ANKARA - Açlık grevinin 76’ncı gününde tutuklanan Nuriye Gülmen bugüne kadar 28 kez, Semih Özakça ise 16 defa gözaltına alındı. Gülmen ve Özakça, açlık grevi kararını ise gözaltında bulundukları sırada verdi ve eylemleri dünya gündemine taşındı.
Türkiye’de 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL ve çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) sonucu birçok meslek grubunda on binlerce insan işlerinden açığa alınarak ihraç edildi. Akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça da açığa alınmalara karşı Ankara’daki Yüksel Caddesi’nde bedenlerini açlığa yatırdı. Taleplerine cevap verilmeyen emekçilerin evleri basıldıktan iki gün sonra tutuklandılar. Tutuklamayla sonuçlanan 196 günlük eylem ve 76 günlük açlık grevi boyunca neler yaşandı?
YÜKSEL DİRNEŞİ BAŞLIYOR
Selçuk Üniversitesi’nde araştırma görevlisi iken açığa alınan Gülmen, 9 Kasım günü saat 12.30’da Ankara Yüksel Caddesi’nde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde yaptığı basın açıklamasıyla “Kendisi ve binlerce devrimci demokrat kamu emekçisi adına oturma eylemine başladığını” duyurdu. Oturma eylemine müdahale eden polis, Gülmen ile beraber kendisine destek verenleri pankartlarını açar açmaz gözaltına aldı.
Yapılan gözaltı, Gülmen ile başlayan ardından Semih Özakça, Acun Karadağ ve Veli Saçılık’ın katılımıyla günden güne büyüdü, uluslararası bir mecraya taşınan eylemin başlangıcı oldu. Gülmen’in yaptığı ilk eylemde, “İşimi geri istiyorum” sloganı da hafızalarda yer etmeye başladı.
Nuriye Gülmen, ilk gününde gözaltına alındığı eylemini gözaltından çıktıktan sonra ikinci gününde de devam ettirdi ve yeniden gözaltına alındı. Gülmen, yapılan her türlü saldırıya rağmen eyleminde kararlı olduğunu kamuoyuna duyurdu.
DESTEK ARTIYOR
17 Kasım tarihinde Acun Karadağ ve Nuriye Gülmen’in eylemlerini sürdürdüğü sırada, açığa alınan öğretmenler Semih Özakça ve Esra Özakça da “Biz kazanacağız!” sloganıyla oturma eylemine başlayacaklarını ilan etti ve destek çağrısında bulundu.
BİR DESTEK DE VELİ SAÇILIK’TAN
İlerleyen günlerde Gülmen ve Özakça’ya bir destek de “Hayata Dönüş Operasyonu”nda kolunu kaybeden Veli Saçılık’tan geldi. Cezaevinde çıktıktan sonra kamuya giren ve KHK ile ihraç edilen Saçılık, Yüksel Caddesi direnişinin simgesi haline geldi.
İHRAÇ EDİLDİĞİNİ ÖĞRENDİ
KHK ile açığa alınan Gülmen, direnişinin 60’ıncı gününde ihraç edildiğini öğrendi. Gülmen, bu haberi “Hali hazırda bir mevzimiz var ve bu atılma haberini direnişle karşılamaktan onur duyuyorum” diye karşıladı. Nuriye Gülmen, Semih Özakça, Veli Saçılık, Acun Karadağ ve Esra Özakça polis müdahalelerinde darp edilmelerine rağmen her sabah İnsan Hakları Anıtı önüne gelerek oturma eylemlerine devam etti.
YILIN SON MESAJI: SONUÇ ALMAZSAK AÇLIK GREVİ
Gülmen ve Özakça, 2016 yılının son günü dihaber’e verdikleri röportajda, “Sonuç almazsak açlık grevine başlayacağız” diye eylemi ilan etti. Gülmen, 4 Mart’ta yine dihaber’e verdiği röportajda, “Şimdi bedenimizi mevziiye dönüştürüyoruz” diyerek, açlık grevi eyleminin 11 Mart’ta başlayacağını duyurdu.
MECLİS ÇIKIŞI GÖZALTI
Gülmen ve Özakça, talepleri için 9 Mart’ta Meclis’e gitti ve burada vekillerle basın açıklaması yaptı. Meclis çıkışı ardından Nuriye Gülmen ve Semih Özakça polisler tarafından gözaltına alındı. Gözaltına alınmaları üzerine 11 Mart’ta başlatacaklarını duyurdukları açlık grevi eylemlerini gözaltına alındıkları gün başlatan Gülmen ve Özakça 5 gün gözaltında tutulduktan sonra mahkeme tarafından adli kontrol talebiyle serbest bırakıldı.
AÇLIK GREVİNDEYKEN BİR GÖZLATI DAHA
Gözaltından başlattıkları açlık grevi eylemlerini serbest bırakıldıktan sonra Yüksel Caddesi’nde 24 saatlik nöbetle devam ettiren Gülmen ve Özakça, 17 Mart’ta Veli Saçılık ve Esra Özakça’nın da aralarında olduğu 7 kişiyle birlikte yeniden gözaltına alındı. İki gün gözaltında tutulan Gülmen ve Özakça, serbest bırakılmalarının ardından doğrudan eylem alanına dönerek açlık grevlerine ve oturma eylemlerine devam etti. Açlık grevinin ilk ayının dolmasının ardından emekçiler için duyarlılık çağrıları artsa da hükümet kanadından konuya ilişkin bir açıklama gelmedi.
AÇLIK GREVİ HERKESİN EYLEMİ OLDU
Gülmen ve Özakça açlık grevi eylemlerine yönelik yeterli ilgi eylemin başlarında oluşmadı. Gülmen ve Özakça sık sık dayanışma mesajları verirken, sendika ve STK’lere yönelik eleştirilerde de bulundu. Açlık grevinde olmalarına rağmen geceleri İnsan Hakları Anıtı önünde nöbet tutan Gülmen, 8 Mayıs günü fenalaştığı ve evine götürüldüğü görüntüler toplumda büyük bir duyarlılığa sebep oldu.
Gülmen fenalaşırken, Özakça eylem alanında nöbetini sürdürdü. Aynı gecenin sabahı HDP’li Sırrı Süreyya Önder eylem alanına geldi. Ardından birçok HDP ve CHP’li vekiller Yüksel Caddesi’nde ziyaretlerinde bulunarak dayanışma çağrısı yaptı.
Daha sonra eylem ulusal ve uluslararası alanda gündem oldu ve Yüksel Caddesi, 22 Mayıs’ta yapılan müdahale sonrası polislerce kapatılana kadar binlerce insanın taleplerini dile getirdiği eylem alanı haline dönüştü.
HÜKÜMET: CEZAEVİNDELER Mİ?
Açlık grevinin Türkiye gündemini belirlemesi sonucu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, konuyu hükümete bildirdi. Başbakan Binali Yıldırım’ın, eylemden haberi olmadığını ve Kılıçdaroğlu’na “Cezaevindeler mi” diye sorduğu ortaya çıktı. Gülmen ve Özakça bugün tutuklandı, Başbakan Yıldırım’ın sorusu şimdi tartışma konusu.
Açlık grevi eylemine ilişkin hükümet adına sadece TBMM İnsan Hakları Komisyonu Üyesi AKP Milletvekili Said Yüce açıklama yaptı. Yüce’nin “açlık grevi dinen caiz olmadığına” dönük açıklaması tepkilere neden oldu.
ÇİÇEKLİ ANIT
Yüksel Caddesi’ndeki eylemin ilk gününden bu yana destekçiler İnsan Hakları Anıtı önünü çiçeklerle doldurdu. O günden sonra eylem alanı “Çiçekli Anıt” diye de anılmaya başlandı. Ancak Başbakan Yıldırım, “Haberim yok, cezaevindeler mi” açıklamasından bir gün sonra polis Yüksel Caddesi’ne müdahale edilmiş ve insanlar birlikte çiçekleri de gözaltına alınmıştı.
Müdahalenin ardından Veli Saçılık, “Artık işimizi değil, çiçeklerimizi de geri istiyoruz” diye konuşmuş ve “Başbakan bizim eylem yaptığımızı bilmiyormuş, dün öğrendi ve şimdi müdahale etti” diye de tepki göstermişti.
DESTEK AÇLIK GREVLERİ BAŞLADI
Yüksel Caddesi’nde açlık grevi eyleminin 60. gününden itibaren Türkiye’nin birçok noktasında Gülmen ve Özakça için dayanışma grevleri başlatıldı. İnsan Hakları Anıtı önünde yoğun bir kitle ile basın açıklamaları, destek eylemleri düzenlenmeye başladı. Türkiye’nin birçok noktasından gelen ve KHK ile işlerinden ihraç edilen akademisyenler ve kamu emekçileri, Gülmen ve Özakça’nın durumuna dikkat çekmek için 1 günlük açlık grevine girmeye başladı.
DİRENİŞİN EN DUYGUSAL ANI: ANNE ELİ
Açlık grevi eyleminin 67. gününün ise Anneler Günü’ne denk gelmesi üzerine alana yoğun ilgi oldu. Özakça ve Gülmen’in de anneleri alana geldi. Anneler Günü, Gülmen annesinin elini kızının başına koyduğu ve kendisine destek olduğu fotoğrafın yansıması, eylem süresince en dikkat çekici ve duygusal anlardan biri oldu.
Yine alanda bulunan Semih Özakça’nın annesi Sultan Özakça, “Çocuklarımızın ölmelerine asla izin vermeyeceğiz, tek talepleri olan işlerine geri dönmelerini istiyoruz” diyerek hükümete çağrıda bulundu.
DİRENİŞİ KIRILAMAYANLAR TUTUKLANDI
Yüksel Caddesi’ndeki eyleme toplam 30 kez müdahale edildi. Nuriye Gülmen bu saldırıların 28’inde gözaltına alındı, Özakça ise toplam 16 kez gözaltına alındı. Eylemcilere 24 kez “Kabahatler Kanununu ihlal etmekten” para cezası verildi. Bazı gözaltılar sırasında yapılan müdahalelerde kemikleri kırıldı, bacakları ödem topladı, vücutlarında şişlikler oluştu. Tüm zorluklara rağmen eylem alanı terk edilmeyerek büyüdü.
Her türlü baskı ve gözaltılara rağmen eylem alanını terk etmeyen ve toplumun duyarlı kesimlerini arkasında toplayan Gülmen ve Özakça, 22 Mayıs günü sabaha karşı evleri basılarak gözaltına alındı, 23 Mayıs günü tutuklandı.
Gülmen ve Özakça, tutuldukları Sincan Cezaevi’nde açlık grevine 77’nci gününde devam ediyor.