ANKARA - Sokak Akademisi’nde "OHAL ve Medya" dersi veren akademisyen Funda Başaran, "Yasak, baskı ve sansürlerle medya gerçek bir savaş aracına dönüşmüştür" dedi.
"Bilimi ve yaşamı kampüslerden söküp atmak isteyenlere karşı akademiyi hayatın ortasına yani sokağa taşıyoruz" diyerek her hafta yeni bir konuyla gündemi tartışan Sokak Akademisi bu hafta da Ayrancı Cemal Süreya Parkı'nda bir araya geldi. 12'nci dersini gerçekleştiren Sokak Akademisi bu hafta "OHAL'de Medya" dersiyle devam etti. Dersi Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde öğretim üyesiyken KHK'yle ihraç edilen Funda Başaran verdi. "OHAL'de Medya" dersini yağmurlu havaya rağmen KHK'lerle ihraç edilen çok sayıda akademisyen, öğrenci ve yurttaş dinledi.
'OHAL ADI ALTINDA TOPLUMA KARŞI BİR SAVAŞ SÜRDÜRÜLÜYOR'
Dersi anlatan Funda Başaran, medya kavramını ve işlevini anlattıktan sonra özellikle savaş dönemlerinde medya gücünün, sermayenin ve iktidarın kendi çıkarlarını gerçekleştirebilmek için bütün topluma karşı sürdürülen bir savaşın bileşkesi haline geldiğini belirtti. Başaran, "Bugün Türkiye'de OHAL adı altında bütün topluma karşı bir savaş sürdürülmektedir. Bu savaşın medyası, AKP hükümeti tarafından 2002 yılından bu yana tasarlanan bir medyadır. Türkiye'de AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılında bugüne dek medyanın yaşadığı dönüşüm, medyayı AKP'ye iliştirmiştir" şeklinde konuştu.
'ANA AKIM MEDYANIN SINIRLARINI AKP BELİRLİYOR'
Gezi direnişi, 17 Aralık yolsuzluk operasyonu ve AKP-Gülen Cemaati çatışması sonrasında, AKP medyasının yalan başlıklarla AKP'ye oy veren kitlenin rızasını sürekli kılmaya çalıştığını belirten Başaran, ana akım medyanın tamamen baskı altına alındığını, sınırlı ve çarpıtılmış bir gerçeklik temsilini bile üretemez hale getirildiğini söyledi. Başaran, şunları kaydetti: "Bir yandan tetikçi ve muhbir AKP medyası, diğer yandan ise bir dönem özerk izlenimi yaratarak rıza üretiminde işlevlenen, ama gelinen noktada sınırların AKP medyasının işaretlediği, bu sınırlara uymadığı durumda ise sansür, gözaltı, tutuklama ve el koyma gibi doğrudan hedef alınan bir ana akım medya bugün Türkiye'de milyonlarca insanın ihtiyaç duyduğu enformasyonun sağlayıcısı durumundadır."
'MEDYA GERÇEK BİR SAVAŞ ARACINA DÖNÜŞMÜŞTÜR'
OHAL döneminde KHK'lerle 179 medya ve yayın işletmesinin kapatıldığı, 118 gazetecinin cezaevinde olduğu, 46 gazetecinin pasaportunun iptal edildiği, 300 Twitter, 33 Youtube, 79 İnstagram hesabı ile 323 haber ve 76 haber sitesinin sansüre uğradığı bilgisini paylaşan Başaran, "Yasaklar, baskılar, sansür ve değişen sahiplik ilişkileri ile oluşturulan ortamda, medya gerçek bir savaş aracına dönüşmüştür" dedi.
'İLETİŞİM HAKKI BİR MÜCADELE ALANIDIR'
Başaran, yaşananların somut gerçekliği ile medyanın onu temsili arasında muazzam bir kopukluk olduğuna dikkat çekerek, "Bugün demokratik bir medya talebi, bir başka deyişle iletişim hakkı kıyasıya bir mücadelenin alanıdır ve bu mücadele mevcut eşitsiz iletişim ortamına karşı mücadeleyi ve görünmez kılınmaya çalışılan halkların kendi görünürlüğünü yine kendi araç ve pratikleriyle sağlaması için verilen politik bir mücadele olmalıdır" dedi.
'ALTERNATİF MEDYA ÖZGÜRLÜKLERLE SAĞLANABİLİR'
Başaran, iktidar dışı alternatif bir medyanın önemine değinerek, bu medyanın toplumsal ilişkilerin dolayımlayıcısı olan mevcut medya ortamının tüm cinsiyetçi, gerici, ırkçı özelliklerinden arındırılması gerektiğini ve bunun da özgürlükle sağlanabileceğini ifade etti. Başaran, "Özgürlük, kapsayıcılık, çeşitlilik ve katılımcılık ilkeleri temelinde bir iletişim hakkı mücadelesinin ilhamını veren ise özgür, adil, barış içerisinde ve onurlu bir gelecek talebinin ta kendisidir" dedi.