DİYARBAKIR - TJA'nın birinci Ara Dönem Toplantısı'nın sonuç bildirgesi açıklandı. Kadınlar, "Önderlikle Mutlaka Kazanacağız" kampanyasının ikinci aşamasının yürütülmesi, kadın konferansı, sempozyum ve eylemlerin örgütlendirilmesi ile merkezi bir kadın eyleminin düzenlenmesi gibi kararlaşmalara vardı.
DBP Diyarbakır İl Örgütü Vedat Aydın Toplantı Salonu’nda düzenlenen TJA 1. Ara Dönem Toplantısı sona erdi. 2 gün boyunca Dünya ve Ortadoğu’da gelişen siyasi süreç ve savaş politikalarını değerlendiren kadınlar, ülkede artmakta olan kadın katliamları, çocuk istismarı ve uyuşturucu bağımlılığına karşı mücadele yolları da aradı. 2 gün boyunca yürütülen tartışmalar sonucu kadınların alınan önerileri üzerinden yeni dönemin yol haritası belirlendi. Sonuç bildirgesini okuyan HDK Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, toplantının büyük bir moral, iddia ve kararlılıkla sonuçlandığı söyledi.
‘GÖZALTINA ALINAN KADINLAR SERBEST BIRAKILSIN’
Koçyiğit, toplantının kadın kurumlarının kapatılması sonucu Türkiye genelinde artan kadın cinayetleri ve çocuk istismarlarına karşı mücadele gündemli gerçekleştiği sırada, TJA aktivistleri Ayşe Gökkan, Yüksel Baran, Sara Aktaş, Zeynep Altınkaynak, Sibel İldan, Hatice Uçar, Şahçan Tünen ve Helbest İlhan’ın gözaltına alındığını belirtti.
Koçyiğit, “Kadın katillerinin ve tecavüzcülerinin yargılanmadığı, tecavüzcülerin kefaletle serbest bırakıldığı ve kadına yönelik saldırıların çete organizasyonlarıyla yürütüldüğü bir ülkede kadın mücadelesi yürütenler tutuklanmakta, kadın kurumları hedef alınmakta ve Kürt kadınları katledilmektedir. Bu sabah Lice’ de Pakize Hazar panzer kazası süsü verilen bir katliamla yaşamını yitirmiştir. Bu gözaltılar ve katliam toplantımıza ve kadın hareketinin mücadelesine yönelik bir saldırıdır. Unutulmamalıdır ki; hiçbir baskı ve saldırı derin özgürlük talebini bağrında taşıyan bir toplumu asla engelleyemez. Kadınlar ise asla ama asla engellenemez. Bu nedenle Kadın mücadelesi yargılanamaz diyor ve arkadaşlarımızın derhal bırakılmasını talep ediyoruz” çağrısında bulundu.
‘YENİDEN SÖMÜRGELEŞTİRME SALDIRISI UYGULANMAKTA'
Tüm siyasi saldırılara rağmen toplantının siyasal süreç ve cins mücadelesini yükseltme gündemleriyle gerçekleştirildiğini ve yeni mücadele haritasının belirlendiğini aktaran Koçyiğit, krizin temel nedenin, demokratik uygarlık güçleri olan halkların, kadınların, kültürlerin, inançların ve emek hareketlerinin ulus devlet sistemine dayalı sömürgeci tüm iktidar yapılanmalarıyla artık yaşanamaz durumdan kaynaklandığını vurguladı. İnsanlığın ancak yeni demokratik uygarlık doğuşu ve yeni yaşam güçleriyle bu krizi çözüp, aşabildiğini ifade eden Koçyiğit, şöyle dedi: “Yaşadığımız kriz ve 3. Dünya Savaşı, politik, kültürel, sosyal ve ekonomik sorunlar kadar büyük bir ahlaki problemi temsil etmektedir. Hiçbir kuralı, kaidesi ve değeri olmayan, ideolojik referansı politik lümpenizm olan ve sürekli değersizleştirme ile var olmaya çalışan sistem bizleri büyük bir insanlık problemi ile karşı karşıya getirmiş bulunmaktadır. Bu problemin sosyal karşılığı kadın sorunu, politik karşılığı halkları inkar sorunu olmaktadır. Halkları ve kadınları yeni bir köleleştirme, yeniden sömürgeleştirme saldırısı amansızca uygulanmaktadır.”
‘AKP’NİN İKİ SEÇENEĞİ VAR’
AKP’nin 20’nci yüzyılda statükoculuğunu politik olarak faşizm, sosyolojik olarak en katı ataerkil saldırganlık ile savunduğunun altını çizen Koçyiğit, bu çizginin başarısı için Ortadoğu genelinde en çılgın siyaseti uyguladığını aktardı. AKP’nin bu duruşu ile sadece Türkiye’ de değil tüm bölgede demokratik değişim güçlerine ve imkanlarına müdahale ettiğini ifade eden Koçyiğit, bu politikanın Türkiye’nin önüne keskin çizgilerle ayrışmış iki seçenek koyduğunu söyledi. Koçyiğit, “Türkiye' ye mevcut siyasetine devam eder ve tıpkı 1. Dünya Savaşı gibi büyük bir çözülme yaşatır ki bu politik bir intihardır. Yada Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın sunduğu kadın özgürlükçü demokratik uygarlık çözümüne dayalı demokratik ulus çözümü esas alınır ki bu farklılıkların birliğinin muhteşem yaşam ortaklığıdır” şeklinde konuşmasını sürdürdü.
‘TECRDİDE SON VERİLSİN’
Koçyiğit, “Kürdistanı yeniden işgal etme ve yeniden sömürgeleştirme saldırılarını derinleştirmekte, siyasi operasyonlar, kayyum atamaları ve tüm demokratik örgütlenme araçlarını ortadan kaldırarak, Kürt siyasal sistemini teslimiyet çizgisine çekme politikası uygulamaktadır. Kürt kültürü ve tarihini yıkım siyaseti ile Sur yıkılmakta ve talana uğratılmaktadır. Göçertme ve demografya ile oynanarak demokratik uygarlığa karşı bir düşmanlık gösterilmektedir” değerlendirmesinde bulundu.
Bu temelde PKK Lideri Abdullah Öcalan’ a uygulanan tecride derhal son verilmesi çağrısını yineleyen Koçyiğit, Kürt sorununun demokratik çözüm anlayışının “Öcalan’a Özgürlük” temelinde ele alınması gerektiğini vurguladı.
‘KADINA KARŞI POLİTİK SAVAŞ DEVREDE’
Koçyiğit, sonuç bildirgesinin devamında şu ifadelere yer verdi: “Sömürgeleştirme uygulamaları önce kadın özgürlüğüne saldırı ile başlar ve kadın özgürlüğünü ele geçirerek sistemleşir. Tarihin en eski ve en özel savaşı kadına karşı verilen politik savaştır. Kayyum darbesi ile Kürdistan’da yerel yönetim alanında eşbaşkanlık sistemi, kadın örgütlenmeleri kadın kurumlaşmalarının tamamı tasfiye edilmiştir. Başta HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ olmak üzere, kadın seçilmişlere dönük çok daha özel bir politik saldırı gerçekleştirilmiştir. Sayın Yüksekdağ şahsında HDP’de temsilini bulan kadın özgürlükçü demokratik ulus projesi boşa çıkarılmak istenmiştir. Figen Yüksekdağ ve Nursel Aydoğan arkadaşlarımızın vekillik ve parti üyeliklerinin dahi düşürülmesi, eşit ve özgür, Kürt ve Türk ilişkisine milliyetçi bir müdahaledir. Kadın milletvekillerimiz başta olmak üzere tüm tutuklu seçilmiş arkadaşlarımız saldırılar sonucu tutuklanmışlardır.”
‘SOYKIRIM VE KADIN KATLİAMLARI PARALELDİR’
Kürt illerinde artan cinsel saldırı ve çocuk istismarlarına dikkat çeken Koçyiğit, “Bu bir özel savaş uygulaması olarak devreye girmiştir. Faşizm cinsiyetçilik ve milliyetçilik ideolojisi olmadan örgütlenemez. Başta KJA’nın ve bileşeni olan onlarca kadın kurumunun kapatılması bu amaçla olmuştur. Kürdistan’da kadınları yalnızlaştırarak, kimsesizleştirerek sömürgeci sisteme entegre etme yöntemi olarak kadın kurumları kararnameler yoluyla kapatılmış ve tecavüz çeteleri devreye girmiştir. Unutulmamalıdır ki; işgalcilik ve tecavüz ruh ikizi, soykırım ve kadın katliamı paralel ilişki biçimidir. Bu nedenle kadın mücadelesi hakiki politik mücadeleyi, antifaşist ve işgal karşıtı direnişi temsil eder. Kadına yönelik bu faşist sistem saldırılarına karşı büyük bir kadın mücadelesini yükseltmeyi tarihsel bir sorumluluk olarak ele almaktayız” dedi.
Koçyiğit, 2 gün süren tartışmaların ardından alınan kararları şu başlıklar altında sıraladı:
* "Önderlikle Mutlaka Kazanacağız" kampanyamızın 2. aşamasının "Öcalan’a Özgürlük" talebiyle yürütülmesi ve "Demokratik Birliğin Yol ve Yöntemleri" konulu kadın konferansı, sempozyum ve eylemlerin örgütlendirilmesi, bu konuda özgürlük eylemlerinin hayata geçirilmesi ve merkezi bir kadın eyleminin düzenlenmesi.
* "Yaşamımı, Bedenimi ve Toprağımı Savunuyorum" şiarı ile kadın katliamlarına, tecavüz ve fuhuş çetelerine karşı mücadele kampanyasının başlatılması.
* Bunun için tüm kadın yapılarıyla ortak belirlenecek bir gün ve şiar ile büyük kadın yürüyüşünün gerçekleştirilmesi.
* Batman’da sempozyum, Türkiye genelinde panel, seminer ve kadın toplantılarıyla kadın cinayeti ve tecavüze karşı kadın savunmasının örgütlendirilmesi.
* Köy, mahalle ve tüm kentlerde kadın mücadele ve bilinçlenme seferberliğinin halk toplantılarıyla başlatılması.
* Siyasi kadın tutsaklara özgürlük kampanyasının dünya kadın örgütleriyle ortak yürütülmesi.
* Ulusal birlik çalışmalarının başlatılması için gerekli çalışmaların başlatılması.
* Barış Anneleri'nin bölge toplantı ve konferans ile yeni dönem örgütlenmesinin açığa çıkarılması.
* TJA ve tüm TJA bileşenlerinin bir örgütlenme seferberliği ile kadın örgütlenmesini sokak, mahalle, kentlerde geliştirmesi kararları alınmıştır.