İSTANBUL/İZMİR - 80 gündür açlık grevinde olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın tutuklanmasını protesto eden hukuk ve insan hakları kurumları, "İsrail'in, Ramazan ayına girmeden dün itibariyle açlık grevindeki mahkumların taleplerini kabul etmesi ortada iken Türkiye'nin kendi yurttaşlarına karşı öldürmeyi amaçlayan tutumu kabul edilemez" diye konuştu.
Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP), KHK ile kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İstanbul Şubesi, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi ve İstanbul Tabip Odası (İTO), Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV), 80 gündür açlık grevinde olan eğitimciler Nuriye Gülmen ve Öğretmen Semih Özakça'nın tutuklamasını protesto etmek amacıyla Beşiktaş'ta bulunan Küçük Kartal Meydanında basın açıklaması yaptı. "Direne direne kazanacağız", "İnsan haklarıyla insandır" sloganlarının atıldığı eylemde "Açlık grevindeki insanlarımızın sesini duyun", "Aslolan yaşamdır" dövizleri taşındı.
"Yaşamı savunuyoruz" pankartının açıldığı eylemde hazırlanan ortak basın açıklamasını okuyan ÇHD Avukatlarından Görgün Danacı, Gülmen ve Özakça'yı tutuklamanın ve açlık grevini bitirmenin, sorunu çözmek anlamına gelmediğini söyledi. Danacı, "Nuriye ve Semih 4 gün önce tutuklandılar; bu gün direnişin 200'üncü, açlık grevinin 79'uncu günü... Ve hapishanede de açlık grevine devam ediyorlar" dedi.
Danacı, KHK ile işlerinden uzaklaştırılan Acun Karadağ, Veli Saçılık, Esra Özakça, Mehmet Dersulu, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, 6 aydan bu yana işlerine dönebilmek için direndiklerini söyledi. Danacı, "Nuriye, Semih ve arkadaşları, seslerini duyurabilmek için Ankara'da, Bakanlıklara birkaç yüz metre uzaklıkta, Yüksel Caddesinde günlerce oturma eylemi yaptılar, defalarca gözaltına alındılar, işkenceye maruz bırakıldılar. Yapacak başka bir şeyleri kalmayınca da bedenlerini toplumun vicdanına teslim ettiler. Direnişin büyümesi, halkın bu iki eğitim emekçisinin sesine ses vermeye başlaması, hukuksuzluğu yol bilenleri telaşa düşürdü. Nuriye ve Semih’e sorulan sorular çaresizliğin ve zulmün açık birer kanıtı olarak önümüzde duruyor. Tek bir suç delili ve iddiası yok. 'Sizi kim finanse ediyor?', 'Amacınız ne?' sorular bunlar. 'Tutuklamazsak adaletin işleyişine engel olacaklar' ise tutuklama gerekçesi" şeklinde konuştu.
Gülmen ve Özakça'ya destek eylemlerine de değinen Danacı, bu eylemelerde onlarca insanın gözaltına alındığını hatırlattı.
Gülmen ve Özakça'nın cezaevinde açlık grevine devam ettiklerini belirten Danacı, "Açlık grevinin hayati bir aşamasında olan iki insanı, tutuklama ile sınamak cinayettir ve sorumluluğu ağırdır. Ve buradan Filistin hapishanelerindeki açlık grevi direnişini selamlayarak belirtmeliyiz ki İsrail'in, Ramazan ayına girmeden dün itibariyle talepleri kabul etmesi ortada iken Türkiye'nin kendi yurttaşlarına karşı öldürmeyi amaçlayan tutumu kabul edilemez" dedi.
Danacı, son olarak taleplerini şu şekilde sıraladı:
*İki insanın ölümüne neden olabilecek saldırganlıktan vazgeçmeli ve derhal talepleri kabul etmelidir
*Siyasal iktidar, yargı organları ve adli kolluğa talimat vermekten vazgeçmelidir
*Daha bir kaç hafta önce aynı suçlamalarla tutuksuz yargılanmaya başlayan ve açlık grevlerinin 79. gününü geride bırakarak ciddi sağlık problemleri yaşayan iki emekçiyi derhal serbest bırakmalıdır
*Her türlü basın açıklaması ve sair destek eylemine yönelen kolluk şiddeti derhal son bulmalıdır
*Gözaltına alınanlar derhal serbest bırakılmalıdır.
İZMİR'DE DE EYLEM VARDI
İzmir'de de aynı amaçla ÇHD, İHD, TİHV ve ÖHP, Gülmen ve Özakça'nın durumuna dikkat çekmek amacıyla bir araya geldi. Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde bir araya gelen demokratik kitle örgütleri, adına Eğitim Sen yöneticisi Serap Dursun konuştu.
Bir gece açıklanan Kanun Hükmünde Kararnameler ile işinden atılan on binlerce Kamu emekçisinin işten atıldığını hatırlatan Dursun, Gülmen ve Özakça'nın tutuklanmasını kabul etmeyeceklerini belirtti. Gülmen ve Özakça'nın serbest bırakılmasını talep eden Dursun, "Gülmen ve Özakça'nın yaşayacağı en ufak bir sağlık sorunundan AKP hükumeti sorumludur. Arkadaşlarımızın ölmesini istemiyoruz. Açlık grevine gitmeyi gerektiren talepleri acilen kabul edilsin ve KHK ile işlerine son verilen kamu emekçileri işlerine biran önce geri dönsün" dedi.