DİYARBAKIR - İstanbul Kent Savunması Sözcüsü Selen Bilgör, yıkımın sürdüğü Sur ilçesinde savaşta bile yapılmayan uygulamaların olduğunu belirterek, "Bunları yaptıklarına göre demek ki burada görünmeyen bir savaş var. Bizim burada gördüğümüz hiçbir hukuki, bilimsel ve ahlaki zemini oturmayan bir nüfus yapısını değiştirme amacı var" dedi.
Diyarbakır’ın Sur ilçesinin Alipaşa ve Lalebey mahallelerinde “Kentsel dönüşüm” adı altında başlatılan yıkım sürerken, birçok sivil toplum örgütü de kente gelerek Sur halkıyla dayanışıyor. Kente gelen gelerek incelemelerde bulunan İstanbul Kent Savunması üyeleri, ilçeye ilişkin planlamaya gidecek. İstanbul Kent Savunması Sözcüsü Selen Bilgör, ziyaretlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
‘İLK KORKUNÇ TABLO TOPLU KONUTLAR’
Sur'daki mücadele ile dayanışmak için geldikleri kentte korkunç bir tablo ile karşılaştıklarını belirten Bilgör, Diyarbakır'a uzun bir tren yolculuğunun ardından geldiklerini söyledi. Bilgör, “Tren Diyarbakır’a girdiği andan itibaren karşılaştığımız ilk korkunç tablo toplu konut ormanıydı. Büyük kentlerde bu toplu konut alanları ölü alanlardır. Kamusallık adına şehrin merkezlerinde etkili bir kamusallık yaratamadığını biliyoruz. Bu durumdan çok etkilendik ve üzüldük” dedi. Ardından kentteki yoğun baskıya şahit olduklarını kaydeden Bilgör, “Her yerde zırhlı araçlar, kolluk kuvvetlerinin baskısını gördük. Özellikle idari binaların önünde adeta o binaları işgal etmişçesine bariyerler, zırhlı araçlarla bekçiler bekliyordu. Bu durumu çok ironik bulduk. Bunlar bizi üzdü rahatsız etti” ifadelerini kullandı.
‘SURDA NÜFUS YAPISINI DEĞİŞTİRME AMAÇLANIYOR’
İstanbul’da Sulukule, Suriçi ve Gaziosmanpaşa'da yerinden edilme politikaları, konut ve yaşam hakkının ihlal edilmesi gibi durumlarla çok karşılaştıklarını ve buna karşı mücadele ettiklerini aktaran Bilgör, şöyle devam etti: “İstanbul’da dahası bir arada yaşam ve kendi kendine yetme hakkının gasplarını çok yaşıyoruz. Bununla ilgili hukuki zeminde ve sokaklarda mücadele etmeye çalışıyoruz. Sur’da ise bu gasp başka bir boyutta. Burada sadece 'kentsel dönüşüm' rantına yönelik bir şey yok. 'Kentsel dönüşüm' rantı esas sebeplerden biri ama bizim burada gördüğümüz hiçbir hukuki, bilimsel ve ahlaki zemini oturmayan bir nüfus yapısını değiştirme amacı var.”
‘İKTİDAR KONTROL EDEMEDİĞİ ALANI YOK ETMEK İSTİYOR’
Sur ilçesindeki riskli yapıların yüzde 6 oranında olmasına rağmen tamamı için "Acele Kamulaştırma" kararının alındığına dikkat çeken Bilgör, “İktidar hem sermaye sistemini ülkenin her yerinde olduğu gibi buraya da yansıtmak hem de kendilerine göre ‘kontrol edemedikleri’ böyle bir alanı özellikle de kendi kendine yetebilen yaşam kültürünü yok etmek istiyor” diye konuştu.
‘İNSANLIK DIŞI BİR UYGULAMA’
İstanbul’da hukuksuz bir ortamda olsa dahi sokaklara çıkıp mücadele edebildiklerini belirten Bilgör, “İstanbul ile Sur’u karşılaştırınca burada mücadele alanının daha kısıtlandığını görebiliyoruz. Biz İstanbul’da da hukuksuz bir ortamda mücadele ediyoruz. Yürütmeyi durdurma kararları, inşaat yapımını durdurma kararlarına rağmen devam eden inşaatlarla savaşıyoruz. Fakat biz İstanbul‘da bu hukuksuzluğa dönük bir basın açıklaması yapabiliyoruz. Burada öyle bir baskı ortamı oluşturulmuş ki insanlar ‘Ben evimi vermek istemiyorum’ cümlesini bile yüksek sesle kuramayacak noktaya getirilmiş. İnsanlık dışı bir uygulama olmasının nedeni de bu zaten" şeklinde konuştu.
‘SAVAŞTA BİLE YAPILMAYACAK UYGULAMALAR’
Bilgör, Sur'daki gözlemlerine ilişki şöyle devam etti: “Bu kadar baskı varken birde insanların suyunu, elektriğini kesip halk sağlığını tehdit eder noktaya getirmek ve bunu can ve mal güvenliğini bahane ederek yapmak iktidarı çok çelişkili bir noktaya getiriyor. Sonuçta can güvenliğini iktidar tehdit etmiş oluyor. Bunu da temel haklarını insanların ellerinden alarak yapıyor. Bunlar savaşta bile yapılmayacak uygulamalardır. Bunları yaptıklarına göre demek ki burada görünmeyen bir savaş var. Baskı altında bir halk ve mücadelesine hiçbir şekilde müsaade etmeyen bir iktidar var.”
‘KÜLTÜREL VARLIKLAR KORUNABİLİNECEKKEN YIKILIYOR’
Türkiye halklarının Sur’a karşı kör ve sağır olduğunu ifade eden Bilgör, “Bunda iktidarın siyasi söylemlerinin ve yine medyanın çok büyük etkisi var. Özellikle burada ki kültür varlıklarını korumak, burada tehdit altındaki insan yaşamını korumak adına uluslararası baskıyı en üst düzeye taşımanın önemli bir mücadele kapısı aralığı olduğunu düşünüyoruz. Bir diğer neden ise buradaki binaların yüzde 100’ü hasarlı değil iken güçlendirme yapılıp buradaki yaşam kültürü ve kültürel varlıklar koruna bilecekken, olduğu haliyle dönüşüm sağlanabilecekken, risk ortadan kaldırılabilecekken neden topyekun bir yıkım kararı alınıyor. Bunun da üstüne gitmek istiyoruz” dedi. Burada halka karşı dayatılan zulmü ifade edecek söz olmadığının altını çizen Bilgör, “Mümkünse herkes gelsin görsün. Sur halkıyla dayanışsın. Gelemiyor ise de arkasını dönmesin burada ki halkın sesine ses olsun. Çünkü burada öyle bir baskı var ki halkın sesi dışarıya çıkmıyor. Herkesi Sur halkına destek olmaya ve seslerine ses olmaya davet ediyorum” çağrısında bulundu.