DİYARBAKIR - Çözüm sürecinde yürütülen soruşturma kapsamında Kent Meclisi’nde yer aldığı iddiasıyla tutuklanan MEYA-DER Eşbaşkanı Ayşe Dicle hakkında 20 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2013 yılında yürüttüğü soruşturma kapsamında “İl Kent Meclisi içinde faaliyet yürüttükleri” iddiasıyla 15 Mart’ta tutuklanan Diyarbakır Mezopotamya Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma, Dayanışma ve Kültür Derneği (MEYA-DER) Eşbaşkanı Ayşe Dicle ile tutuksuz yargılanan Abdullah Akdemir ve Kayapınar Belediyesi DBP’li meclis üyesi Abdulselam Demirkıran hakkındaki iddianame hazırladı. Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen 88 sayfalık iddianamede, “Örgüte üye olma” ve “Örgüt propagandası yapma” ile suçlanan Dicle’nin 8,5 yıldan 20 yıla kadar, Akdemir ve Demirkıran’ın ise 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis ile cezalandırılması isteniyor.
İddianamenin başlangıç bölümünde PKK, KCK, DTK ve Kent Meclislerinin kuruluşu, yapısı ve işleyişi hakkında bilgi ve değerlendirmelere, bu konudaki gizli tanık ifadelerine, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın görüşme notlarına yer verildi. Çözüm sürecinin başladığı 2013 yılında başlatılan soruşturma kapsamında Dicle, Akdemir ve Demirkıran’ın telefonları mahkeme kararıyla dinlendiği öğrenilirken, iddianamede bu dönemde katıldıkları eylem ve etkinlikler nedeniyle suçlanıyor.
SEÇİM NOTLARI ‘YASADIŞI ÖRGÜT FAALİYETİ’ OLDU!
Akdemir’in çatışmalarda yaşamını yitiren PKK’liler için Lice’nin Birlik (Çeme Alika) köyünde yapılan “Şehit Harun Şehitliği”nin açılışına ve Lice’ye bağlı Ziyaret (Fis) köyünde 2013 yılında kutlanan PKK’nin kuruluş yıldönümü etkinliğine katılması “örgüt faaliyeti” olarak gösterildi. Akdemir’in bu etkinliklere katılmasının “hayatın olağan akışına aykırı” olduğunu savunan savcı, Akdemir’in dinlenen telefon görüşmesinde geçen “Valla Lice’ye köye gitmişiz” sözleri ile cep telefon sinyal bilgilerinin Ziyaret (Fis) köyünden gelmesini birlikte değerlendirildiğinde “örgüt çağrısı ve talimatı” ile etkinliklere katıldığını ileri sürdü.
İddianamenin devamında , “Kadife” isimli gizli tanığın Mayıs 2013’de şüpheliler hakkında polise verdiği ifadeye yer verildi. Abdulselam Demirkıran’ın DBP’nin 2014 yılanda yapılan yerel seçim çalışmalarına ilişkin tuttuğu notların bulunduğu not defterini ve DBP düzenleyeceği miting bildiri dağıtmasını suç delili olarak gösteren savcı, “Not defteri sahibinin PKK/KCK adına sorumlu düzeyde faaliyet yürüten şahıslardan olduğu değerlendirilmiştir” iddiasında bulundu. Demirkıran’ın “kent meclisinde ekonomik alan sorumlu olarak faaliyet yürüttüğünü” savunan savcı, bu iddianamesi not defterine ve gizli tanık ifadesine dayandırdı.
AİLE İÇİ ŞİDDETİ ÇÖZMEK ‘ÖRGÜT FAALİYETİ’ OLARAK GÖSTERİLDİ
Savcı, N.Ş. isimli kadının aile içi şiddete maruz kalan bir kadının sorununun çözümü amacıyla Ceren Kadın Merkezi’ne götürülmesi için MEYA-DER Eşbaşkanı Ayşe Dicle ile yaptığı telefon görüşmesinde geçen “Ayşe buraya gel tamam. İle gel. Bir kadın sorunu vardır. Onları Ceren’e götüreceğiz ha tamam” şeklindeki konuşması söz delili olarak gösterildi. Savcı bu görüşme için, “Konuşmasından da anlaşılacağı üzere şüpheli Ayşe Dicle’nin ve görüştüğü kişilerin Türkiye Cumhuriyeti içerisinde yer alan mevcut mahkemeleri ve adalet sistemini işlevsiz kılarak örgütün gücünü ön plana çıkarmak amacıyla adalet divanı kurdukları ve çıkan anlaşmazlıkları kurmuş oldukları mahkemelerde çözüme kavuşturmaya çalıştıkları tespit edilmiştir” iddiasında bulundu.
Dicle’nin, çeşitli tarihlerde çıkan çatışmalarda yaşamını yitiren PKK’liler ile DAİŞ’e karşı savaşta yaşamını yitiren YPG ve YPJ’lilerin için düzenlenen cenazelerine katılması, konuşma yapması, anmalara katılmasının suçlama konusu yapıldığı iddianamede savcı, Dicle’nin örgüt çağrıları doğrultusunda eylemlere katıldığı ve yaşamını yitiren PKK ve YPG’lilerin cenazelerini sahiplendiğini ileri sürdü.
‘TÜRK ANALARININ ACILARINI PAYLAŞIYORUZ’ DEMEK ‘ÖRGÜT PROPAGANDASI’
Dicle’nin Facebook hesabında yaşamını yitiren YPJ üyelerine ilişkin yapılan haberleri, yaşamını yitiren PKK’lilerin ailelerinin çocuklarının mezarı başında ağıt yakan annelerin fotoğrafları, mezar taşlarının fotoğraflarını paylaşması “örgüt propagandası” için delil olarak gösterildi. Yine Dicle’nin hesabında paylaştığı, “Kapitalizmi ancak örgütlenerek alt edebiliriz. Kürdistan ekonomisini” başlıklı haber ile PKK ve KCK’nin ideolojisini paylaşarak “örgüt propagandası yaptığı” iddia edildi. Dicle’nin, “Türk askeri düşmanımız değil, Türk analarının acılarını paylaşıyoruz” başlıklı haberi paylaşmasını da suç sayan savcı, Dicle’nin bu paylaşımla “PKK ve KCK’nin silahlı ideolojisini meşrulaştırmaya çalışarak örgüt propagandası yaptığını” savundu.
Dicle, Akdemir ve Demirkıran’ın PKK ve KCK’nin bünyesinde kurulduğu iddia edilen Diyarbakır İl Kent Meclisi’nde alınan kararlar ve örgüt ideolojisi doğrultusunda hareket ettiklerini savunan savcı, şüphelilerin “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” suçundan cezalandırılmasını istedi.
Davanın yargılamasına önümüzdeki günlerde Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlanacak.