İSTANBUL - Yeşil Sol Akademi’nin düzenlediği sempozyumda konuşan HDP Ekonomiden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Sezai Temelli, “Tüm kimliklerimiz ile bir araya getirecek bir siyaset yapma formunu da üretmek zorundayız” dedi.
Yeşil Sol Akademi, “Kapitalizme, ırkçılığa, ulusalcılığa, heteroseksizme ve türcülüğe karşı mücadele deneyiminde bugüne kadar biriktirdiklerimizi, kimliklere ilişkin söylemimizi, ekoloji siyasetimizi, sınıf ve emek alanı politikalarımızı, örgütlenme ve mücadele pratiklerimizi masaya yatırmayı ve tartmayı hedefliyoruz” diyerek düzenlediği sempozyum ikinci gününde Taksim Hill Otel’de devam ediyor. Bugün üç oturumdan oluşan sempozyumun ilk oturumda, “Neoriberalizm Krizi ve Toplumsal Mücadeleler” konusu tartışıldı.
Moderatörlüğünü Yeşil Sol Partisi MYK üyesi Simin Gürdal’ın yaptığı sempozyuma, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ekonomiden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Sezai Temelli, Sosyolog Sevinç Doğan ve Bilgi Üniversitesi’nden ihraç edilen akademisyen Chris Stephenson konuşmacı olarak katıldı.
‘YENİ BİR SİYASET YAPMA FORMUNU ÜRETMEK ZORUNDAYIZ’
HDP Ekonomiden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Sezai Temelli, neoliberalizm altın çağı olarak tabir edilen 1970’lerin ortasından bu yana ki dönemde işçi sınıfı ile sermaye arasında göreceli bir uzlaşı olduğuna dikkat çekerek, uzlaşı gibi görünmesinin sebebinin ise işçi sınıfının göreceli bir alım gücünün iyileşmesi olduğunu vurgu yaptı. Türkiye’nin neoliberalizm ile 1980 darbesinin etkilerinin kırılma gösterdiği 80 sonlarına doğru tanıştığını belirten Temelli, 1990’larla birlikte bankaların güçlendiği zaman içinde kitleler de bankalara borçlanmaya başladığını söyledi.
Temelli, Türkiye’de kitlelerin zaman içinde sosyal devlet imkânlarından faydalanırken, gelinen aşamada zamanla neoliberalizm kriziyle birlikte yoksulluğun giderek arttığına dikkat çekti. Yaşanan krizleri aşmanın temel noktalarından birisinin sınıf mücadelesi olduğunun altını çizen Temelli, sınıf mücadelesinin de kimlik siyasetinden geçtiğini belirtti. 90’larda gündeme getirilen siyaseti bugün pratik olarak yerine getirmenin önemine vurgu yapan Temelli, “Tüm kimliklerimiz ile bir araya getirecek bir siyaset yapma formunu da üretmek zorundayız; kime karşı sermaye karşı, faşizme karşı” diye konuştu.
‘HERKESE DEĞEN SÖYLEMLERLE VAR OLABİLİRİZ’
Sosyolog Sevinç Doğan ise neoliberal krizinin devlet kriziyle birlikte yaşandığının söyledi. 15 Temmuz darbe girişimi ve 16 Nisan referandumuna değinen Doğan, bunla birlikte devlet krizinin görüldüğünü dile getirdi. Toplumun otoriterleşmeden rahatsız olduğunu yapılan araştırmalarla ortaya çıktığını hatırlatan Doğan, “Etnisite üzerinden bir ayrımcılık istenmiyor. Kürt sorunu bunun en büyük örneğidir. 15 Temmuz’un ardından tek bir lider ile ülkenin yönetilip yönetilemeyeceğinin denemesiydi” dedi.
Referandum sürecinde oluşturulan dilin önemli olduğuna değinen Doğan, “İktidar dahi kendi dilini değiştirmek zorunda kaldı. Referandum sürecinde gördük ki tüm herkese değen söylemler ile birlikte var olabiliyoruz. Yeni siyasal koşullarda çok derinlikli düşünmek ve derinlikli tartışmalar yürütmek gerekiyor” diye konuştu.
‘KRİZLER DÜNYADA ŞAŞIRTICI SONUÇLAR ORTAYA ÇIKARDI’
Bilgi Üniversitesi'nden ihraç edilen akademisyen Chris Stephenson da dünya genelinde yaşanan seçim sonuçlarının şaşırtıcı olduğuna dikkat çekti. Dünya genelinde yaşanan ekonomik krizleri ile birlikte seçim sonuçlarının ilginç olduğunu ifade eden Stephenson “ABD, İngiltere ve Fransa’da yaşanan seçim sonuçları buna bir örnektir. Fransa’da iki yıl önce Macron yasası olarak bilinen sendikalar yasasında işçileri sokağa çıkaran bu yasa idi. Gelecekte tekrar işçiler sokağa dökülebilir” dedi.
‘GEZİ KİMLİK SİYASETİNİ YIRTTI’
Sempozyumun ikinci oturumunda da "Feminizm, Queer Yoldaşlık ve Yeşil Sol" konusu tartışıldı. Mimar Sinan Üniversitesi Öğretim Görevlisi Sibel Yardımcı, “Annenin çocuk yaparken bile doğacak çocuğu cinsiyetiyle düşünüyor” dedi. Çocuğun doğması ile birlikte cinsiyete dair hayaller kurulduğuna dikkat çeken Yardımcı, cinsiyetin her ne kadar doğuştan gelen bir şey olsa da kültür ile birlikte cinsiyetçiliğin kişilere empoze edildiğini vurguladı.
Sosyolog Cihan Erdal konuşmasında kimliksizliğin önemine vurgu yaptı. Cins veya etnisite üzerinden bir siyaset yapmanın zaman içinde siyasette sığlığa düşülebildiğini söyleyen Erdal, "Farklılar zenginliğimizdir" sözünün bugün iktidar tarafından dahi kullanıldığını ve bu sözün de soldan çalındığını anlattı. Her farkın kendisini başka bir farklılık tarafından var etmeye çalıştığını da belirten Erdal, “Gezi, 15 günlüğüne de olsa kimlik siyasetini yırtarak siyaset yapıldığını gösterdi. Ortak bir eksen tarafından siyaset yapıldığında ise iktidar bu durumda çapulcu ve çapulcu olmayan üzerinden ayrıştırmaya çalıştı. Çapulcu kimliği üzerinden ayrıştırma yerine kimliklerimizi meşrulaştırma yönünden hareket etmek gerekiyor” şeklinde konuştu.