İSTANBUL - Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayeti davasında gazeteci Nedim Şener, tanık olarak dinlendi. Duruşmaya, Yılmazer ile Şener arasında ki tartışmalar damga vurdu.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetine dair açılan davanın 45’inci duruşmasının dördüncü oturumu İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya tutuklu sanıklar Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer ile bazı tutuksuz sanıklar katıldı. Başka davalardan tutuklu bazı sanıklar ise SEGBİS ile duruşmaya katıldı. Duruşmada ilk olarak Nevşehir Cezaevi’nde tutuklu bulunan dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı Büro Yazışmaları görevlisi Şafak Şen, SEGBİS üzerinden tanık olarak dinlendi.
Şen, “Hedef Şahıslar Programı”na dair bildiklerini anlattı. Şen, “Hedef Şahıslar Programı”na dair hazırlanan belgede parafının bulunmasına ilişkin soruya, “Yok, parafım yok” diye yanıt verdi.
GAZETECİ ŞENER TANIK OLARAK DİNLENDİ
Şen’in ardından gazeteci Nedim Şener, tanık olarak dinlendi. Şener, duruşmanın kendisi için önemli olduğuna vurgu yaparak, “Tarihin tecelli ettiği bir süre. Keşke benimle şahsi bir şeyi olanlar, şahsi olarak bunu halletseydiler” dedi. Şener, “Devletin tüm kanatlarının içerisinde yer aldığı bir olaydan bahsediyoruz. Hrant Dink cinayeti Türkiye’nin namus borcudur. Bunu açıklayamazsa 1915 olaylarının altında kalır” dedi.
Şener, “Bu işin içerisinde Abdulkadir Aksu var. Fethullah Gülen’in elinden tutarak büyüttüğü biri. Bugün Ali Fuat Yılmazer, ‘Ben buradaysam beni atayan bakan nerede?’ diye soruyor. Ever, haklı” dedi. Şener, “Hrant Dink kitabını yazdıktan sonra karşıma FETÖ’cü terör örgütü çıktı” dedi.
‘DİNK GÖMÜLMEDEN BU OLAY ÇÖZÜLEBİLİRDİ’
Şener, Dink'in hedef haline getirildiği süreci özetleyerek, "Hrant Dink daha gömülmeden bu olay çözülebilirdi" dedi. Şener, dönemin savcısı Zekeriya Öz’e atıfta bulunarak, “Bize hep Ergenekon cinayeti olduğunu anlattı” dedi. Şener, Zekeriya Öz ile birlikte beraat kararı veren İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin hakimlerinin de yargılanması gerektiğini söyledi. Şener, 17-25 Aralık operasyonlarına değinerek, “İyi ki 17-25 Aralık operasyonları oldu ki, bunlar yüzüne gözüne bulaştırdı. O dönem yüzlerine bulaştırmasaydı bugün çok şey çekerdik” dedi.
Emin Arslan ile görüştüğünü dile getiren Şener, Arslan’ın kendisine “ Dink olayında biri bizimkilerle irtibatlı” dedi. Şener, “Cinayetten bir hafta sonra olayla ilgili görüşmeler yapmaya çalıştım. 'Katile poster' haberi bir algı operasyonuydu” ifadesinde bulundu. Şener, “Hrant Dink mi gazeteci, gazeteci kimliğiyle bu pisliğe bulaşmış olan kişiler mi gazeteci? Maalesef bu oldu Türkiye'de…” dedi.
Şener, “Dink ile görüşme yapan MİT’çiyi araştırdım, Özer Yılmaz çıktı” dedi. Şener, “Ben kitabımı yazarken, Başbakanlık Teftiş Kurulu raporu çıktı. Hazırlayan isimler Susurluk raporunu da hazırladılar. İlk defa derin devletin arşivine girenlerdi bunlar” dedi. Şener, “Kitabımda yer verdiğim şema Ergenekon sanıklarıyla dink cinayeti arasında ilişkileri gösteriyordu. Erhan Tuncel o şemada yoktu” dedi. Şener, Abdulkadir Aksu ve Beşir Atalay’ın Dink cinayetinin siyasi ayağı olduğunu iddia etti. Şener, Rahip Santoro cinayetinin Hrant Dink cinayetinin provası olduğunu söyledi. Şener, “Ne zamanki ben Hrant Dink ile ilgilenmeye başladım o zaman cemaat üzerime çöktü” dedi.
ŞENER İLE YILMAZER TARTIŞTI
Şener, Muhsin Kızılkaya’nın 24 Temmuz 2016 günü Habertürk’te yayınlanan yazısında yer verdiği 5 Mart 2011 ki İstanbul Emniyet’inde Ali Fuat Yılmazer ile yaptığı görüşmede geçen diyalogları okudu. Bunun üzerine Yılmazer, Şener’e “Yılmazer mi yazıyor yoksa daire başkanı mı yazıyor” dedi. Şener ise “Daire başkanı” diye yanıt verdi. Bunun üzerine Yılmazer, “Çarpıtma! Tetikçi gazeteci işte bu. Birazdan görüşeceğiz” dedi. Şener’de “Bu gerçek gazeteciliktir” dedi.
Yaşanan tartışmanın ardından Şener, anlatımlarına devam etti. Şener, “Yasin Hayal azmettiren ama Erhan Tuncel, Hrant Dink cinayetinde devletin parmak izidir” dedi.
ALTAY: MEHMET KURT’UN ERHAN TUNCEL OLDUĞUNU BİLMİYORDUM
Dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay ise söz alarak, “Hrant Dink cinayetiyle ilgili ifadelerimde bir çelişki yoktur. Ben görevdeyken Engin Dinç ve Faruk Sarı bana bilgi vermedi. Elemanlıktan çıkartılması teklif edilen Mehmet Kurt kodlu elemanın Erhan Tuncel olduğunu ben bilmiyordum” dedi.
Engin Dinç’in avukatı Necdet Pakdil ise söz alarak, Nedim Şener’e “Burada tanık olarak değil daha çok uzman bilirkişi gibi konuştunuz. Burada şahsınız adına da güzel propaganda yaptınız” dedi.
Duruşmada son olarak tutuklu Ali Fuat Yılmazer, Şener’e soru sordu. Yılmazer, “Delilden örgüte ulaşırsınız ama burada yalanlarla nereye ulaşacaksınız. Ben bugün burada yargılanıyorsam bir tek sorumlusu var. Oda karşınızda duruyor” dedi.
Şener ise Yılmazer’in sözünü keserek, “İlk yaptığım haberlerde Ali Fuat Yılmazer’in ismi iki defa geçiyor. Ben üsttekilerle ilgilendim. Yılmazer yaptığı suç duyurusu ile beni taciz etti” dedi.
Yılmazer, “Dediği türden şerefsiz bir gazeteci algısı var. Yalan haberlerle algı yönetiyorlar. İstanbul’u suçluyor ama İstanbul istihbaratından elde ettiği belgelerle kitap yazdı” dedi.
SIK SIK TARTIŞTILAR
Yılmazer, konuştuğu sırada Şener bir kez daha söz alarak, “Ben akşama kadar ses etmedim dinledim. Bu şekilde olmaz” dedi. Mahkeme başkanı araya girerek, Şener’e, “Tanıksınız. Sanığın soru sorma hakkı var” dedi. Şener ise “Yılmazer kendisi mahkeme kuruyor. Ben buna izin vermem” dedi. Mahkeme başkanı ise “Sanığın soru sorma hakkı var. İstemezseniz susma hakkınızı kullanırsınız” dedi. Şener bir kez daha “Ben buna izin vermem” dedi. Bunun üzerine Yılmazer, “Ben yargılanıyorum. Burada tanıklık etmedi ki. Gazetecilik adı altında yargıya müdahale ediliyor. Algı oluşturuluyor. On yıldır konuşuyor. Bunlara yanıt vermem lazım” dedi.
Şener’in bir kez daha Yılmazer’in sözlerini kesmesi üzerine Yılmazer, “Tanık olarak seçtiğiniz kişinin halini görüyor musunuz” dedi.
Mahkeme başkanı ise sık sık “Kişisel hesaplaşmaya çevirmeyin” uyarısı yaptı.
Yılmazer, “Yalan beyanlar kendilerine geri döner” dedi. Mahkeme başkanı Yılmazer’in sorularına “Gazetecinin yapacağı değerlendirmeler bizi ilgilendirmez. Değerlendirmeler yapabilir, çok değerli de ama olur bizi bağlamaz. Ekstra bilgi varsa onları anlatır. Burada bilirkişi değil” diyerek engel oldu.
Yılmazer’in “Cinayet sonrası başka kimlerin kurtarılması toplantıları yapıldı?” şeklinde ki sorusuna Şener, “Ramazan Akyürek’i kurtarma toplantıları yapıldı. Bakanda katıldı” diye yanıt verdi. Yılmazer, “O dönemin başbakanı başbakanlık müfettişine laf geçiremiyor. O günün Türkiye’sinin gerçeği bu. Bir gazetecinin yorumlaması gereken bu” dedi.
Yılmazer, “C şubesinde olup da İstanbul’da olmayan ne bilgi vardı?” sorusuna Şener, “Bilmiyorum. Bu f4 raporlarının hepsi C şubesinde toplanıyordu” diye yanıt verdi. Yılmazer ise “Ben Hrant Dink’i A1 şubesinin takip ettiğimi söyledim. Artık biliyor. Daha da yanlış konuşuyor” dedi. Şener ise “Artık dağılabiliriz. Ben bilgilerin toplandığı yer trafik şube olduğunu biliyorum” dedi. Bunun üzerine mahkeme başkanı da “Yargılamanın ciddiyeti bozuluyor” diyerek, Yılmazer’i uyardı.
Şener ise Yılmazer’e “Üzülüyorum halinize” dedi. Bunun üzerine “Halime üzülmeyin benim” demesi üzerine Şener Yılmazer’e “Zihniniz yerinde değil” dedi.
Yılmazer, “İstanbul istihbarat şubede 81 ile katilin fotoğrafını çekti’ yazmışsınız. Oysa 4 ile çekilmiş” dedi. Şener de “Öyle yazmamışım ben” dedi. Yılmazer, “Görüntüleri karartan Selim Kutkan’dır” dedi.
ŞENER: BENİ TEHDİT EDİYOR
Yılmazer’in “Elbet bu söylenenler bir yerden çıkacak” demesi üzerine Şener, “Başkanım görüyorsunuz beni tehdit ediyor. Ne ile tehdit ediyor beni. Evinde silah çıkmış bir polis beni tehdit etmeye çalışıyor. Yarın bana ne yapacak. Örgütle beni tehdit ediyor” dedi. Yılmazer, “Ben kimseyi tehdit etmiyorum” dedi.
Mahkeme başkanı Yılmazer’in bir akrabasını ise duruşma salonundan çıkardı.
Celaleddin Cerrah ise söz alarak, “Benim odamda toplantı yapıldı. Ben yurt dışındaydım, yeni geldim. Katilin fotosunu basına vereceğimi söyledim. Akyürek'e raporu yok etmesini söylemedim. Seni Allah'a havale ediyorum ve daha beter olacaksın" dedi. Bunun üzerine Akyürek: “Allah bu salondan çıkmayı nasip etmesin yalansa" dedi.
Şener’in tanıklık beyanlarının dinlenmesinin ardından mahkeme heyeti, tarafların taleplerini dinledi. Mahkeme, tanıkların dinlenmesine ara vererek, Dink cinayetine ilişkin askerler hakkında açılan iddianamenin okunmasına başlayacağını belirterek, duruşmayı 3-4-6-7 Temmuz günlerine erteledi.
Öte yandan tutuksuz olarak yargılanan Hamdi Ekvatan hakkında telefonunda Bylock çıktığı iddiasıyla yakalama kararı çıkarıldı.