BATMAN - Batman’da koçerlere ait ahırlar kayyum emriyle polis, zabıta ve TOMA eşliğinde kepçelerle yıkıldı. Koçerler, “Rafinerinin verdiği zararı görmüyorlar ama hayvanların kokusundan rahatsız oluyorlar” sözleriyle yıkıma tepki gösterdi.
Köyleri devlet tarafından 90’lı yıllarda yakılıp yıkılan koçerler, Batman’ın çeşitli mahallelerine yerleşerek köydeki yaşamlarını beraberlerinde şehirlere taşıdı. Köyde hayvancılık yapan koçerler, zorla topraklarından koparıldıkları için şehirlerde kendi kültürlerini devam ettirmeye çalışıyor. Kentin tüm mahallelerine dağılan koçerler, Batman Belediyesi kayyumu Ertuğ Şevket Aksoy’un kent merkezinde hayvan beslemenin “toplum ve çevre sağlığı için çok ciddi risk taşıdığı” açıklaması üzerine ahırlarının 1 ay içinde tahliye edilmesiyle karşı karşıya.
Kayyum koçerlere hiçbir alternatif sunmazken, 29 Mayıs’ta kayyumun çıkardığı emir kapsamında GAP Mahallesi muhtarı ve Koçerler Derneği Başkanı Emin Çelik’in işbirliğiyle koçerlere ait ahırlar hayvanlar içerideyken polis, zabıta ve TOMA eşliğinde kepçeler aracılığıyla yıkıldı. Mahalle muhtarının kayyumunla anlaşarak yıkımı gerçekleştirdiğini ve zorla yerlerinden edindiklerini söyleyen koçerler, yaşadıklarını zulüm ve haksızlık olarak değerlendirirken, yıkım nedeniyle hayvanlarına yer bulamadıkları için satmak zorunda kaldıklarını anlattı. Koçerler, yıkıma bayramdan sonra devam edileceği yönünde bilgi verildiğini ve kayyum tarafından tehdit edildiklerini de söyledi.
‘NEREYE GİDEBİLİRİZ?’
Sipane Xelat’tan 40 yıl önce Batman’a yerleşen ve yaylalardan zorla göç etmek zorunda bırakıldıklarını söyleyen Sevim Yurik (60) 40 yıldır hayvancılıkla uğraştığını ve tüm geçim kaynağının hayvancılık olduğunu dile getirdi. Yurik, kayyum ve mahalle muhtarının kendilerine zorbalık yaptığını ve yerlerinden edinmek istediklerinin altını çizerek yıkıma tepki gösterdi. Yıkım nedeniyle hayvanlarını düşük fiyata satmak zorunda kaldıklarını belirten Yurik, şöyle devam etti: “Biz buraya yerleştik, ocağımızı buraya kurduk, bugün ise muhtar ve kayyum bizi toprağımızdan, yurdumuzdan etmeye çalışıyor. Burası bizim toprağımız. Buradan hayvanlarımızla birlikte nereye gidebiliriz? Polisleri, zabıtaları, TOMA ve panzerleriyle gelip hayvanlarımız ahırın içindeyken ahırlarımızı yıkmaya çalıştılar. Kayyum ve muhtar bize zorbalık yapıyor. Bunu Allah da kabul etmez.”
‘HAYVANLAR SAĞLIĞA ZARARLI DEĞİL’
Kayyumun hayvanlar için söylediği “Toplum ve çevre için ciddi risk taşıyor” iddiasına da tepki gösteren Yurik, hayvanların sağlığa zarar vermediğini ifade etti. Tek geçim kaynaklarının hayvancılık olduğunu belirten Yurik, “Tüm geçimimizi hayvanlarımızdan elde ettiğimiz sütü ve yoğurdu satarak sağlıyoruz. Hayvanlar, kayyumum dediği gibi sağlığa zararlı değil. Koçerliği bitirip bizi kültürümüzden ve toprağımızdan koparmak istiyorlar. Bize bir yer verirlerse hayvanlarımızı oraya götürürüz ama hayvanlarımız olmadan yaşayamayız” diye konuştu.
‘BİZE ZULÜM YAPIYORLAR’
Kaside Behlan (50) ise yıkım yapmaya gelen kişilerin tek geçim kaynağı olan ineğini zorla ahırdan çıkartıp ahırını yıktığını söyledi. Behlan, yıkım sırasında oruçlu olduğu için fenalaştığını anlatarak, “Kepçe ve TOMA’larla birlikte muhtarın da işbirliğiyle gelip ahırlarımızı hayvanlarımız içerisindeyken yıktılar. Engel olmaya çalıştık ama dinlemediler. Oruçluydum. İneğimi zorla çıkartıp sokağa saldılar. Bu sıcak ve oruçta bize zulüm ettiler. Yıkımı direnişimiz sonucunda bayrama kadar erteleyebildik, ama bize bayramdan sonra tekrar yıkıma başlayacaklarını söylediler” dedi.
‘ÖNCE YAYLALARIMIZI YASAKLADILAR ŞİMDİ DE…’
“Kendimi bildim bileli koçerim” diyen Behlan, devletin zulmünün halen devam ettiğini söyledi. Behlan, “Hayvan besleyerek geçimimi sağlıyorum. Tek geçim kaynağımız hayvanlarımız. Önce yaylalarımızı yasakladılar bize. Oradan gelip şehirlere yerleşmek zorunda kaldık. Burada hayvancılık yapmaya başladık, ama şimdi de bize ‘Buradan gidin’ diyorlar. Bize yapılan haksızlık ve zulüm devam ediyor” diye tepki gösterdi.
‘RAFİNERİNİN VERDİĞİ ZARARI GÖRMÜYORLAR’
Adil Yurik (70) isimli yurttaş da kayyuma ve yıkıma tepkisini şu sözlerle dile getirdi: “Kendimi bildim bileli hayvanların içerisindeyim. Hayvanlardan tek bir zarar görmedim. Aksine çok faydasını gördüm. Sütümüzü, peynirimizi yani tüm geçimimizi hayvanlarımızdan sağlıyoruz. Rafinerinin verdiği zararı görmüyorlar, ama hayvanların kokusundan rahatsız oluyorlar.”