruç’ta bulunmasının yasadışı bir durum gibi yansıtılmaya çalışıldığını vurguladı. Kaya, devamında şunları belirtti: “İddianame, sanki o etrafa saçılan oyuncaklar yardım malzemeleri değil de, MİT TIR’ları ile taşınan silahlarmış gibi davranarak, SGDF’nin orda olmasını yasadışı ilan etmeye çalışmıştı. Biz iddianamede olduğu gibi, aynı algının bu duruşma savcısında ve heyetinde de olduğunu düşünüyoruz. 21 aydır katliam sorumlularının yakalanması için hiçbir çaba harcamayan yargı makamları, söz konusu Cumhurbaşkanı ve devlet yetkilileri olduğunda nasıl da hızlı bir şekilde hemen suç duyurusunda bulunulduğunu bir kez daha görmüş olduk.”

‘BİZ BİTTİ DEMEYENE KADAR BİTMEYECEK’

Bundan önce verdikleri adalet arayışı mücadelesinin daha güçlü bir şeklide devam edeceğini belirten Kaya, “Bundan sonra bizi çok uzun ve zorlu bir süreç bekliyor. Yılarca sürecek davalar bunlar. Bu davaları Sivas, Roboski ve Hrant Dink davasından biliyoruz. Dolayısıyla adalet mücadelemiz devam edecektir. Bu katliamda sorumluluğu olan devlet yetkililerinden başlamak üzere tüm failler yargılanana kadar mücadeleye devam edeceğiz. Biz biliyoruz ki, bu memlekette adalet arayışı çok zordur. Ancak biz adalet, özgürlük isteyenlerin mücadelesi bitmediği müddetçe, bu davalarında bitmeyeceği çok açıktır. Bu davalar biz bitti demeyene kadar bitmeyecek” diye konuştu.

‘SİYASİ KANI İLE HAREKET EDİLİYOR’

Bundan sonraki sürecin zor bir süreç olacağını belirten bir diğer dava avukatı Özlem Gümüştaş ise, mahkemenin ilk duruşmada verdiği kararların mahkemenin siyasi bir kanı ile hareket edeceğini gösterdiğini belirtti. Gümüştaş, mahkemenin müdahillik taleplerini reddetmesi kararı hakkında ise, “Bu kadar önemli bir dava karşısında yargı aynı soruşturma sürecindeki gibi özensizliğini sürdürmeye devam ediyor. Karar, katliamı kamuoyundan gizleme kararıdır. Kamuoyunu taraf etmeme kararıdır” dedi.

‘MÜCADELEMİZ DEVAM EDECEK’

“Karşımızda taleplerimizi dinlemeyen, taleplerimize siyasi kaskla yaklaşan bir mahkeme ile karşı karşıyayız. Halen katliamda yaşamını yitirenlerin herhangi bir ‘terör’ ile bağlantısının olup olmadığı sorgulamasını yapmakta olan bir mahkeme ile karşı karşıyayız. Aynı şekilde hukuki bütün taleplerimizi gerekçesiz reddeden bir mahkeme ile karşı karşıyız” diyen Gümüştaş, şöyle devam etti: “Bu tür durumlarda adalet mücadelesi zaten böyle düz bir yolda ilerlemez, zorlu yollardan ilerler, buna benzer bütün davalar böyle olmuştur. O yüzden adalet mücadelemizi hem mahkeme salonunda, hem de sokakta sürdürmeye devam edeceğiz. Sadece DAİŞ üyelerinin değil, bu katliama göz yuman bütün faillerin yargılanmasını sağlayana kadar mücadelemiz devam edecektir.”