HABER MERKEZİ - Diyarbakır, İzmir ve İstanbul'da ekolojistler, her geçen gün savaş şiddeti ile birlikte artan ekolojik talana karşı Dünya Çevre Günü’nü kutlamayacaklarını belirtti. HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, 167 milyon zeytinliğin yok edilerek sahil yollarına feda edildiğini söyledi.
5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla birçok kentte, çeşitli dernek, sivil toplum ve siyasi parti açıklamalarda bulundu. Amed Ekoloji Derneği’nin düzenlediği toplantıya, HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, HDP MYK üyesi Ömer Önen ve HDP Diyarbakır İl Eşbaşkanı Gülşen Özer de katıldı. Amed Ekoloji Derneği Yöneticisi Nejdet Sezgin, HDP’nin 5 Haziran 2015’te düzenlediği “Büyük İnsanlık” mitingine yönelik gerçekleştirilen bombalı saldırıda yaşamını yitirenleri anarak konuşmasına başladı. 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nü kutlamayacaklarını belirten Sezgin, “Bir kez daha savaşa, savaş hukukuna, tek adam yönetimlerine inat yaşamımızı da yaşam alanlarımızı da koruyacağımıza söz veriyoruz” dedi.
Cudi Dağı’nda ormanların yakılmaya başlandığı dönemde Nuh’un çocuklarına söz verdiklerini ifade eden Sezgin, “Bu saldırının giderek büyüyeceğini, ülkenin her yerinde, halkları, ormanları, suları da içine alarak katliamlara dönüşeceğini bilemedik” diyerek özeleştiride bulundu.
'ÇİFTÇİ TOPRAKTAN KOPARILMAYA ÇALIŞILIYOR'
Zeytinliklerin sanayi ve maden şirketlerine devredilmesi için yasal zeminin hazırlandığını anımsatan Sezgin, şöyle dedi: “Çiftçi topraktan koparılmaya çalışılıyor. Ormanlara, evlere, kırlara ve bahçelere düşen korlara avuçları ile su, umut taşıyan halklara, yaralı hayvanları kucaklayan Nuh’un çocuklarına, Gezi’den Cudi’ye, Sur’dan Olimpos’a, ormanlardan zeytinliklere, Sur’da suları, elektrikleri kesilerek, zorbalık ile evleri yıkılarak betonlara gömülmeye çalışılan balıkçılara söz olsun.”
“Sur yüzlerce yıldır barındığı halklara aittir. Zeytinlikler, ormanlar, mera-kışlak ve yaylalar, kıyılar tüm canlılarındır. Yok edilmesine izin vermeyeceğiz” diyerek devam eden Sezgin, ekolojik yıkım ve talana karşı mücadele edeceklerini vurgulayarak konuşmasını noktaladı.
'167 MİLYON ZEYTİNLİK YOK EDİLDİ'
HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım da, Sur ilçesinin iki mahallesinde başlatılan yıkıma dikkat çekerek, “Sur sadece tarih değil, doğayla bütünleşen bir kenttir. Türkiye’de sadece Sur değil, Hasankeyf de hedef alındı. Türkiye’de 167 milyon zeytinlik yok edildi, sahil yollarına feda edildi. Doğayı insanın karına teslim etmek akıl karı değildir. Kürdistan’da yaşanan ekolojik talana karşı sessizlik, bütün Türkiye’de talanın önünü açtı” diye konuştu.
OHAL ve savaş kültürü ile birlikte bölgede artan ekolojik tahribatların ülkenin tamamına yayıldığına işaret eden Yıldırım, “Bir canlının bir başka canlıyı yok etmesine göz yummayız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önceki gün katıldığı iftar programında zeytinlikler ile ilgili yaptığı konuşmasına da atıfta bulunan Yıldırım, “Doğaya karşı suçluluğun sonucudur” değerlendirmesinde bulundu.
'NÜKLEER ÇÖPLÜK İSTEMİYORUZ'
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) İzmir Ekoloji Meclisi, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla Gaziemir Aslanlar Kurşun Fabrikası önünde "Gaziemir'de Nükleer Çöplük İstemiyoruz" eylemi gerçekleştirdi. Eyleme, çok sayıda ekolojist katıldı. Eylem öncesi bütün katılımcılar kurşun fabrikasının kapanmasına rağmen yaratmış olduğu koku nedeniyle yüzlerine maske taktı.
ŞİRKETLER KRİZLERDEN KURTULSUN DİYE..
Açıklamayı yapan HDK Ekoloji Meclisi üyesi Hüseyin Kandemir, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nü kutlamayacaklarını söyledi. Kandemir, "Şirketler krizlerden kurtulsun, iktidar egemenliğini korusun diye sürükledikleri savaş hukukuna devam ediyorlar. Barajlar, dereler tutuklanmaya, suları kanallara almaya, suyu ormanları yaşamdan koparıp şirketlere teslim etmeye, madenleri, dağları delik değişik eden, tüm canlı sistemini ölüme mahkum eden bir şekilde çıkarmaya, taş ocakları ile dağları, yol projeleri ile yaylaları deşmeye mahallerin yakılıp yıkıldığı alanlar inşaat şirketlerine, enerji şirketlerine devir edilmeye devam ediliyor” ifadelerini kullandı.
'ZEYTİNLİKLER DE SERMAYEYE BIRAKILDI'
Acele kamulaştırma yasası ve Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile zeytinlikler, mera ve yayla alanlarının sermayeye bırakıldığına işaret eden Kandemir, şöyle dedi: “Meraları, zeytinlikleri zorla ellerinden alınmaya çalışılan çiftçilere, deniz meraları doldurulmaya çalışan balıkçılara sözümüz olsun. Tüm yaşam alanları tüm canlılarındır. Yok edilmesine izin vermeyeceğiz. Doğayı talan eden altın madenciliği, havamızı solunmaz kılan termik santrallerin farkındayız ve takipçisiyiz. Türkiye Atom Enerji Kurumu’nun ilk radyasyon tespitini 2007’de yaptığı Aslan Avcı Döküm Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin fabrika alanındaki gömülü radyoaktivite bulaşıklı atık çöplüğü, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir tarafından bilmekteydi.”
'NÜKLEER ÇÖPLÜK İSTEMİYORUZ'
Türkiye’ye girmesi olanaksız olan nükleer atıkların ülkeye hangi yollarla sokulduğunun bilinmediğini dile getiren Kandemir, Nükleer çöplük istemediklerini söyledi.
'EGEMENLERİN ÇEVRE GÜNÜ'NÜ KUTLAMIYORUZ'
HDP İstanbul Ekoloji Komisyonu da, gün dolayısıyla parti binası önünde açıklama düzenledi. Açıklamaya, HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Esengül Demir, HDP PM ve MYK üyelerinin yanı sıra çok sayıda kişi katıldı. "Sur’da zeytinlikler de meralar da kıyılar da halkındır, vermiyoruz yıktırmayacağız" pankartı açılan açıklamada konuşan HDP MYK üyesi ve Ekoloji Komisyonu Sözcüsü Beyza Üstün, egemenlerin ilan ettiği Çevre Günü'nü kutlamadıklarını belirterek, "Kürdistan'da yaşam alanları, ormanlar, tarih yok ediliyor. Yok eden ve katledenlere karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Canlılar yaşam alanlarından koparılıp sermayeye peşkeş çekiliyor. Hep beraber yürüteceğimiz mücadelenin sözü veriyoruz" dedi.
HDP İstanbul Ekoloji Komisyonu adına açıklamayı yapan HDP PM üyesi Pınar Yiğitoğulları, tüm canlıların yaşam alanlarının korunması için mücadele edeceklerini ifade etti.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Antalya Ekoloji Komisyonu da, Dünya Çevre Günü vesilesi ile il binasında basın toplantısı düzenledi. HDP Antalya Ekoloji Sözcüsü İlkin Manya, bu topraklarda yaşayan halklar olarak 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nü kutlamadıklarını ifade ederek, savaş hukukuna ve tek adam yönetimine karşı yaşam alanlarını korumaya devam edeceklerini belirti.
'DOĞAL VARLIKLAR GÜVENLİK POLİTİKALARININ ARACINA DÖNMÜŞ'
Doğal çevre üzerindeki saldırıların giderek büyüdüğünü ve ülkenin her yerinde halkları, ormanları, suları içine alan katliamlar yaşandığına dikkat çeken Manya, "Barajlarla dereleri tutuklayarak, suları kanallara alarak, suyu, ormanları yaşamdan kopararak şirketlere teslim ediyorlar. Dağları delik deşik ederek, tüm canlı sistemi ölüme mahkum eden madenleri yapmaya, taş ocakları ile dağları, yeşil yol, yol projeleri otobanlar ile yaylaları deşmeye devam etmektedir. Ormanları yok etmeye, doğal varlıkları askeri ve güvenlik politikalarının bir aracı olarak kullanmaya devam ediyorlar" dedi.
'OHAL İLE DOĞA KATLİAMI ARTTI '
OHAL kapsamında halkların katledildiği, mahallelerin yakılıp yıkıldığı alanların inşaat şirketlerine, enerji şirketlerine devredildiğini hatırlatan Manya, kamulaştırma yasası ve torba yasalar ile zeytinliklerin de sermayeye açıldığını ifade etti. "Beş bin yıldan fazla tarihi kültüre sahip, UNESCO miras listesindeki Sur ve Hewsel Bahçelerini yapılaşmaya açmaya, Sur’daki mahallelerde yaşamaya çalışan halkı zorla evlerinden atmaya çalışıyorlar" diyen Manya, halkın malı olan doğal çevrenin ranta çevrilmesine izin vermemek için mücadele edeceklerini ifade etti.
Manya, herkesi doğa katliamına karşı mücadele etmeye ve sessiz kalmamaya çağırdı.
ZEYTİNLİKLERDEN SUR’A KADAR MÜCADELE
HDP ve Hakların Demokratik Kongresi (HDK) İzmir Ekoloji Komisyonu da, gün dolayısıyla Enternasyonal Fuarı ve Kültür Parkı önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamaya çok sayıda ekolojist destek verirken, “Kapitalizm doğayı katlediliyor” pankartı açıldı. Eylemde açıklama yapan HDP İl Eşbaşkanı Gülay Gün Bilici, 5 Haziran Dünya Çevre gününü kutlamayacaklarını ve derelerinden, rüzgâr alanlarına, tohumlarından ormanlarına, denizlerinden dağlarına kadar doğanın soykırım politikalarıyla karşı karşıya olduğunu ifade etti.
Yapılan yeni düzenlemeleri hatırlatan Bilici, “Yapılan yeni düzenlemeler geçimlik hayvancılığın temel alanı olan meralar, yüz binlerce ailenin geçim kaynağı olan zeytinlikler yandaş sermayenin kullanımına, sanayi kuruluşlarına devri ‘yasal’ hale getiriliyor. Küresel kapitalizmin dayattığı sertifikalı tohum uygulamasıyla tarihte besin bitkilerinin ilk kez evcilleştirildiği kadim topraklarda binlerce yıldır var olan geniş biyoçeşitlilik yok olma aşamasına gelmiştir” dedi.
‘SANTRALLERE BELEDİYE DE DESTEK VERİYOR’
Bilici, İzmir’in çevresel, kültürel ve tarihsel değerleri, hemşerilerimizin yaşam ve sağlıkları açısından büyük tehdit oluşturan ve oluşturacak olan merkezi hükümet tarafından koordine edilen termik santraller, Efem Çukuru Altın Madeni, RES’ler, İzmir Körfezi Geçiş Projesi gibi projeleri İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bazen onay vererek bazen de itiraz etmeyerek kabul ettiğine dikkat çekti.
‘YIKTIRMAYACAĞIZ’
Sur’da yaşanan yıkıma da dikkat çeken Bilici, “Ormanlara, derelere, meralara, bahçelere düşen korlara avuçlarıyla su ve umut taşıyan halklar, yaralı hayvanları kucaklayan Nuh’un çocukları, zeytinleri yaşamın tümüne ait kılan Homeros, Geziden Hewsel’e, Sur’a kadar direnenler bizi mücadeleye çağırıyor. Sur, zeytinlikler, meralar, kıyılar, Kültürpark, körfez de halkındır. Yıktırmayacağız” diye ifade etti.
'VAHŞİ KAPİTALİZM YAŞAMSAL KRİZLER YARATACAK'
Mersin Doğa ve Çevre Derneği (MERÇED) de, dernek binasında basın toplantısı düzenledi. Birçok çevrecinin katıldığı toplantıda, (MERÇED) Başkanı Sebahat Aslan yaptığı konuşmasında Fenike'de doğanın korunması için mermer ocaklarına karşı mücadele ederken öldürülen Ali Ulvi ve eşi Ayşin Büyüknohutçu’yu anarak başladı.
Dünyada uygulanan vahşi kapitalizmin, plansız sanayileşmenin ve kalkınma programlarının, insanlara dayatılan aşırı tüketme alışkanlıklarının bütün varlıkları tüketme noktasına getirdiğini ifade eden Aslan, bu politikaların hava, su, ve toprak kirlilikleri oluşturmanın yanında eşitsizliği, adaletsizliği, yoksulluğu, işsizliği ve savaşları da yanında getirdiğini belirtti.
Dünyanın büyük küresel felaketler ile karşı karşıya kalacağını dile getiren Aslan, “Bilim insanları, 2050 yılına kadar dünyanın 1-2 derece ısınacağını bunun sonucunda aşırı yağışların ve buzulların erimesinden dolayı oluşacak seller, kuraklık, türlerin yok oluşu, gıda kriziyle ortaya çıkacak olan açlık, iklim göçlerini beraberinde yaratacak ve yaşamsal krizler yaşanacağını söylüyor" dedi.
'RANT POLİTİKALARININ KARŞISINDA OLACAĞIZ'
Dünyada uygulanan bu politikalardan Türkiye’nin de etkilendiğini söyleyen Aslan, emperyalizme bağımlılıkla belirlenen politikalar sonucu sanayinin, tarımın, kentin, ulaşımın, enerjinin, madenlerin, doğal kaynakların, ormanların, hazine arazilerin, kıyıların, derelerin birer rant alanı haline dönüştüğünü belirtti. "Sularımız HES projeleri ile ticarileşmiştir. Temel gıdamız olan zeytinliklerimizi yok edecek kadar torba yasalar çıkarılmıştır” diyen Aslan, doğanın ranta kurban eden politikalarının karşısında olacaklarını, yaşanılabilen bir dünya ve yaşanılabilinir ülke için kararlı bir şekilde mücadele edeceklerini dile getirdi.