İSTANBUL - “PKK ve YPG çizgisi güçleniyor” diyen akademisyen Mesut Yeğen, Türkiye'nin YPG'yi durdurmak bir yana Irak Kürtlerini de kaybedebileceğinin altını çizerek, "Irak ve Suriye'de Türkiye'nin beklemeyeceği muhtemel şeyler gelişebilir" dedi.
İstanbul'da Yeşil Sol Akademi'nin “Kapitalizme, ırkçılığa, ulusalcılığa, heteroseksizme ve türcülüğe karşı mücadele deneyiminde bugüne kadar biriktirdiklerimizi, kimliklere ilişkin söylemimizi, ekoloji siyasetimizi, sınıf ve emek alanı politikalarımızı, örgütlenme ve mücadele pratiklerimizi masaya yatırmayı ve tartmayı hedefliyoruz” sloganıyla düzenlediği sempozyum üçüncü gününe girdi.
Cezayir Toplantı Salonu'nda düzenlenen sempozyumun bugünkü ilk oturumunda, "Müzakere, mücadele ve Kürt meselesi" başlığı altında tartışmalar yürütüldü. Moderatörlüğünü Fahrettin Filiz'in yaptığı oturuma, HDP Bitlis Milletvekili Mizgin Irgat, akademisyen Mesut Yeğen ve Prof. Dr. Erol Katırcıoğlu konuşmacı olarak katıldı.
YEĞEN: PKK VE YPG ÇİZGİSİ GÜÇLENİYOR
Ortadoğu ve Türkiye'deki gelişmeleri değerlendirdikten sonra “Türkiye'de müzakerelere geri dönülebilir mi?" diye soran Mesut Yeğen, "Çözüm süreci AKP'nin değil, HDP ile PKK lehine gelişti. Bunu engellemek için de çözüm süreci sonlandırıldı" dedi.
İç tabloya bakıldığında devlet için çözüm sürecine dönmenin mümkün olduğunu ancak gerekli görülmediğini söyleyen Yeğen, "Eğer, aman dileyen HDP ve PKK çıkarsa, bütün taleplerinden vazgeçen HDP ve PKK olursa çözüm sürecine döner. Ama böyle bir durumun olmadığını da biliyoruz" diye kaydetti.
YPG ve PKK’nin 2015'ten daha güçlü olduğunu kaydeden Yeğen, "Türkiye, YPG'li Kürtleri durdurmak bir yana Irak Kürtlerini kaybeder. Irak ve Suriye'de Türkiye'nin beklemeyeceği muhtemel şeyler gelişebilir. Federasyon, konfederal yapı gibi. Bu Türkiye açısından kabus demek. Türkiye kendi Kürt meselesini bastırarak, yatırmış gibi gözüküyor. Irak ve Suriye'deki siyasetler derinleşirse önemli şeyler ortaya çıkacak. Bu kadar güçlenmiş olan PKK ile devlet masaya oturmaz. KDP'nin sosyal tabanı da giderek zayıflıyor. PKK ve YPG çizgisi güçleniyor" dedi.
Türkiye'de ortaya çıkan siyasi atmosferin AKP'nin istediği gibi olduğunu kaydeden Yeğen, "İç siyasette bu işleri değiştirecek bir güç bulunmuyor. CHP'nin merkezi figürleri bu manzarayla seçimlere girmeye razı gibiler. Kürt siyaseti giderek etkisizleşecek. HDP civarındaki Kürtler de etkisiz kalacak. Devlet açısından ideal senaryo bu" dedi.
IRGAT: BU SÜREÇTE MÜZAKERE OLMAZ
Türkiye'de yeni bir müzakere sürecinin görünürde olmadığını, AKP'nin referandum sonrası yaşanan tartışmalardan zorlandığı için böyle bir gündemi oraya attığını belirten HDP Bitlis Milletvekili Mizgin Irgat ise, "Bunun için de kendi siyasetini tartışmasız bir şekilde örmeye çalışacak" dedi.
Önemli bir pozisyon ve role sahip olan PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın duruşunu ve tutumunun bu tartışmaların dışında tutulamayacağını dile getiren Irgat, "7 Haziran sonrası HDP'nin yüzde 10 barajını geçerek Meclis’te temsil edilmesi, Türkiye'de sistemini alt üst ettiği bu süreçten bahsediyoruz. Kobanê ve Rojava sürecinden sonra AKP eliyle bu süreç ortadan kaldırıldı" diye belirtti.
AKP'nin son iki yıldaki politikalarının 1990'lar sürecini aşan bir noktada olduğunu söyleyen Irgat, "Erdoğan'ın militarist çizgidedir. Kürt sorununu çözmek istemeyen bir AKP var. Gerçekten muhataplarıyla görüşmek isteyen bir AKP yok. Ama sorunlar muhataplar ile çözülür. Müzakerelere ihtiyaç var; ancak bu çatışmalı süreçte, gerçek anlamda bir müzakere süreci olacağını düşünmüyoruz. Gerçek anlamda barış sürecinin olması için mücadelemiz sürüyor" diye konuştu.
KATIRCIOĞLU: KATILIMCI BİR DEMOKRASİ KURABİLİRİZ
Bir ülkede gruplaşma olan ortamlarda gerginlik ve çatışmanın kaçınılmaz olduğunu kaydeden Prof. Dr. Erol Katırcıoğlu da, "Bir ülke, farklı kimliklerin gönüllü bir biçimde ayrılmasını önerebilecek denli bir demokrasiye sahip ise kimlik sorunu olmaz. Demokrasinin niteliği grupların kendi aralarında ürettiği yabancılaşma durumu ile ilgilidir. Bizim bugünkü sorunumuz, böyle bir perspektiften bakmaktır" dedi.
Çağımızda en önemli problemin ekonomik kriz değil siyasi kriz olduğuna dikkat çeken Katırcıoğlu, "Her ulusun demokrasi sorunu vardır. Türkiye'de demokrasi yoktu. 1947'de vardır ya yoktur. İnsanların önüne sandık koymak demokrasi değildir. Kurulduğu günden beri parçalanmıştı ve buda devam ediyor" diye belirti.
Türkiye'de yaşayan toplulukların her zaman parçalı olduğunu söyleyen Katırcıoğlu, "Ortak kimlik üretilemedi. Demokrasi, bireysel meseledir. Bireylerin fikirlerin ortalaması olarak bir yönetim çıkar. Toplumlar, gruplar haline gelmişse orada demokrasi olmaz. Çünkü sandık nüfus bakımından çoğunluğu ortaya çıkaran bir alet duruma geldi. Ortak paydayı ortaya çıkarmaz. Her uzlaşma bir taviz demektir. Fikirlerinden taviz verebilirler, ancak benimsedikleri değerden taviz vermez. Ülkemizde uzlaşma mekanizması çalışmıyor. Erdoğan şu an istediğini yapabilecek bir güce ulaştı. Ne yapabiliriz bu hegemonyayı kırabiliriz. Toplumun önüne bir vizyon ve heyecan sunmuyoruz. Bunu belki Türkiye'de HDP yaptı ama bütün muslukları kısaldı" dedi.
Katırcıoğlu, şöyle devam etti: "Türkiye'de, önümüzdeki dönem bize ait bir dönem. Türkiye'de, demokrasi temsili değil katılımcı demokrasiyle, herkesle konuşmalıyız. Bir hayat memat meselesi olan bir evreye gidiyoruz. Kendilerine muhalif olan herkesi ezecekler. Çok diri olmalıyız. Kendimiz için değil de çocuklarımız için bunu yapmalıyız. Farklı kimliklerin yan yana gelmesi kadar güzel bir şey olamaz. Çok kimlikli bir Türkiye istiyoruz. Katılımcı bir demokrasi kurabiliriz."