Dicle Anter’den Kızılkaya ve Miroğlu’na: Neyi korumak istiyorsunuz?

BATMAN - Kürt bilge Musa Anter’in öldürülmesine ilişkin tanıklardan AKP Milletvekili Orhan Miroğlu ve AKP eski milletvekili Muhsin Kızılkaya’nın dava hakkındaki tutumlarını eleştiren Anter’in oğlu Dicle Anter, “Neyi korumak istiyorsunuz?” sorusunu yöneltti.

Üzerinden 25 yıl geçmesine rağmen halen devam eden ve devletin sır gibi koruduğu belge ve bilgilerin ortaya çıkarılmadığı Musa Anter cinayeti ve JİTEM ana davasının 14’üncü duruşması 7 Haziran’da Ankara 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Kürt aydın ve yazar Musa Anter'in 1992'de öldürülmesi ve AKP Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu'nun yanında bulunmasına ilişkin, "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım'ın da arasında olduğu 4 sanığın yargılandığı dosya ile birleştirilen 16 sanıklı JİTEM davasında geçtiğimiz duruşmada AKP’li Muhsin Kızılkaya dinlendi. Muhsin Kızılkaya da duruşmada Musa Anter’in öldürüldüğü esnada kendisi de yaralanan Orhan Miroğlu gibi JİTEM’i ve devleti koruyan tavrını bir kez daha göstererek PKK’ye işaret etti.

Duruşmada yaşananlara ve AKP’lilerin tutumuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Anter’in oğlu Dicle Anter, Kızılkaya’nın duruşmada ifade ettiği “Olayda JİTEM olup olmadığını bilmiyorum ve PKK Musa Anter’i tehdit ediyordu” söylemine tepki göstererek, bu söylemlerin Musa Anter cinayetini aydınlatmaya yönelik adımlar olmadığını söyledi. Anter, bu tutuma karşı, AKP’li vekillere “Neyi korumak istiyorsunuz” diyerek tepki gösterdi.

‘SUÇUNUZU BÖYLE ÖRTBAS EDEMEZSİNİZ’

Anter, dönemin Diyarbakır İstihbarat Komutanı Cahit Aydın’ın “Şehir içerisinde yaşanan olaylar benim görev tanımım değil, kırsaldaki yer tespitine dair anlık istihbarat topluyorum” ifadesini kendilerini kurtarma çabası olarak değerlendirerek tepki gösterdi. Anter, devamında şunlara değindi: “Kendilerini korumak için biz o dönemde kırsaldan gelen istihbaratları değerlendiriyorduk. O döneme baktığımızda da 1993, 1994, 1995’lere denk geliyor. Biliyoruz ki bu dönemlerde yoğun bir şekilde Kürdistan’da faili meçhul cinayetler, köy boşaltma olayları yaşanmış. Demek ki sizler Musa Anter cinayetini işlememek yerine kırsalda istihbarat adı altında köy boşaltma, faili meçhul cinayetleri işlemeyi kendinize bir görev olarak görüyorsunuz. Hâlbuki siz bu konularda da suçlusunuz. Musa Anter ve JİTEM davası aynı dosya içerisinde. Siz suçlusunuz. Bu suçunuzu böyle örtbas edemezsiniz.”

‘DAVA İLE İLGİLİ DOSYALARA ULAŞAMIYORUZ’

Davanın önemli olan noktalarının hala devlet koruması altında olduğuna ve gizlendiğine dikkat çeken Dicle Anter, “Örneğin Genelkurmay’dan doğru dürüst bir bilgi alamıyoruz. Aynı şekilde MİT’ten de alamıyoruz. Bundan önce de eski MİT elemanı olan Mehmet Eymür açık ve net bir şekilde söyledi; ‘ben bir istihbarat elemanıyım. Bütün evraklar bütün bilgiler MİT’in arşivinde duruyor’ diye. Ancak bunlar ortaya çıkmıyor. Çıkmadığı müddetçe davanın seyri daha da zorlaşıyor. Bu da insanın aklına zaman aşımı sorusunu getiriyor.”

‘NEYİ KORUMAK İSTİYORSUN?’

Anter, davadaki sanık ve tanıkların kendilerini korumak için çelişkili beyanlarda bulunduklarını ve Muhsin Kızılkaya ile Orhan Miroğlu’nun JİTEM’in yaptıklarını bilmelerine rağmen davaya olumlu bir katkı sağlayacak beyanlardan kaçtığını ifade etti. Muhsin Kızılkaya’nın duruşmada “Musa Anter’i öldürenlerin JİTEM olup olmadığını bilmiyorum” sözlerini hatırlatan Anter, Kızılkaya’ya tepkisini ise şu sözlerle dile getirdi: “El insaf! Sen o dönemlerde Diyarbakır’a tedirgin olarak gittiğinde JİTEM ve Hizbullah korkusu vardı. Bu açık ve net olmasına rağmen şimdi bunu söylüyorsun. JİTEM ve Hizbul-kontra Musa Anter’i birlikte öldürdü. Nasıl ‘bilmiyorum’ diyebiliyorsun. Neyi korumak istiyorsun?”

‘BİTMİŞ BİR MESELE ÜZERİNDEN PKK’Yİ KARALAMAK DAVAYA HİÇBİR ŞEY KAZANDIRMAZ’

Muhsin Kızılkaya’nın duruşmada öne sürdüğü “Musa Anter PKK tarafında tehdit ediliyordu” söylemine de tepki gösteren Dicle Anter, yaşanan olayla ilgili de şu bilgileri paylaştı: “Muhsin Kızılkaya davada ‘Musa Anter’in PKK tarafından tehdit edildiği, mektup yazıldığı, köyden çıkartılarak, İstanbul’a geldiği’ gibi şeyler söyledi. Bunu daha önce de söylemiştik. Evet, bu olay doğrudur. 1988 senesinde böyle bir mektup babama gönderilmişti. Vergiye tabi tutulmuştu. Bu yüzden de babam İstanbul’a taşındı. PKK daha sonra babamdan özür diledi ve mesele kapandı. Bitmiş bir mesele üzerinden PKK’yi karalamaya çalışmak Musa Anter cinayeti davasına hiçbir şey kazandırmaz.”

‘İNSANDA GURUR OLSA BENİ VURANLARI DENETİME GİTMEM’

AKP Milletvekili ve Musa Anter’le birlikte yaralanan davanın tanıklarından Orhan Miroğlu’nun davadaki tavrını ve söylemini de eleştiren Anter, tepkisini şu sözlerle dile getirdi: “Orhan Miroğlu bir kez davaya geldi. Katıldığı duruşmada da kendisine sorulan sorular karşısında baya bir zorlanmıştı. Fazla da cevap veremedi. Ondan sonra da gelmedi. Sadece avukatları davaya katılıyor. Bu görülmüş duruşmaya geleceğini söyledi. Ama bir türlü gelemedi. Burada bile tutarsız davrandı. Ankara’da olmasına rağmen gelmedi. Bu durumda insanın aklında sorular bırakıyor. İnsanın aklına şunlar geliyor JİTEM davasında kendisinin de vurulduğu bir ortamda bugün sen JİTEM denetlemesi yapıyorsun. Bu da çelişkili bir durum. İnsanda biraz gurur olsa beni vuranları denetime gitmem diye düşünür. Ama demek ki bir ilişkisi var ki ortada, bunlardan çekinmiyor.”

‘DAVA AYDINLATILIRSA DİĞER FAİLİ MEÇHUL DAVALARIN FAİLLERİ DE ORTAYA ÇIKAR’

Anter, davada sürekli bir değişikliğe gidildiğini ve son olarak da davanın savcısının değiştirildiğini belirtti. Yaşanan değişiklik nedeniyle zaman kaybı yaşadıklarını söyleyen Anter, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Dava önce Diyarbakır’daydı sonra Ankara’ya getirildi. Şimdi ise davanın savcısı değişti. Daha önce de hakim değişmişti. Şimdi yeni gelen savcı tekrar o davadaki dosyaları inceleyecek. Bu büyük bir zaman kaybıdır. Biz zaman kaybı yaşanmasını istemiyoruz. Senelerdir Musa Anter davasını bir pilot dava olarak görüyoruz. Yani Musa Anter cinayetinin aydınlatılmasıyla bu kumpası yapan çetenin kendisi ortaya çıkar. Böylece faili meçhullerin faillerinin de açıkça ortaya çıkacağına inanıyoruz.”

‘YEŞİL KOD ADLI MAHMUT YILDIRIM HALA BİR SORU İŞARETİ’

Davanın kilit isimlerinden biri olan “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’la ilgili hala bir bilgi olmayışını sorguladıklarını söyleyen Anter, şöyle devam etti: “Mahmut Yıldırım büyük bir soru işareti. Yaşıyor mu, yaşamıyor mu? Kimse bu konu hakkında bir şey söylemiyor. 2000’li yıllarda ‘Yeşil’in Silopi’de olduğu duyumunu aldık. Orada olduğu söylendi. 2000 yılına kadar da bu adam yaşıyordu; ama daha sonra ona ne oldu bilmiyoruz. Bu kişinin bir an önce ortaya çıkartılması lazım.”

27 EYLÜL’DE DAVA’NIN 15’İNCİ DURUŞMASI GÖRÜLECEK

27 Eylül’de Ankara’da 15’inci kez görülecek duruşma hakkında da konuşan Dicle Anter, “27 Eylül babamın ölüm yıl dönümü. Dava görülecek. Biz dava için artık mahkeme heyetinin değişmemesini istiyoruz. Bu davanın bu heyetle bitirilmesidir talebimiz. Bu konuda da bir an önce olumlu sonuç alabilelim. Bu konuda da hükümetin gerekli evrakları, gerekli mercilere vermesi konusunda talepte bulunmuştuk. Bunlar geldikçe de dava başka bir aşama kat edecektir. Burada parlamenterlerin yapabilmesi gerekenler de vardır. Bu konuları daha fazla takip edebilirler. Bu konular hakkında soru önergesi verebilirler. Kim olursa olsun insani yönden bakıldığı zaman parlamentoda bulunan tüm partilerin daha çok duyarlı olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü Musa Anter ismi Türkiye halklarına mal olmuş, herkes tarafından tanınan bir kişidir.”