‘Küçülme’ diye sendikalıları çıkardı, alım için İŞKUR’a başvurdu

AYDIN - Yüksel Seramik’te sendikalı oldukları ve arkadaşlarının dağıttığı lokmadan yedikleri için işten atılan işçiler, fabrikada iş güvenliği ve sağlığının esamesinin okunmadığını söyledi. Kamu arazisini işgal eden fabrikada, yasaklı kimyasal madde kullanıldığı ileri sürülürken, işten atmaya gerekçe yapılan “küçülme” bahanesini de İŞKUR’a verilen işçi alım ilanı yalanladı.

Aydın’ın Söke ilçesinde Yüksel Seramik Fabrikası’nda Türk İş'e bağlı Çimse İş Sendikasına üye oldukları gerekçesiyle 19 işçinin işten atılması ardından bu işçilerin fabrika önünde dağıttıkları lokmadan yedikleri gerekçesiyle 3 işçi daha işten çıkarıldı. Çıkarmaların sürdüğü fabrikada, işçiler yaşadıkları hukuksuzluk nedeniyle Söke Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu.

İşçilerin lokma dökme eylemi yaptıkları alanın fabrika sahası içinde yer aldığını savunan firma sahibi Hanifi Mutlu da işçiler hakkında Söke Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Savcılık tarafından açılan soruşturma sonucu yapılan incelemelerde, jandarmanın ölçümü sırasında işçilerin lokma döktürdükleri alanın Karayolları Müdürlüğü'ne ait olduğu ortaya çıktı. Jandarmanın şikayeti üzerine Karayolları Genel Müdürlüğü’nün işgal edilen arazisi konusundaki tutumu ise önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak.

‘KÜÇÜLME’ DİYE İŞÇİ ÇIKARILDI, İŞKUR’DAN İŞÇİ İSTENDİ

İşçiler işten atılma gerekçeleri olarak kendilerine “küçülmeye gidiyoruz” denildiğini aktarırken, Yüksel Seramik'in çıkarmanın hemen ardından İŞKUR'a eleman ihtiyacı için başvurduğu kayıtlara yansıdı. İŞKUR'un Söke Hizmet Merkezi'nden verilen ilanda şirketin 30 yaşını aşmamış seramik sektöründe çalışabilecek tecrübeli veya tecrübesiz elemanlar aradığı belirtildi.

ÇALIŞAN İŞÇİLERİN ANLATIMLARI SÖMÜRÜYÜ ORTAYA KOYDU

Fabrikada halen çalışan ve işten çıkarılan işçilerin anlatımları, fabrikada yaşananları ortaya koyarken, fabrikanın iş sağlığı ve güvenliği kriterlerine uymadığı ve işçileri baskı altına almak için her türlü uygulamayı devreye koyduğunu gösterdi. Fabrikada halen çalışan ancak ismini vermek istemeyen işçiler, günde 8 saat çalışan işçilere 2 yıl önce 12.00 ila 14.00 arası "istirahat" verilirken, kısa bir süre sonra bu uygulamanın kaldırıldığını aktardı. Yine günde 10 saat çalışan işçilere, 24 ay 20 gün gibi bir süre 2 saat fazladan çalışmalarına rağmen fazla mesai ücretlerinin halen ödenmediğini ve alacaklarına karşı tüm girişimlerinin bastırıldığını belirtti.

‘YASAKLI KİMYASAL MADDE KULLANILIYOR’

Toplamda 312 personelin çalıştığı fabrikada geçtiğimiz yıl çalışanlar, dağıtılan barbunya yemeğinden zehirlenirken, solvent gibi kullanılması yasak olan ağır kimyasalların da kullanıldığı işletmede haftada yalnızca bir gün doktor geldiğini ve bu doktorun da işletmede yalnızca bir saat vakit geçirdiğini öne sürdü. Yine iş güvenliğinin esamesinin okunmadığını belirten işçilerin yanı sıra yüksek yerlerde iş güvenliğinden yoksun olarak sivil kıyafetlerle çalıştırılan işçiler de görüntülere yansıdı. Ayrıca fabrikaya denetim için gelen müfettişlerin de önceden haber alınarak geldiklerini öne süren işçiler, denetimden önce yetkililer tarafından işçilere baret ve iş güvenliği malzemelerinin dağıtıldığını ifade etti.

‘SENDİKALI OLAN İŞÇİLERİN AİLELERİNE BASKI YAPILIYOR’

İşten atılan 22 işçinin ardından ise fabrikada sendikalı olan ve henüz işten çıkarılmayan işçilerin ailelerine de baskı yapıldığı belirtilirken, fabrika yetkilileri tarafından işçilerin aileleri aranarak "Sendikaya üye olmuş. Söyleyin geri çekilsin" gibi ifadeler kullanıldığı kaydedildi. Fabrika müdürü R.E.’nin kent merkezinde bir kahvehanede sendika yöneticileri ile oturan bazı işçilerin fotoğraflarını çektiği ve işçilerin bu yüzden işten çıkarılmakla tehdit edildiği de ifade edildi. Konuya dair telefonla ulaştığımız Fabrika İdari İşler bölümünden bir yetkili R.E.’nin de yanında olduğunu belirterek, iddiayı yalanlamakla yetindi.

KENDİSİ İŞTEN ATILDI EŞİ DE DARP EDİLDİ

Sendikalı olduğu gerekçesiyle işten çıkarılan işçilerden Yunus Bozok, 2006 yılından işten çıkarıldığı güne kadar Yüksel Seramik'te çalıştığını belirterek, eşinin ise 2010 yılında aynı fabrikada çalışmaya başladığını belirtti. Asgari ücrete tabi tutulduklarını söyleyen Bozok, çalışma şartlarını kaldıramadıkları için sendikalı olmayı tercih ettiklerini belirtti. Daha sonra ise hemen işten çıkarıldığını aktaran Bozok, kendisine "2006 yılından bu yana mesaiye kalmadım. Hiçbir hak talebim yoktur" şeklinde dilekçelerin imzalatılmaya çalışıldığını söyledi.

‘KIDEM TAZMİNATIMIZ GASP EDİLDİ, VERİLMİYOR’

Eşinin de darp edilerek işten atıldığını söyleyen Bozok, "En son olayda işverenin eşime floresanın açık kalmasını bahane ederek omuzundan tutup itip kakarak 'Sen benim fabrikama zarar veriyorsun' diye ithamda bulundu. Eşim şikayetçi oldu. Yalan ifadede bulunduğu gerekçesiyle işinden edildi. Şu anda kıdem tazminatı ve işsizlik maaşı dahi gasp ediliyor. Devletin kesip de işverenin vicdanına bıraktığı hakkı bile gasp ediliyor. İçinde bulunduğumuz durum içler acısı. Bir işçinin yaşadığı bu durumun yetkililer tarafından görülmesini istiyoruz. Bir kadının bir annenin ekmeği için verdiği mücadeleyi hiçe sayarak, görmezden gelerek fiziksel olarak şiddete maruz kaldığını, eşinin de şiddetten dolayı psikolojisinin alt üst olduğunu belirterek şikayetçi olduk neredeyse suçlu duruma düşme haline geldik" dedi. Ayrıca işten çıkarıldıktan sonra ilçedeki diğer fabrikalara da başvurduklarını söyleyen Bozok, işverenlerin anlaştıklarını ve çıkarılan işçilerin diğer fabrikalarda da işe alınmadıklarını söyledi. Bozok, mağdur olduklarını vurguladı.

'SENDİKA GELİRSE İŞİMİNİZİ KAYBEDERSİNİZ’ TEHDİDİ

Gülizar Çolak ise normalde 7 buçuk saat çalışmaları gerekirken 16 saate kadar çalışma sürelerinin uzadığına dikkat çekerek, bunun karşılığında ise herhangi bir ücret almadıklarını söyledi. Sendikal faaliyette bulundukları için emeklerinin suiistimal edildiğini söyleyen Çolak, fabrikada sendikal faaliyet başlamasının ardından Ar-Ge müdürünün kendilerini toplayarak "Sendika gelirse işinizi kaybedersiniz" şeklinde tehdit ettiğini belirtti. Kendisinin çalıştığı birimde kimyasallarla içli dışlı olmak zorunda kaldığını ve yasal olarak 6 ayda bir kan tahlili yapılması gerektiğini söyleyen Çolak, 2 yıldır hiçbir tahlil yapılmadığını ifade etti. Son olarak mağdur olduklarını söyleyen Çolak, "Mağdurum. İki evladım var. Yalnızca maddi anlamda değil, manevi anlamda da çökmüş durumdayız. Biz sadece kendi haklarımızı ve arkadaşlarımızın haklarını savunduk. Tek suçumuz buydu" diye konuştu.

‘PİSLİK İÇİNDE ÇALIŞTIRILDIK’

Vardiya Mühendisi olan ve işten çıkarılan Kemal Bülbül, çalışma şartlarına dikkat çekerek, lavabolardan soyunma odalarına kadar pislik içerisinde çalışmaya mahkum edildiklerini ifade etti. İş yükünün ağır olduğunu söyleyen Bülbül, 20 yıldır çalışanların olduğunu ve tek bir kez zam yapılmadığını ifade etti. Sendika hakkının anayasal bir hak olduğunu belirten Bülbül, "Biz anayasal hakkımızı kullandık. Aramızda bebeği yeni doğan, yeni nişanlanan arkadaşlarımız vardı. Gözlerinin yaşına bakılmadan işten çıkarıldı. Bu mücadeleye girmeye emeğimizin karşılığını almak için mecbur kalmıştık. Birçok insana çıkarılırken başka yerlerde iş bulamayacağımızı söylediler. Kamuoyunun vicdanına bırakıyorum. Birçok insanın ekmeği ile oynandı" dedi.

'312 İŞÇİYE 4 TUVALET'

İşten atılan işçilerden Atakan Uyar, haklarını aramak için sendikalı olduklarını belirterek, patronun sendika için kendilerine, "İçimize böyle şeytanları sokmayalım" şeklinde ifadeler kullandığını söyledi. Eşinin bir gün sonra doğum yapacağını söyleyen Uyar, "Bundan sonra sendikal faaliyetlerini dışarda yürütürsün ben böyle işçi çalıştırmam" denilerek işten çıkarıldığını kaydetti. İlker Gürkan da rezil bir ortamda çalıştıklarını belirterek, 312 personel için 4 adet tuvalet bulunduğunu sağlıksız ve hijyenden yoksun ortamda çalıştıklarını kaydetti. Öncü Ader de, "Hepimiz küçülme bahanesi ile işten çıkarıldık ancak böyle olmadığını her şekilde ispatlayabiliriz. Arkadaşlarımızın sendikalı olmaması için tehdit edildiğini de belirtiriz. Yapılanlar kanunsuzdur. Hakkımızı istiyoruz" diye konuştu.

'LOKMA YİYİNCE 5 DAKİKADA İŞTEN ATILDIK'

Fabrika önünde sendikanın döktürdüğü lokmayı yiyen ve bu nedenle işten atılan Umut Yıldız, o gün yaşadıklarını "Üç arkadaş lokmalardan aldık ve yiyerek fabrikaya doğru ilerledik. Önümüzü R.E. kesti. ‘Bu lokmalarla buraya giremezsiniz' dedi. Biz de karşı çıkmadık. Dışarda yedik. Tam içeri girecekken, güvenliğe telefon geldi ve Erdi Peker ve Berkay Zencirkıran ile birlikte içeri alınmamızı söylediler. Biz sadece lokmamızı yedik o anda orada işimize son verildi. 5 dakika içerisinde işten çıkartıldık. Gülünç bir durum iki gündür uyku uyuyamıyoruz. Üç gün önce de nişanlanmıştım" dedi.

Cihan Başakçıoğlu - dihaber