Gezi direnişi 4'üncü yılını geride bıraktı

İSTANBUL - Kürt, Türk, Alevi, Sünni, LGBTİ bireylerden yaşam alanı savunucularına, kadın örgütlerinden inanç kurumlarına, sendikalardan meslek odalarına, liseli gençlerden yaşlılara kadar toplumun tüm farklılıklarının bir arada durduğu Gezi eylemleri 4'üncü yılını geride bıraktı. Eylemin etkileri halen sürüyor.

Taksim Yayalaştırma Projesi ve Topçu Kışlası Projesi kapsamında Gezi Parkı'nda bulunan ağaçların kesimine karşı başlatılan ve polisin orantısız müdahalesinin ardından oluşan toplumsal refleksle direnişe dönüşen Gezi, 31 Mayıs'ta dördünce yılını geride bırakıyor. Kürt, Türk, Alevi, Müslüman, Hıristiyan, LGBTİ bireylerden, yaşam alanı savunucularına, kadın örgütlerinden, inanç kurumlarına, sendikalardan meslek odalarına, liseli gençlerden 70 yaşındaki yaşlılara kadar toplumun tüm farklılıklarının bir arada durduğu, Taksim Meydanı'ndaki eylemin etkileri halen sürüyor.

İLK KIVILCIM GEZİ PARKI

27 Mayıs günü Gezi Parkı’nın Asker Ocağı Caddesi’ne bakan duvarın 3 metrelik kısmı gece yıkıldı ve 5 ağaç yerinden söküldü. Taksim Dayanışma Grubu’nun üyeleri iş makinalarının önüne geçerek daha fazla yıkım yapılmasını engelledi. Ardından bu gruptan 50 kişi parkta çadır kurarak sabaha kadar nöbet tuttu. 28 Mayıs sabahında ise Gezi Parkı’na gelen protestocuların sayısı arttı. Dönemin BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in de destek verdiği grup, yıkım çalışmalarını engelledi. Bir kez daha iş makinelerinin yıkım için hareketlenmesi ile birlikte Kalyon İnşaat çalışanları yaşam savunucularına saldırdı. 29 Mayıs günü de toplanan yurttaşlara polis müdahalede bulundu. Sabahın ilk ışıkları ile polis parka girerek, çadırları kaldırdı ve inşaat ekibinin çalışmalarına başlamasının önünü açtı. Aynı gün Yavuz Sultan Selim Köprüsü inşaatının açılışına katılan dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın "Ne yaparsanız yapın. Orası için karar verdik. Yapacağız" sözleri öfkeyi arttırdı.

30 Mayıs günü BDP milletvekillerinin parkta yaptığı basın açıklamasının hemen ardından polisler parkta bulunan halka ikinci kez müdahale etti. 31 Mayıs günü ise polisin kitleye müdahale dozu arttı. İstanbul’da başlayan eylemler, Türkiye’nin başka kentlerine de yayılmaya başladı. Ankara'da Kuğulu Park, İzmir’de Gündoğdu Meydanı ve Konak bölgelerinde yapılan yürüyüşler polisin müdahale etmesiyle son buldu. Aynı gün Mersin’de Özgür Çocuk Parkı’nda, Dersim’de Sanat Sokağı’nda, İzmit’te Cumhuriyet Parkı’nda, Konya’da Atatürk Anıt Alanı’nda, Manisa'da Manolya Meydanı'nda, Marmaris ve Adana’nın Atatürk Parkı’nda eylemler gerçekleşti.

17 gün boyunca aralıksız devam eden eylemler sırasında birçok sokakta, caddede barikatlar kuruldu. Polislerin yanı sıra ırkçı gruplar da protestoculara saldırdı. Yine alanlarda halk nöbetler tutarak, polisin alanlarına girmesine izin vermedi. İstanbul’da halkın direnişi karşısında zor durumda kalan polise destek için jandarma da kent merkezine indi.

5 KİŞİ YAŞAMINI YİTİRDİ

Türkiye genelinde yaşanan çatışmalarda 5 kişi yaşamını yitirdi. İstanbul Ümraniye'de 4 Haziran'da yapılan eylemlerde ise bir kişinin araç ile protestocular arasına dalması sonucu Mehmet Ayvalıtaş hayatını kaybetti. Antakya’da Abdullah Cömert polisin açtığı ateş sonucu kafasından vurularak öldürüldü. Tüm yaz devam edecek olan eylemler kapsamında 2 Haziran’da Eskişehir Anadolu Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği bölümünde öğrenci olan 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz, sivil giyimli kişiler tarafından darp edilerek ağır yaralandı. 38 gün sonra 10 Temmuz’da tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. 10 Eylül günü ise Antakya'da polisin müdahalesi sonucu Ahmet Atakan yaşamını yitirdi.

İstanbul Okmeydanı’nda Mahmut Şevket Paşa mahallesinde polisin attığı gaz fişeğiyle başından yaralanan 14 yaşındaki Berkin Elvan 269 gün sonra, tedavi gördüğü Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 11 Mart 2014'te hayatını kaybetti. Ankara’da devam eden çatışmalarda ise Ethem Sarısülük, polisler tarafından öldürüldü.

SENDİKALAR DA YERİNİ ALDI

Sendikalar da Gezi direnişinde aktif olarak yer aldı. 5 Haziran günü, KESK'in başını çektiği iş bırakma eylemine DİSK, TTB ile TMMOB da katıldı. 17 Haziran günü ise DİSK ve KESK’e bağlı sendikalar genel greve gitti.

KOMÜNLER KURULDU

Gezi direnişi ile birlikte eylemciler yardımlaşma örneği sergiledi. Eylemciler, evlerinden yiyecek, içecek ve çeşitli yardım gereçlerini getirerek birbirleriyle paylaştı. Park içinde kurulan çadırlarda kalan yurttaşlar, yiyecek, içecek, barınma ve kitap komünleri oluşturarak alandaki kolektif yaşamı örgütlemeye çalıştı. Kendiliğinden örgütlenen bu noktalar sayesinde yurttaşlar, paraya gerek olmadan ihtiyacını karşılayabilecek duruma ulaştı. Türkiye'de kurulan ilk doğrudan demokrasi ve komün alanı haline gelen Taksim Meydanı ve Gezi Parkı dünya basınında da baş sayfalarda yer aldı.

‘GÖRÜNTÜLERİ YAYINLAYACAĞIZ’ DENİLDİ AMA HALA YOK

İktidar ve iktidara yakın medya tarafından eylemler farklı gerekçeler ile boşa çıkarılmaya çalışıldı. İstanbul'da, Bezmiâlem Valide Sultan Camii'nde kurulan revir haftalarca tartışıldı. Önce, camide alkol tüketildiği, daha sonra öpüşüldüğü, en nihayetinde de ayakkabılarla girildiği iddia edilse de, bu iddialar kanıtlanamadı ve Erdoğan’ın “görüntüleri yayınlayacağız” demesinin üzerinden dört yıl geçmesine rağmen; görüntülere ulaşılamadı!

EKONOMİ DE NASİBİNİ ALDI

Eylemlerin başladığı Cuma akşamı ve devam eden süre boyunca ekonomi de nasibini aldı. İlk üç günde kapalı olan borsa yüzde 7'lik sert bir düşüşle güne başladı. İMKB, son 10 yılın en büyük düşüşünü yaşadı ve günün sonunda yüzde 10.47 değer kaybetti. Dönemin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in o günlerde yaptığı açıklamada eylemlerin faturasının 1,4 milyar dolar olduğunu söylemesine karşın, uzmanlar direkt ve dolaylı faturalar dikkatle alındığında çok daha büyük bir maliyetin söz konusu olduğunu ve özellikle makroekonomik göstergeler açısından telafisi yıllar alacak hasarlara neden olduğunu ifade etti. Sadece Borsa İstanbul'da işlem gören şirketlerin toplam piyasa değeri bile Gezi eylemleri ile başlayan ve 3 ay etkisini sürdüren dönemde 164 milyar lira geriledi.

Merkez Bankası verilerine göre; Gezi eylemleri sonrasındaki bir aylık dönemde yabancı yatırımcılar 8 milyar dolarlık çıkış yaptı.

DÜNYA BASINININ İLK HABERİ: GEZİ

Eylemler CNN İnternational, BBC gibi pek çok yayın kuruluşu tarafından canlı olarak verildi. Hükümet bu kuruluşların haberleri “iç savaş varmış” gibi yansıttığını savunarak tepki gösterdi. Dünya basını Gezi eylemlerini birinci haber olarak görürken, Türkiye’de ise kimi haber kanalları “Penguen” yayınları yaparak tepki topladı.

ULUSLARARASI AÇIKLAMALAR

BM, ABD, Uluslararası Af Örgütü ve bazı ülkelerden, orantısız güç kullanılmaması ve gösteri haklarına saygı gösterilmesi çağrısında bulunuldu. AKP içerisinden muhalif milletvekilleri ve muhalefet partilerinden milletvekilleri tepki mesajları yayınladı.

ERDOĞAN GÖRÜŞMEK ZORUNDA KALDI

Direniş sonucunda Erdoğan, Gezi’de yer alan grupların temsilcileri ile görüşmek zorunda kaldı. Yapılan görüşmelerde kısmen de olsa mutabakata varılırken, hükümet tarafından Gezi için referandum tartışmalarının önü açıldı. Yapılan görüşmelerin ardından dönemin Başbakanı Erdoğan ise, “Evde yüzde 50’yi zor tutuyoruz” açıklamasının ardından ise “Milli İrade'ye Saygı” mitingleri gerçekleştirdi. Erdoğan, Ankara’daki “Milli İrade'ye Saygı” mitinginde “Taksim Meydanı boşaldı, boşaldı; yoksa güvenlik güçlerimiz boşaltmasını bilir” diyerek Gezi Parkı’ndakilere müdahale edilebileceği sinyalini verdi.

Açıklamanın üzerinden birkaç gün geçmeden, pankartları ve barikatları kaldıran halka bir kez daha müdahale gerçekleşti. 17 Haziran günü, günlerdir süren direniş ardından polisler ancak alana girebildi.

POLİS ‘DEMOKRASİ SINAVI’ VERDİ HALK ‘TERÖRİST’ OLDU

Başbakan Erdoğan, polisi daha da güçlendireceğini ve eylemlerde polisin “çok başarılı bir demokrasi sınavı” verdiğini, eylemlere katılanları ise “terörist”, “çapulcu” ve “anarşist” gruplar olduğunu ileri sürdü.

2 Temmuz günü ise İstanbul 6. İdare Mahkemesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın Gezi Parkı'yla ilgili yürütmeyi durdurma kararına karşı yaptığı itirazı reddetti.

Yasin Kobulan / Sadiye Eser - dihaber