SİİRT - Şirvan’da 16 madencinin yaşamını yitirdiği göçükte ihmalleri bulunduğu gerekçesiyle haklarında dava açılan 7’si tutuklu 11 kişinin Siirt 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmasında tutukluların tamamı tahliye edildi.
Şirvan’da 17 Kasım’da Ciner Grubu’na bağlı maden ocağında meydana gelen faciada yaşamını yitiren 16 işçi ile ilgili açılan davanın ilk duruşması bugün Siirt 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Tutuklu bulunan 7 sanığın hazır olduğu duruşmaya, yaşamını yitiren işçilerin yakınları, avukatları, HDP Batman Milletvekili Saadet Becerikli, HDP Siirt il örgütü, İHD Siirt Şube başkanı Zana Aksu ile sanıkların yakınları katıldı.
SANIKLAR MAHKEMEYİ 'DOĞAL AFET'E İKNA ETTİ
Sanıkların duruşma salonuna getirildiği sırada yaşamını yitiren işçilerin aileleri tepki göstererek fenalık geçirdi. Sanıkların kimlik tespitinin yapılmasının ardından ilk sözü 5 buçuk aydır tutuklu bulunan Park Elektrik Şirketi’nin işletme müdürü Mehmet Oğuz aldı. Oğuz, 16 işçinin yaşamını yitirmesinin nedeni olarak heyelan yaşandığı ve doğal afet sonucu olduğunu savundu. Oğuz “Olaydan önce alanda yaptığım gezilerde çatlak gibi durumların olduğunu görmedim tamamen yağan yağış nedeniyle heyelan gerçekleştiği için bu olay oldu” dedi. Oğuz’un alanda çatlak yoktur ifadesine, yaşamını yitiren işçilerden Halil Başer’in babası Süleyman Başer tepki gösterdi. Başer “Mehmet Oğuz yalan söylüyor. Ben de orda çalışıyorum. Olaydan 2 ay önce orada çatlak olduğunu gördüm. Bile bile bizim ciğerimizi yaktınız” diyen baba Başer fenalık geçirerek duruşma salonundan çıkarıldı.
Ardından savunma için söz alan Park Elektrik Şirketi başmühendisi Selman Kazak da olayın yağış nedeniyle heyelan gerçekleşmesi sonucu yaşandığını aktararak iddianamede yer alan bilirkişi raporunun gerçeği yansıtmadığını söyledi. Kazak’ın bu sözleri üzerine Av. Abulhekim Gider olayın olduğu gün maden sahasında patlama yapılıp yapılmadığını sordu. Soruya ilişkin Kazak “Olay günü yağış olduğu halde dinamitlerle patlama yapıldı” diyerek tahliye talebinde bulundu.
Diğer sanıkların yaptığı savunmalar da olayın yağış nedeniyle doğal afet sonucu yaşandığı, bilirkişi raporunun doğru olmadığı, kendilerinin olayda hiçbir sorumluluklarının olmadığını belirterek tahliye talebinde bulundular.
AİLELER: OLAYDAN ÖNCE ÇOCUKLARIMIZ GÖÇÜK YAŞANACAK DEMİŞTİ
Sanıkların savunmalarının ardından yaşamını yitiren işçilerin aileleri söz aldı. Yaşamını yitiren işçilerin ailelerinden 7 aile şikayetçi olurken 9 aile ise hukuk hakları maddi ve manevi tazminat hakları saklı kalmak üzere şikayetçi olmadıklarını belirtti. Şikayetçi olan ailelerden yaşamını yitiren Sedat Bulut’un babası Salih Bulut “Ben de o madende operatör olarak çalışıyordum. Olaydan 3-4 ay önce göçüğün olduğu yerlerde çatlaklar olmuştu. Oğlum göçük yaşanacağını hiçbirinin can güvenliğinin olmadığını söylemişti. Odaki patlamalardan dolayı akan suyun önü kapanmış ve birikmeye başlamıştı. İşçiler bu durumu yetkililere aktardı fakat önlem alınmadı” dedi. Yaşamını yitiren Halit Başer’in babası Süleyman Başer ise göçüğün olduğu yerde çatlağın olduğunu ifade ederek oğlu Halit Başer’in o gün arkadaşlarıyla beraber tehlikeli olduğu için madende çalışmak istemediklerini belirterek, oğlunun buna ilişkin yetkililere dilekçe yazdığını söyledi.
AVUKATLAR: OLAY TAKSİRLE GERÇEKLEŞMEMİŞTİR
Şikayetçi olan ailelerin konuşmalarının ardından söz alan aile avukatları, sanıkların savunmalarının suçtan kurtulmak için olduğu, mağdurların çoğunun zararlarının karşılanmadığı, acılarının hala yeni olduklarını, bilirkişi raporuna göre olayın kusur sonucu meydana geldiğin, toprak kaymasına karşı risk analizleri yapılmadığını ve gerekli önlem ve tedbirleri almadıklarını belirterek tutuklu sanıkların tutukluluğunun devamına ve yüklenici firma olan Antlar Yapı sahipleri Nurettin Ant, Adnan Ant ve Vedat Ant’ın tutuklanması talebinde bulundular. Avukatlar hem asıl işverenin hem de alt işverenin kusurlu bulunduğunu aktararak olayın taksirle değil olası kast veya bilinçli kast olduğu yönünde tartışmaların yapılması gerektiğini belirtti. Ayrıca madende daha önce birçok kazanın yaşandığı ile ilgili Şirvan Savcılığına bilgilendirme yapıldığını ve bunun basından saklandığı da aktarıldı.
Avukatların savunmalarının ardından Savcılık mütalaasını okudu. Mütalaada sanıkların kaçma şüphesi ve delilleri karartma şüphesi olduğu, yeniden bilirkişi raporunun alınması, tanıkların dinlenmesi gerekçesiyle tutukluluklarının devamı istendi.
TAHLİYE KARARI ÇIKTI
Sanık avukatlarının yaptığı savunma ardından mahkeme kısa bir ara verdi. Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıkların kaçma ve delilleri karartma şüphesi olmadığı gerekçesiyle adli kontrol ve yurt dışı yasağı şartıyla tahliyesine karar verdi.
Karara müşteki avukatları tarafından itiraz edilecek.
Bir sonraki duruşma 30 Kasım’a ertelendi.