Koca: Demokratik Cumhuriyet paradigmasıyla yan yana gelmeliyiz

İSTANBUL - TÖPG Eş Sözcüsü Perihan Koca, "Demokratik Cumhuriyet paradigmasıyla yan yana gelmeliyiz. Bunun inşasını Türkiye sol, sosyalist ve devrimci güçlerin programına almak ve inşasına soyunmak zorundadır" dedi.

Referandum sonrası otaya çıkan toplumsal muhalefete öncülük etmek ve sorunlara çözüm için somut projelere ihtiyaç olduğunu dile getiren Toplumsal Özgürlük Parti Girişimi (TÖPG) Eş Sözcüsü Perihan Koca, çözüm için PKK Lideri Abdullah Öcalan tarafından geliştirilen "Demokratik Cumhuriyet" paradigmasına dikkat çekti.

Referandum sonrası siyasi gelişmeleri değerlendiren Koca, "Türkiye, mevcut düzlemde olağanüstü kriz dinamiklerinin art arda şekillendiği toplumsal bir iklim içerisindeyiz. Sahada bir parçalanma yaşanıyor. Sağ merkezde bir parçalanma yaşanıyor. Sağ blokta çatlaklar derinleşti ve kriz derinleşiyor. Yeni dönemde, sahada yeni siyasal özne arayışları olacaktır. Önümüzdeki yeni sağ ittifakların kurulması süreciyle karşı karşıya kalacağız. Bir de başta CHP olmak üzere muhalefetin krizi sürüyor. CHP, meşruiyet kriziyle cebelleşiyor. CHP'de kazanlar kaynıyor. Ama şunu unutmamak lazım; Bugün burjuvazi, sermaye ve uluslararası güçler bir restorasyon zeminini yokluyorlar Türkiye'de. Yeni dönemde darbe biçimlerinin çeşitli versiyonlarıyla karşı karşıya kalabiliriz. Türkiye solunun bunları iyi okuması lazım" diye konuştu.

'KAZANIM ODAKLARINI OLUŞTURMALIYIZ'

Referandumda asgari zeminde bir araya gelen "Hayır" cephesine işaret eden Koca, şöyle devam etti: "Türkiye sol ve sosyalistleri, hayır meclislerinin akıbeti nasıl olmalıdır. Bu yeni dönemde hayır meclislerinin taleplerini hala geçerlidir. Burada kazanım mevzileri elde etmeliyiz. Türkiye gidişatı açısından Türkiye sol ve sosyalist kesimi bir odak oluşturmaya ihtiyacı var. Yeni dönemde ana mesele bizce budur. Ortak ve somut bir hedef ile yani Demokratik Cumhuriyet paradigmasıyla yan yana gelmeliyiz. Bunun inşasını Türkiye sol, sosyalist ve devrimci güçlerin bunu programına almak ve inşasına soyunmak zorundadır. Somut bir hedefimizi olmadığı takdirde sol-sosyalist boşluğu ortaya çıkar. Yan yana gelememe, iki mesele bizim akıbetimiz, yol ve yürüyüş açımızdan bağlayıcı meselelerden biri haline geliyor. Kazanım odaklarını oluşturmalıyız. Hayır Meclisleri, halk meclislerine dönüşebilir. Bunun politik zemini olgunlaşıyor. Hayır enerjisini somut bir hedefe evirmemiz lazım. Böyle bir hamle yapmalıyız."

'BELİRLENEN DEĞİL BELİRLEYEN OLMALIYIZ'

"Bugünün sorumlulukları lağveden ve tasfiye eden politik siyaset çizgisinden arınmaktır" diye devam eden Koca, "2019'da yapacaklarımıza bugünden inşa edeceğiz. Ama buradan güçlü çıkarak bunu yapmamız gerekiyor. Bu anlamıyla Demokratik Cumhuriyet perspektifi ve paradigmasını önümüze koyarken belki bir Demokratik Cumhuriyet anayasası ile bu yöndeki taleplerimizi belirlemeliyiz. Belirlenen değil belirleyen olduğumuz bir biçimde bu sürecin öncülüğüne soyunabiliriz. Demokratik Cumhuriyet programı ve anayasa taslağı bizim açımızdan önemlidir" diye belirtti.

'DEVRİMCİLER AÇISINDAN BÜYÜK OLANAKLAR ORTAYA ÇIKMIŞTIR'

Devrimci Parti Eş Genel Başkanı Ufuk Göllü de, "Türkiye faşizan bir döngüye doğru gidiyor. Toplumsal mücadelenin daha derinleşeceği bir sürece giriyoruz. Burada, devrimciler açısından büyük olanaklar ortaya çıkmıştır. Devrimci arayışlar ve muhalif zeminler daha da güçlü bir şekilde ortaya çıkacaktır" diyerek, referandum sonrası doğan boşluğun nasıl doldurulacağına değindi. CHP politikalarını eleştiren Göllü, toplumsal sorunların çözümünde CHP'nin izlediği politikaların da tutarsız olduğuna belirtti.

'REJİM KRİZİ DAHA DA DERİNLEŞECEK'

Referandumun ardından Türkiye'de siyaset taşlarının yeniden dizayn edildiğini savunan Göllü, şöyle devam etti: "Bu mücadeleyi sokağa taşırma konusunda devrimci güçler yeterince sorumluluk altına girmedi. Muhalefeti daha güçlü örgütleyebileceğimiz bir zemine doğru yönlendirmek gerekiyor. Türkiye'deki rejim krizi daha da derinleşecek. Buna karşı işçi sınıfının, emekçilerin, ezilenlerin muhalefeti örgütleme durumu karşımızda duruyor. Bu görev de bizlere düşüyor."